TSE’de ‘skandallar’ hiç bitmiyor

FATİH Altaylı’nın dün gündeme getirdiği TSE’deki yolsuzluk, kurumda uzun süredir rahatsızlık yaratıyordu.

Başbakanlığa bağlı, tüzel kişiliği haiz, özel hukuk kurumlarına yönetilen bir kamu kurumu TSE... Geçmişte 7 kişilik yönetim kurulunda çoğunluk ‘bürokrat ağırlıklı’ydı. Ancak bundan bir süre önce yönetim kurulundaki bürokrat sayısı 4’ten 3’e düşürüldü; ağırlık TOBB’a geçti.

TSE bazı kişilere göre ‘özelleştirildi’, bazılarına göre de ‘özerkleştirildi.’

Kurumun başına da, Çorum Ticaret Odası Başkanı Kenan Malatyalı getirildi.

Başbakanlık Teftiş Kurulu ve Devlet Denetleme Kurulu tarafından TSE’deki usulsüzlüklerle ilgili birçok rapor hazırlandı. Geçen yıl Başbakanlık Başmüfettişi Selahaddin Ergönenç tarafından hazırlanan raporda, TSE’deki atamaların telkin ve tavsiye ile yalnızca belli kişi ve grupların etkisi ya da siyasi etki altında gerçekleştirildiği, kurumun sınav komisyonunun işlevinin sadece formaliteleri tamamlamak olduğu belirtilmişti. Ayrıca Başkan Kenan Malatyalı 122 milyarlık makam aracı ile gündeme gelmişti.

TSE’deki ‘skandalları’ bir yana bırakalım, son gelişmeleri bir ‘ilgilisi’nden dinleyelim:

TSE’deki yolsuzluklardan rahatsız olan Malatyalı, bundan bir süre önce, o zaman KOM Başkanı olan Hanefi Avcı’ya gidiyor. Anlatılan iddialar somut değil soyut unsurları kapsıyor. Yani, ilk başta 4422 yasaya bağlı bir ‘çetecilik’ iddiası gözükmüyor. Ancak anlatılanlara göre kurum içinde bazı memurların görevi ‘ihmal’ ettikleri anlaşılıyor. Emniyet, TSE yönetimine olayın önce bir müfettiş incelemesinden geçirilmesi gerektiğini belirtiyor. Savcılık makamının da bir talimatı olursa harekete geçibebileceği söyleniyor. Çünkü kanun, re’sen polisin hareket etmesine izin vermiyor, savcının talimatının olması gerekiyor.

Bunun üzerine TSE yönetimi Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na başvuruyor. Bir müfettiş grubu uzun süre çalışıyor. Teftiş heyetinin raporu, bundan bir süre önce savcılığa intikal ediliyor. Savcılık da iddianamesini hazırlıyor.’

‘İlgili’ye soruyoruz; bu süreçte savcılıktan polise görev verildi mi?

‘Hayır böyle bir talimat gelmediği biliniyor.’

Ve TSE’de yolsuzluk yaptıkları iddia edilen ve görevden alınamayan personel ile TSE’nin verdiği belgelere (özellikle de akaryakıt) dikkatlice bakmak gerekiyor.

Bedava Pavlonya

BEN Pavlonya
fidesi ve fidanı üretiyorum. Atatürk Olimpiyat Stadı için gerekli tüm Pavlonya’ları sağlayacağımı -hem bedava hem de tüm teknik destegi ile beraber- taahhut ederim.

Amacım ağacın Turkiye’de yaygınlaşmasını ve rüzgar kesici, erozyonu önleyici, havayı temizleyici gibi çok önemli çevreci özelliklerini tanıtmak, yüksek katma değerli kerstesini yurdumuzun kullanımına sunmaktır.

Pavlonya sahip olduğu özellikleri sayesinde bu iç pazarın buyuk bir kısmına hitap edecek durumdadır. Dinamik bir ülke olan Türkiye, dünyada Çin, ABD, Avustralya, Yeni Zelenda ve İtalya gibi sayılı ulkede yetiştirilen bu kıymeti yaygınlaştırmalı ve hem üreterek katma değer sağlamalı hem de bu güzel vatanın her tarafını kısa sürede yeşillendirmelidir.

İsmail İŞCAN-ismailiscan@yahoo.com

Mafya değil siyaset vurdu

ALAATTİN Çakıcı, Avusturya’da yakalandığında polislere sorduğu ilk soru ne idi, hatırlıyor musunuz?

‘Hanefi Avcı’nın ekibinden misiniz?’

Yalnız Çakıcı değil, Sedat Peker ve Sedat Şahin gibi mafya babalarını en iyi bildiği ve ‘muhtemel hedefleri’ arasında Hanefi Avcı vardı.

‘Yolsuzluklara damardan giriyoruz’ diye söyleyenler, kendi atadıkları, dürüstlüğünden kimsenin şüphe edemeyeceği Hanefi Avcı’nın ‘siyasi ayak’ oyunlarına kurban ettiler.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi (KOM) eski Başkanlarından Coşkun Hayal’in Danıştay kararı ile göreve dönme kararını bahane ederek, Hanefi Avcı’KOM’un başından alarak ‘tasfiye’ etmek isteyenlere halk yarın seçim meydanlarında hesap sormaz mı, yargıya düşmezler mi?

