Türkiye Lumiere Kardeşler'i seviyor

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı


Lumıere Kardeşler (Auguste ve Louis Lumiere) 28 Aralık 1895'te Paris'te, Capucines Bulvarı'ndaki Grand Cafe'de ilk sinema gösterisini gerçekleştirdi.

Dünya, bu gösteriden sonra kimlik değiştirecek, sinema, çağın sanatı diye adlandırılacaktı.

Türkiye de artık, festivalleriyle, sinema sanayiiyle, bu sanatta söz sahibi ülkelerden biri.

İzmir Filim Festivali bitti, Uluslararası İstanbul Film Festivali başlıyor, onu Ankara Film Festivali izleyecek.

Türk seyircisi sinemayı seviyor, salonların önünde kuyruklar var, bütün dünya ile birlikte en yeni, ödüllü filmleri görebiliyoruz.

Sinema seyirci buluyor yargısı, bizim sinemayı bildiğimizi kanıtlamıyor. İyi, bilgili bir seyirci niteliği kazanabilmek için, sinema klasiklerini görmüş olmak, ustaları tanımak şarttır.

Yeni filmler, sinemanın bugününü yansıtıyor. Bugünü değerlendirebilmek için düne dair gerekli bilgiyi, ancak festivallerden edinebiliriz.

Hele bizim gibi, sinema tarihinin önemli filmlerini, dönemlerini, akımlarını öğrenecek Sinematek'leri olmayan ülkelerde, bu tür festivaller çok daha önem ve işlev kazanıyor.

Ustaların toplu gösterileri sayesinde, sevdiğimiz bir yönetmenin sinematografisini ayrıntılarıyla, sinema kültürümüz içinde sindirebiliriz.

Ülke sinemalarını seyrederken, evrensellikle ulusallığın nasıl bir senteze ulaştığını farkedebiliriz.

Tematik bölümler, aynı temaya, değişik anlayıştaki yönetmenlerin bakışı, sanatta kişiselliğin taşıdığı önemin altının çizilmesidir.

***

Onyedinci Uluslararası İstanbul Festivali, 18 Nisan'da başlıyor.

Beyoğlu'dan Bakırköy'e, Moda'ya kadar İstanbul'u Rüya Tacirleri esir aldı. Hepimizin hayatının büyük bir bölümü büyülü karanlık salonlarda geçecek. Dışarıya çıktığımızda bir süre daha hipnotize edilmiş gibi dolaşacağız. Sinema ile hayat nerde çakışır, nerde çatışır sorularını soracak cesareti bulamayacağız.

Bence, festivalin önemli bölümlerinden biri de, Türk Sineması '97-'98. Genç yönetmenlerin çalışmalarının, sinemamıza bir değişiklik, bir canlılık getirdiği görüşüme katılacağınızı gözlerinizle göreceksiniz.

Frederico Fellini'niyi yeniden seyretme fırsatını kaçırmam. Edebiyattan Beyazperdeye bölümünü seyredin, sinema/edebiyat dünyasının sonuçlanmayan tartışmasına siz de katılın.

***

Mevsim sinema burcuna girdi.Şimdi kendinizi gümüş ekranın büyüsüne kaptırmanın tam zamanı.













Yazarın Tüm Yazıları