Turizmde filmlere yolculuk

Haftaya Strasbourg’dayım ama o bile benim tatil ve işten güçten uzaklaşma isteğimi kesecek gibi değil.

Haberin Devamı

İzlediğim her filmden kendime gidecek bir yer seçmeye başlamışsam, ki başladım, durum fena gerçekten.

En son Aklı Havada (Up in the Air) filminde George Clooney’nin canlandırdığı Ryan Bingham olmayı istedim. Elimde bir kabin valiziyle Amerika’yı dolaşmakta kaldı aklım.

Avatar’a hiç girmeyelim. Pandora tam bir hayal. Orayı ancak rüyamda görürüm.

Benim gibi filmlerle yaşayan diğer hayalperestler ve gezginlere gelince.

17 Ocak tarihli Newsweek dergisinde film karelerinden etkilenip, seyahatlerini ona göre düzenleyenlerle ilgili bir haber var.

Haberde Yüzüklerin Efendisi (Lord of the Rings) serisinden sonra başlayan Yeni Zelanda turlarından, Lord of the Rings adlı tur şirketinin filmin çekildiği mekanlara helikopter gezileri düzenlediğinden söz ediliyor. Bu gezilerde filmde kullanılan silah ve kostümler de incelenebiliyormuş.
ısveç kasabası Ystad, cinayet romanı serisi Wallander filme çekildikten sonra filmin fanatikleriyle dolmaya başlamış. 17 bin nüfuslu kasabada bir film müzesi bile açılmış.

Neşeli Günler filminin çekilmesinin üzerinden 44 yıl geçmiş olmasına rağmen, Salzburg’u her yıl ziyaret eden 300 bin turist filmin başrol oyuncusu Julie Andrews’ın ‘DoReMi’ şarkısını söylediği tepenin önünde resim çektirebilmek için birbiriyle yarışıyormuş.

İspanyol turizm acentelerine göre Woody Allen’ın çektiği Vicky Christina Barcelona’da şehrin isminin geçmesi bile, ziyaretçi sayısını artıran önemli bir unsur olmuş.

Ve tabii şimdi sırada Londra turizmini hızlandıracak olan Sherlock Holmes var. Sherlock Holmes’un çekildiği yerlere olan ilgi (başta St. Paul Katedrali, Thames nehri, açılış sahnesinin çekildiği St. Bartholomew-the-Great kilisesi olmak üzere) Londra’da ciddi bir turizm hareketi başlatmış bile.

Bizde derseniz, bana göre son dönem filmlerinin vazgeçilmez adresi Eskişehir ve Sonbahar filmindeki görüntülerle insanı kendinden geçiren Karadeniz kıyıları iç turizmin en gözde yerleri olmalı.

Keşke yerli turizm acenteleri tarafından bir de bu gözle değerlendirilebilseler.

Haberin Devamı

Kubbe üzerinde Kedi Kadın pozu!

Haberin Devamı

Bir de doğma büyüme ıstanbullu’yum diye övünürüm.

Bir Mısır Çarşısı turu yaptım, ıstanbullu’luğumun hikâye olduğunu anladım.

Fas, Meksika, Mısır gibi ülkeleri didik didik eden ben, ıstanbul’u ıskalamışım.

İstanbul’daki hanlarda ne hazineler var bir bilseniz, hemen yarın gider siz de bizim turun aynısından yaparsınız.

Mağara Adamı oyununun kahramanı, can dost Alper Kul’un rehberliğinde Sümbüllü Han, Büyük Han ve Valide Sultan Hanı’nı gezdik, Mısır Çarşısı’nda alışveriş bile yaptık.

Valide Sultan Hanı’nın özel bir kapıdan geçilerek çıkılan çatı katında, kubbelerin üzerinde seke seke dolaştık, altımızdaki ıstanbul manzarasına hayran olduk.

Sevgili Filiz Öcal’a kubbeler üzerinde Kedi Kadın pozumu da verince çember tamamlanmış oldu.

İstanbul turlarımız devam edecek. Sırada benim rehberliğimde yapılacak olan Rumelihisarı turu var.

En kısa zamanda siz de arkadaşlarınızı alıp böyle turlara çıkın.

Günün sonunda bana teşekkür edersiniz...

Haberin Devamı

Kitaplar ve Aşk

Geçenlerde bir akşam yemeğinde Elif şafak’la birlikteydik. Uzaktan uzağa sevdiğim, beğendiğim, kalemini güçlü bulduğum birini yakından tanımak başka oluyormuş.

Dingin, sevecen, insanı rahatlatan ve hayata başka yerlerden baktıran, yeni kapılar açan bir kadın vardı karşımda.

Eşcinsellik ve evlat edinme üzerine konuştuk uzun uzun. Ne kadar tutucu ve şekilci olduğumu anladım onu dinlerken.

Ve hayata bakışımı biraz olsun değiştirmek, perdeleri aralamak adına koşuşturmacaya bir ara verip, kitap okuduğum günlere dönme isteği uyandı içimde.

Tabii ki işe Elif şafak’ın Aşk adlı romanıyla başlayacağım.

Eve biri gri, diğeri pembe kapaklı iki Aşk kitabı alındı bile. Eşzamanlı okunmak üzere...

Not: Bu arada konu açılmışken, şanlıurfa’da 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde, Selim İleri, Ayşe Kulin, Beşir Ayvazoğlu’nun da katılımıyla başlatılan ve halen devam eden okuma kampanyasından da bahsetmeden geçmeyeyim. Niyetim mayıs ayında şanlıurfa’da olup, kampanyanın ikinci ayağına destek vermek.
şanlıurfa Milli Eğitim şube Müdürü Nihat Yıldırım’la konuştuğumuzda, “Bir şehirde en önemli üç şey; kanalizasyon, hamam ve kütüphanelerdir. Kanalizasyon şehrin kirini, hamam bedenin kirini ve kütüphaneler de ruhun kirini temizler” demişti.

Bu kampanya doğrultusunda Vali Nuri Okutan imzasıyla il genelindeki bütün kamu kuruluşlarına okuma saati uygulaması başlatıldı.

Mayıs ayında ise bir kitap fuarında yayınevleri, yazarlar ve gazeteciler, kitap kardeşliği adına Urfa’da olacağız.

Yazarın Tüm Yazıları