Turing’in mal varlığı göz kamaştırıyor

SİZ hiç 90 yıllık bir Cumhuriyet abidesinin nasıl yıkılmak üzere olduğuna tanık oldunuz mu? Olmadıysanız, işte size, can çekişmekte değil, çekiştirilmekte olan bu abidenin son bir haftalık hazin öyküsü:

Haberin Devamı

Bahse konu abide, Cumhuriyet’in ilanından bir hafta sonra Atatürk’ün talimatıyla kurulan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu... Evet, ağır ağır sonlandırılıyor kurum. Ne maksatla, kimin için yapıldığı belli olmayan, ‘Zarar ediyor’ bahanesiyle tesis kapatmalar, sayısı 100’e varan işten çıkarmalar, hepsi belli bir plan çerçevesinde yavaş yavaş uygulanıyor. Tüzükte yeri olmayan ve hiçbir maddesinde belirtilmeyen genel müdür ve iki yardımcısı yüksek ücretlerle arz-ı endam ederlerken, rahmetli Çelik Gülersoy’un yakınında bulunanların işlerine son verilmesi düşündürücü değil de nedir?
Oysa, Turing’e kayyum atanmış. Kayyum, derneğin menkul ve gayrimenkul varlığının korunması ve yerinde harcanması, çalışanların iş güvenliğinin sağlanması için görev yapar. Kovulması için değil...
- Geçtiğimiz hafta rahmetli Çelik Gülersoy’un göz nuru Safranbolu’daki Havuzlu Asmazlar Konağı kapatıldı. Dolayısıyla yanındaki iki konak da... Ardından 31 Ocak itibariyle 90 kişinin işine son verildi. İşine son verilenlerin önemli bölümü Gülersoy’un çok yakınında bulunmuş personel...
Aslında tasfiye, Turing merkez binadaki Gülersoy’un yağlıboya tablosunun indirilmesiyle başladı.
Ardından Çelik Gülersoy Konferans Salonu yazılı tabela yok edildi.
Demeye getireceğimiz şu ki; Çelik Gülersoy’un adına bir türlü tahammül edilemedi.
Neymiş efendim Turing zarar ediyormuş. Doğrudur, zarar ediyor.
7 kişilik yönetim kurulunu tüzük değişikliği ile 11 kişiye çıkarırken, amaç kurumu zarardan kurtarmak değil miydi?
Hayır değildi. Peki neydi?
Yönetim kurulu içinde kurum mülklerinin kapatılmasına, satılmasına, taşeron firmalara pazarlanmasına karşı çıkan bazı yönetim kurulu üyelerini devre dışı bırakmaktı. Bu amaçla tüzük tadili kongresi yapıldı ve o kongrede ilave tüzük maddeleri ile Turing tesislerinin varlığına ve işletilmesine ipotek kondu.
Nasıl kondu?...
Çelik Bey’in vefatında 300 kişi olan genel kurul üyelerinin sayısı süratle 1.500 kişiye çıkarılarak...
Turing bir spor külübü değil ki.
Bankalarda eski hesapla 42 trilyon parası ve 500 milyon doları bulan mal varlığı ile göz kamaştırıyor Turing...
Yakın zamanda yine Gülersoy’un göz nuru olan Yeşil Ev, Ayasofya Konakları, Konuk Evi, Sarnıç Restoran ve diğerlerinin akıbetleri de Safranbolu gibi olacak. Ayrıca Büyükada’daki Turing Kültür Evi’nin (Fabiato Köşkü) kaç yıldır hiçbir işlevi kalmadı.
İşletemiyoruz denilip o da yakında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na iade edilebilir.
Yazık!...

Haberin Devamı

Kızılay’a yakışmadı

Haberin Devamı

ATAKÖY 9-10 Kısım’da bulunan Atatürk Heykeli ve Selanikevi’nin bulunduğu arsa TOKİ tarafından ‘adrese’ teslim bir ihaleyle (yaklaşık 2 dönüm, 1.8 milyon TL) Kızılay Bakırköy şubesine satıldı. Satış Sözleşmesi’nin 14. maddesi’ne göre heykel ve maket arsa içinde değerlendirilmesi gerekirken Kızılay bu maddeye uymadı. Bakırköy Belediyesi 8 Kasım 2012 günü bir gece operasyonuyla heykeli arsa dışına taşıdı ve evin maketini de ‘Çürüdü’ gerekçesiyle parçalayıp çöpe attı.
Atatöy gazetesi konuyu gündeme getirdi; bunun üzerine CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a üç soru önergesi verdi. Bunlardan birinde “Satış sözleşmesinin yerine getirilmesi için Bakanlığınızca ne yapılacaktır?“ diye sordu. Bayraktar ise “Selanikevi ve heykelin projesinde uygun şekilde yer verilecektir” hükmünün bulunduğunu hatırlatarak bu hükme alıcının uyması gerektiğini söyledi. Ancak Ekşi bir soru daha yönelterek, “Satış sözleşmesinin hükümlerine aykırı davranmış olan kimdir? Bu durumun gerektirdiği bir yaptırım söz konusu ise kim hakkında, ne uygulanmıştır? Satış sözleşmesinin yerine getirilmesi için bakanlığınızca ne yapılacaktır” dedi.

