Tuncay Özkan için bir ıslık da siz çalın

“YALÇIN Ağabey, bu iş olacak, yeter ki, adaylığımı duyuralım”.

Silivri’de tutuklu gazetecilerden biri de, Tuncay Özkan. Tutukluluk süresi üç yılı aşıyor. Üçüncü yılda, Tuncay Özkan’ı tek kişilik hücreye atıyorlar.
Duvarlarından su sızan, altı metre karelik hücrede insanın her türlü hastalığa yakalanması işten değil. Tuncay hızla zayıflıyor, ellerinde hastalık belirtileri başlıyor. Bu işin bir yönü.
Siyasal boyutu ise, Tuncay Özkan’ın adaylığı. CHP nedense Özkan’ı aday yapmıyor. Neden yapmadıklarını sorduğumda, tatmin edici bir yanıt alamıyorum.
Sonuçta Tuncay Özkan İstanbul birinci bölgeden bağımsız aday oluyor.
YENİ BİR BAŞLANGIÇ
Geçenlerde bana mektup gönderiyor, adaylığının duyurulmasını istiyor. İsteğinde haklı, ama İstanbul birinci bölgeden, İstanbul’un Anadolu yakasından aday /images/100/0x0/55ea992cf018fbb8f88a72adolduğunu zaten herkes biliyor.
Yazdığı mektupta:
“Nisan anketinde Tuncay Özkan’a oy vereceğim, diyen yüzde 17 birinci bölge seçmeni var. Ama, AKP-CHP sertleşmesinde parti bağı bu oranı geriletti.
Ayrıca, seçmenler beni CHP adayı sanıyor. Bu durumda, benim bağımsız aday olduğumun duyurulması gerekiyor”.
Tunca Özkan seçileceğine öyle inanıyor ki, mektubunda:
“Ağabey, bu iş olacak, yeter ki, duyuralım. Hem de yepyeni bir başlangıç olacak”.
Tuncay Özkan’ın milletvekili seçilerek, “yepyeni bir başlangıç” yapmasını canı gönülden diliyorum.
HAYAT FARKLI AKACAK
Tuncay Özkan’ın arkadaşları sekiz, dokuz tane minibüs kiralıyor, bu minibüsler her gün on dört ilçeyi dolaşıyor.
Minibüsten insanlara Tuncay Özkan’ı tanıtan broşürler dağıtılıyor. Broşürü alanlar, “bizim ailede üç seçmen var, birimizin oyu Tuncay Özkan’a” diyerek, ona destek sağlıyor.
Özkan’ın seçmene ayrıca kısa bir mektubu dağıtılıyor:
“Ben Silivri’de tutsağım. Bana oy verirseniz, söz veriyorum, Meclis’te hiç bir şey eskisi gibi olmayacak”.
Üzerine roman yazılacak dramatik bir durum. Adam içerde, dışarıda onun adına birileri seçim propagandası yürütüyor. Milletvekili seçilirse, hayat onun için çok başka akacak.
1- Özgürlüğüne kavuşacak.
2- Sağlığına kavuşacak.
3- Kızı Nazlıcan’a kavuşacak.
Onun bölgesinde seçmen olarak, Tuncay Özkan için bir ıslık da siz çalın.

Bal eskisi kadar tatlı değil

PİYASADA sahte bal. Yetmiyor, bal üzerinden çeşitli oyunlar oynanıyor. Balın üzerine acı biber eker gibi, bal üreticileri mahkemeye veriliyor.
150 bin arıcı aile var. Kovanından başlayarak piyasaya sunumuna kadar geçen süreçte, yaklaşık üç milyon insanın bal ile ilgisi var, geçim kaynağı olarak.
Balda çeşitli sahtekarlıkları önlemek üzere, kayıt sistemi getiriliyor. Bal nereden geldi, kim getirdi, kim, nerede sattı gibi, sistemi denetleyen bir kayıt sistemi.
Ne var ki, sistemi kuranlar mahkemeye veriliyor. Türkiye Arıcılar Birliği eski başkanı Mustafa Sarıoğlu ve arkadaşları üç yıl mahkemelerde dolaşıyor, sonra suçsuz bulunuyor, aklanıyor.
Arıcılıkta kamplaşma başlıyor. Kamplaşma arıcıların sahipsizliğine yol açıyor. Aynı zamanda üretim düşüyor. Üretim düşünce bal ithalatına gidiliyor. İthalat, bal sektörünü daha da zor durumda bırakıyor.
Arıcıların yüzde sekseni batıyor ve iş değiştirmek zorunda kalıyor.
Arıcılar Birliği durumlarını anlatan iki mektup yazıyor. Biri Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, diğeri Başbakan Tayyip Erdoğan’a.
Onlardan henüz yanıt yok. Arıcılar kendilerine sahip çıkacak birilerini arıyor.
Yazarın Tüm Yazıları