Türkiyem, Sinan Aygün tam parti kurarken

CUMA namazlarını genellikle Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’le birlikte kılıyor.

Her gün durmadan Türkiye ekonomisi üzerine veri topluyor. Kaç senet protesto ediliyor, kaç kişi işsiz, kaç işyeri kapanıyor, gerçek fiyat artışları nedir, ekonomide tıkanıklıklar nerede yaşanıyor, gibi sorular sürekli elinin altında. Bunları herkesle paylaşıyor. Sevecen, karınca ezmez, alçak gönüllü, kendinden yaşça büyüklere, "canım abim" yaklaşımıyla.

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün. Şimdi halkı isyana teşvik etmek ve silahlı terör örgütü üyesi olmak iddiasıyla tutuklu.

İKİ HAREKET

AKP ile birlikte Türkiye’de siyasal arayışlar yoğunlaşıyor.

Pek çok kişi, kendine göre guruplaşıyor ve siyasal çıkış yolu arıyor. Hepsi demokratik arayış. Var olan siyasal muhalefetin yetersizliğine ve toplumu kucaklamadığına inananların birlikteliği. AKP ile birlikte, Türkiye’nin çıkmaz bir yola saptığını düşünenler. Kiminin adı şu platform, kiminin adı bu hareket.

Bunlar arasında Ankara’da gelişen iki ayrı gurup var. Biri Türkiyem, öteki Milli Egemenlik Hareketi.

İkisi Atatürk çizgisinde ulusalcılık ve Cumhuriyetçilikte buluşuyor. Bu ortak payda son günlerde bu iki hareketin birleşmesine dönük adımlara sahne oluyor.

Merkezde yeni bir siyasal parti kurma amacıyla.

Yeni parti meselesi çok önemli.

KİMLER VAR

Bu harekette sağdan ve soldan isimler var.

Mümtaz Soysal, Kamran İnan, Ufuk Söylemez, Ayfer Yılmaz, Mehmet Haberal, Mustafa Özbek, Halit Dağlı, Hulki Cevizoğlu gibi eski bakanlar, politikacılar, sendikacılar, bilim adamları, gazeteciler. Ayrıca geniş bir katılım.

Ve Sinan Aygün.

Bu insanlar demokratik haklarını kullanarak, politikaya soyunuyor.

Sinan Aygün bu sırada tutuklanıyor. Halkı devlete karşı silahlı isyana teşvik etmek suçuyla. Kulaklara fısıldanan iddia, "darbenin finansörü Aygün".

Bir yıl tutuklu kaldıktan sonra, kanserden ölen Kuddusi Okkır’a yönelik suçlama da aynı, darbenin finansörü. Okkır öldüğünde, ailesinde cenazeyi kaldıracak para yok. Kara mizah, Okkır herhalde bütün parasını darbe amacıyla kullandığı için, cenazesine para kalmıyor!

Kendimi bildim bileli, tutkuyla okuduğum Nazım’ın bir dizesine ilk kez inanmıyorum: "Güzel günler göreceğiz çocuklar, güzel günler, yelkenlerimizi mavi sulara süreceğiz."

Ne yelken, ne mavi, ne su, ne güzel. Bizim hayallerimizi yıkıyorlar. O da bir şey mi, insanların hayatlarını yıkıyorlar.

Sevgiliyle konuşmalar sorguda

ERGENEKON soruşturmasında gözaltına alınan ve serbest bırakılanlar arasında Erol Mütercimler de var. Mütercimler Sky Türk’te:

"Sorguda bana sevgilimle yaptığım telefon konuşmalarını da sordular."

Nerede özel hayatın gizliliği? Hangi hak ve yetkiyle telefon dinleme bu ölçüde yaygın ve olağan hale geliyor? Bu açıkça insan hakları ihlali, Anayasa ihlali değil mi?

İnsanların özel hayatı artık devletin kontrolü altında. Kanıt olarak, telefon konuşmaları polisle savcılık arasında gidip geliyor. Askeri darbe dönemlerinde olduğu gibi.

Mütercimler’in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurma hakkı doğuyor

100 milyar dolarlık fatura

EKONOMİDEN sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek siyasal belirsizliğin faturasını hesaplıyor. Belirsizlik, parti kapatma davası bağlamında. Ona göre:

Faizlerdeki artışın sonucunda, siyasi belirsizlik, Hazineye 20 milyar YTL ek yük getiriyor. Borsada şirketlerin değeri de 80 milyar dolar düşüyor. Toplam maliyet 100 milyar dolara yakın.

Bu hale kim getiriyor? Siyasal belirsizliği yaratan kim? Toplumu ikiye bölen ve hala da bölmeye devam eden, belirsizliği her gün katlayarak pompalayan kim? AKP’li bakan aslında faturayı kendi iktidarına çıkardığının farkında değil.
Yazarın Tüm Yazıları