Tufan Türenç: Bir özeleştiri

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Bir gazeteci olarak değil de bir seçmen olarak bugün bazı özeleştiriler yapmak istiyorum.

Bunu yapmaya, 20'nci dönem Meclis'inin albümünü elime alıp illeri tek tek tarayınca karar verdim.

Bir özeleştiriden çok bir vicdan muhasebesi olacak belki de bu...

Şimdi önce parti ayırımı yapmadan şu isimleri bir sıralayalım:

‘‘Erol Çevikçe, Mümtaz Soysal, Seyfi Oktay, Ünal Erkan, Önder Sav, Emre Gönensay, İsmet Sezgin, Safa Giray, Köksal Toptan, Ülkü Güney, Uğur Aksöz, İlhan Kesici, Mustafa Kul, Oltan Sungurlu, Atila Sav...’’

Biraz soluklanalım ve devam edelim:

‘‘Deniz Baykal, Hikmet Çetin, Aykon Doğan, Oya Araslı, Fikri Sağlar, Tayyar Altıkulaç, Hüsnü Doğan, Algan Hacaloğlu, Ercan Karakaş, Altan Öymen, Necnet Menzir, İmren Aykut, Ertan Yülek, Mehmet Sevigen...’’

Durun, daha bitmedi:

‘‘Ali Topuz, Yalım Erez, Onur Kumbaracıbaşı, Hasan Denizkurdu, Bülent Tanla, Kaya Erdem, Sabri Ergül, Aydın Güven Gürkan, Gencay Gürün, Birgen Keleş, Rüşdü Saracoğlu, Ayseli Göksoy, Yıldırım Aktuna, Lale Aytaman...’’

Unuttuklarımız veya albümü tararken atladıklarımız olabilir.

Onlar kusura bakmasınlar.

Bu isimlerin hepsi şimdi parlamento dışında kaldılar.

* * *

Kimini biz seçmenler, kimini de sistem savurup bir kenara fırlattı.

Şimdi bu isimleri tek tek incelediğimizde parlamentonun çok büyük bir erozyona uğratıldığını görüyor insan.

Bu nedenle de bir vicdan muhasebesi yapma zorunluluğunu duyuyor.

Hele bunların yerine girenlere bakıldığında erozyonun korkunç bir katliam olduğunu kabul etmemek olanaksız.

Hele yolsuzluğa, uğursuzluğa adı karışmamış bu pırıl pırıl insanların yerini eli, beli silahlı mafya uzantılarının...

Hele demokratik laik cumhuriyetin savunucusu olan bu insanların yerini bir İslam cumhuriyeti özlemcilerinin, Atatürk düşmanlarının...

Hele çağdaş, demokratik düşünceden yana olan, Türkiye'nin Batı uygarlığının yanında yer almasına inanan bu insanların yerini ülkeyi o dünyadan koparmaya çalışanların...

Hele bu insanların yerini kültürden, uygarlıktan yoksun kişilerin aldığını düşününce...

Yaptığınız vicdan muhasebesi daha da kahredici oluyor.

* * *

Kuşkusuz bu düşülen çarpıklık tuzağında tek suçlu seçmen değil.

Sistemin kötülüğünün ve lider sultasının da rolü büyük.

Ama ne yazık ki bu kurbanlar seçmene verdirildi.

Parlamento açılıp yeni milletvekillerini tanımaya başladığımız zaman bu kurbanların yokluğunu daha ağırlıklı olarak çekeceğiz.

Belki onları çok arayacağız.

Belki gerek listeler düzenlenirken, gerek seçim kampanyası sırasında bu kurbanların verilmesini hazırlayanlar, onları bizden daha çok arayacaklar.

Onların deneyimlerine, bilgilerine, sağduyularına bizden daha çok gereksinim duyacaklar.

Ama artık onlar yok.

Bir daha politika sahnesinde görünürler mi, görünmezler mi, parlamentoya yeniden girebilirler mi?

Bunu kimse bilemez.

Biz ülke olarak ihtilal dönemlerinde çok kurban verdik.

Onlar olağanüstü dönemlerdi. Bunun acısını da çok çektik.

Şunu söylemek istiyoruz.

Herhalde dünyanın hiçbir demokrasisi bir seçimde bu kadar birinci sınıf insanını kendi eliyle kurban etmez.



Yazarın Tüm Yazıları