Bunun bir benzerini 2001 yılında ANAP döneminde de yaşanmıştı. O zaman da operasyonların kendilerine doğru döndüğünü görenler KOM’da operasyon yapmış, hiç ilgisi olmamasına rağmen ‘Tantan’ın adamları’ diye Türkiye’nin yetiştirdiği en nitelikli emniyetçileri, pasif görevlere atamışlardı. Kimilerini de terfi adı altında görevden uzaklaştırıp dağıtmışlardı.

Bunun Avcı’ya karşı kurulan bir komplo olduğunu ve ardında AKP’li siyasetçi ve bürokratları

yargıya gönderen ‘Enerji Operasyonu’ olduğunu, bu gelişmelerin tam başında ‘Hanefi Avcı ‘avlanır’ mı?’ (8.5.2005) diye gündeme taşımıştık.

Aradan bir ay geçmeden mafyanın yapamadığını siyaset yaptı ve Avcı KOM’un başından uzaklaştırıldı. Yerine Coşkun Hayal getirildi. Halbuki Hayal, eski görevine dönmek için 4 ay önce yargı kararı almıştı. 10 gün sonra Hayal, Emniyet Müdürlüğü istediği için Bartın’a kaydırıldı. KOM’a vekaleten Talip Tuncer getirildi bu kez. Ancak Tuncer’in de hakkında Enerji Yolsuzluğu sanığı İbrahim Selçuk ve Sedat Şahin Operasyonu sanığı Veysel Kadafcıoğlu ile irtibatları tespit edildiği için önceki akşam açılan soruşturma nedeniyle o da görevden alındı, yerine bu kez Ahmet Pek verildi.

KOM Başkanlığı gibi Ankara’daki merkez görevinden uzaklaştırılıp İl Müdürlüğü’ne (Edirne) verilen Avcı muhtemelen bu göreve kabul etmeyecektir.

Taşlar yerinden oynatılırsa yolsuzlukla mücadelenin sigortası da patlar; o zaman ‘temiz toplum’

hayal olmaz mı?

Çankaya; ‘Harimi ismet’

‘M
uhterem milletime, şunu tavsiye ederim! Sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki asıl cevheri çok iyi incelemek dikkatinden bir an vazgeçmesin.’

Mustafa Kemal Atatürk bu sözleri 1927’de söylemiş; günümüzde cuk oturuyor.

(Atatürkçülük-Atatürk’ün Görüş ve Direktifleri, Milli Eğitim Basımevi, 1988 ve Bütün Dünya dergisi, Haziran 2005)

Laik demokratik cumhuriyet üniter sosyal hukuk devletinin tapusu, ulusal uzlaşma andımız Anayasamız ayakta kaldığı sürece, Anayasa Mahkemesi’nin 9.4.1991 gün ve 35/8 sayılı karar aleyhine bir karar alınmadıkça Çankaya, laik başkentin ‘harimi ismeti’ (saf bağrında) kalacaktır.

Kamusal alanlar kapsamında eşitler arasında birinci olacaktır. Nurettin KAPTAN-ANKARA

Bu neyin nesi

DYP
Genel Başkan Yardımcısı S. Arıkan Bedük soruyor:

Ankara caddelerinde belediyeye ait bilboard’larda Danimarka, İsviçre, Kanada ve Norveç büyükelçilikleri imzasıyla ‘Türk Ceza Kanunu değişiyor. O halde mücadeleye devam’ şeklinde ilanlara rastlanmaktadır. Bu ülkelerin Türkiye’de, bu içerikte bir ilanın altına imza atmaları içişlerine doğrudan müdahale ile eşdeğerdedir. Dışişleri Bakanlığı’nın bu durumu ele alarak ilgili yabancı temsilcilikleri derhal uyarması beklenir.

Biliyor musunuz

İSTANBUL Adli Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Sevil Atasoy’un görevden alındığını... DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın, Aydın Yardımcı’nın başkanlığını yaptığı Demokrasi Vakfı’nın şubesini açmak üzere cuma günü 20 kişilik bir heyetle Almanya’ya gideceğini...

Mesaj panosu

İSTANBUL’
da 1500 yıl içinde 123 adet büyük ve yıkıcı deprem yaşadı; kaçınılmaz olarak bir depreme daha gebe... 17 Ağustos Körfez depreminden bu yana bir arpa boyu yol alabildik mi? İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe, ‘Depremi Bekleyen İstanbul’ çalışmasında oluşan soruların İTÜ Maçka’da düzenlenen sempozyumda yanıtlarını arayacaklarını bildiriyor. 0212-248 36 42

TİME Dergisi’nin (6.6.2005) Türkiye’nin turizm potansiyelinin tanıtıldığı sayısında ‘Sarı Gelin’ belgeselinin 70 dakikalık özetinin ek DVD formatında okuyucularına dağıtılmasında rolü olan ATO Başkanı Sinan Aygün’e, belgeselin yapımcısı Videotek firması ve TİME’ın Türkiye temsilcisine teşekkür ediyoruz. Ahmet KÜRŞAT
Yazarın Tüm Yazıları