Haberin Devamı

GÜNÜN UYARISI

“Erdoğan’ın sözünü ettiği asabiye kavramının mucidi olan İbn Haldun’a göre ‘... Bir toplum benliğini temsil eden aidiyet duygusunu, yani asabiyesini yitirdiği zaman, tarih sahnesinden silinir gider’. Aidiyet duygusu bugün de toplumların tutkallığını yapan en önemli sosyolojik olgudur. Anlaşılan Davutoğlu, Osmanlı nostaljisinden kaynaklanan tutkuyla Türkiye’nin kozmopolit bir ümmet modeline dönebileceğini tasavvur ediyor. Türkiye’yi bir Türk milletinin var olmadığı noktasına getirirseniz, ülke dağılır. Yugoslavya gibi parçalanır.”
(Eski milletvekili ve Büyükelçi Şükrü Elekdağ)

Bu zam yavaş yavaş geliyor

DOĞALGAZ zammından sonra, Turan Güneş Bulvarı’ndaki PTT şubesinden; her gaz alışımda 500 TL’ye sabit kalmak kaydı ile aldığım gaz miktarı şöyledir.
17.10.2011-671.938 m3
16.11.2011-660.056 m3
23.12.2011-650.099 m3
Bu hal bu yıl da sürüyor:
5.10.2012’de 524.747 m3
6.12.2012’de 506.275 m3
5.02.2013’te 495.457 m3
BOTAŞ’çılar, bağlı bakanlık bunun bir açıklamasını yapabilirler mi?
Yücel ERKAL
Emekli vatandaş

Haberin Devamı

Biliyor musunuz...

GÜRKAN Hacır’ın yönettiği, Barış Yarkadaş’ın ise proje danışmanlığını yürüttüğü Cumhuriyet’in kazanımlarının anlatıldığı ‘Çoban Ateşi’ adlı belgeselin bugün saat 14.00’te Konak Belediyesi Selahattin Ayçiçek Kültür Merkezi’nde gösterileceğini; bu konudaki panelde ayrıca Hakan Tartan ile Orhan Karaveli’nin ve 102 yaşındaki Nuriye İdil’in konuşacaklarını...

Emre Aykut kavgası ve Ankara spor anıları

Emre-Aykut kavgasını okuyunca Hürriyet’te okuyunca TFF Başkanı İsmail Hakkı Güngör’ü hatırladım.

HÜRRİYET’i yurtdışında seyrek de olsa yasadığım Tournai kentinde bulabiliyorum. 2-3 şubat 2013 sayısında Emre’nin Aykut ile kavgasını, Serpil Hamdi Tüzün ile konuşan Tolga Yenigün’ü ve nihayet Ünal Aysal ile konuşan Celal Özcan’ın Wiesbaden haberini okuyunca 1968 yılında Ankara’da Fransız L’Equipe gazetesi muhabiri ile TFF Baskanı İsmail Hakkı Güngör’ün röportajında çevirmenlik yaptığım günleri andım. O yıllarda hem ODTÜ’de okuyor, hem TRT Dış Haberlerde ‘efsane insan’ Emil Galip Sandalcı’nin dış haberlerine Le Monde gazetesinden çeviri yapıyor hem de AFP muhabiri Vincent Latève’in tercümanı olarak Ankara’ya gelen Fransız muhabirlere rehberlik yapıyordum.

Haberin Devamı

İsmail Hakki Güngör, Fransız gazetecinin sorularını almaya basladı:

- Halen ligde kaç kulüp var, lisanslı kaç futbolcunuz var, kaç adet çim sahanız var? (1968) sorularını birbiri arkasına bindirince, hemen yanındaki genç milli takım antrenörü rahmetli Gündüz Tekin Onay’a döndü:

- İşte, görüyor musunuz, gazeteci nasıl olunur; sizler habire bana yok Suat Mamat, takımda olacak mı? Metin Oktay’in yerine kimi oynatacaksınız? Kavga eden futbolculara ne ceza vereceksiniz, diye abuk subuk suallerle bizi hep yanlış yönlere sürüklediniz. İşte adam nefis sualler soruyor, yanıt veremiyorum" dedi ve bana dönerek:

- Lütfen bunları çevirme ve arkadaşıma söyle yarın sizi öğle yemeğine davet ediyorum. Soruların yanıtlarını araştırıp kendisine ileteceğim. Lütfen kusuruma bakmasın, demiş ve Gündüz Tekin Onay’a bağırırken yanındaki Türk gazetecileri de fırçalamıştı.

Genç gazeteci arkadaşlar yol yakınken bıraksınlar bu mahalle sohbetini. Serpil Hamdi Tüzün’ün neden bir heykeli yok onu araştırıp sorsunlar. Ünal Aysal ise bıraksın Fenerbahçe edebiyatını adam gibi Telekom stadımızın üzerini kapatsın, drenaj sistemini düzeltsin. Bir zamanlar Aktüel dergisine de 2006’da "Ben Galatasaray’ın Aziz Yildirimı’i olacağım diye Grand Place’de kollarını kavuşturup kasım kasım kasılmıştı. Başka şey anlatmaya gerek yok.
Yaver ZEYTİNOĞLU

Yazarın Tüm Yazıları