Toplum çürümeye nasıl başlar?

DUYARSIZ bir toplum haline geliyoruz...

Ateş düştüğü yeri yakıyor sadece... Güneydoğu’da evladı ya da yakınları olanlar diken üstünde, kalpleri çarparak, her an korku ve endişe içinde gelecek haberleri bekliyorlar...

Hakkári, Şırnak, karlar altında... Mehmetlerimiz, sırtlarında çantalar, ellerinde tüfeklerle, sıfırın altında 10-15 derecede dağ bayır dolaşıyor, her yerde terörist arıyorlar.

Büyük şehirlerin eğlence mekánlarında, lüks restoranlarda, barlarda, gece kulüplerinde ise hayatın tadını çıkaranlar, Güneydoğu’da kelle koltukta gezenleri düşünmüyor bile...

Karlı dağlarda ölüm yarışı, çalgılı barlarda eğlence ve keyif var. Ancak şehit haberleri gelince kısa bir "Vah vah!" çekiliyor, az sonra her şey unutuluyor!

* * *

Eğlence yerlerindeki gevezelikler:

"Uçak düşmüş, 57 kişiden kurtulan olmamış!"

"Yapma yaa... İyi ki biz içinde değilmişiz!.."

"Boş ver onu sen... Dün akşamki diziyi izledin mi?"

"Abi, maç nasıldı maç? Bizim Cimbom iyiydi değil mi?"

"Yav, aklıma takıldı... Bu uçak neden düşmüş?"

"Otobüs kazalarında her gün daha çok insan ölüyor be!"

"Terör n’oluyor? Bizimkilerin Kuzey Irak’a girdiğine kim inanır?"

"Kim mi inanır? Kadir İnanır!"

"Hah hah ha, hih hih hi, hoh hoh ho!"

"Bugün iki şehit varmış!"

"Yaa... Dün de bir tane vardı... N’apalım, Allah rahmet eylesin!"

İnsanlarımız arasındaki bu tür konuşmalar, olaylara ne kadar duyarsız kaldığımızı gösteriyor. Beni korkutan terör değil, bu umursamazlıktır! Bir toplum içinden çürümeye başladıysa, kurtuluşu yoktur!

Ülkeyi saran bir de türban sorunu var. O da başka bir çeşit terör gibi!

* * *

Tarhan Erdem’in yönetimindeki KONDA Şirketi’nin Milliyet için yaptığı kamuoyu araştırması, türbanın nasıl geliştiğini ve Türkiye’nin nasıl adım adım geriye gittiğini gösterdi.

Araştırmada dört yıl önceye göre türban takan kadınların sayısı 4.7 kat arttı.

Siyasal simge niteliği taşıdığı hem Türkiye’de, hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yargı kararıyla kesinleşen türbanın, AKP’nin yarattığı özendirici iklimde geliştiğini gösteriyor.

Kadınlar türbana niçin böylesine rağbet göstermeye başladı? Cevabı basit: İnançtan çok, ortama ayak uydurmak ve bu ortamın yarattığı nimetlerden faydalanmak için!

Devletin zirvesindeki kişilerin eşlerinin başları sımsıkı kapalıyken, ülkede bakanlar, genel müdürler, üst düzey bürokratlar, eşleri türbanlı olanlar arasından seçilirken, bunun çıkar konusu olmasına, iktidarın nimetlerinden yararlanmak isteyenlerin çoğalmasına şaşırmamak gerekir.

Devletle işi olan erkek, kendisine kazanç kapısı açmak için eşinin ve kızlarının başlarının kapalı olması gerektiğini, yaşadığı olaylarla öğrenmiş bulunuyor.

Eşini ya da kızını bir işe sokmak isteyen kişiler de, onların türbanlı olmalarının büyük avantaj sağladığını görüyor, bundan kendileri de pay kapmak istiyor.

"Türkiye nereye gidiyor?" diye soranlara en klasik ifadeyle "Binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete" demek yanlış olmaz sanırım!

Dini bu kadar istismar eden bir yönetimin, Türkiye’de barışı sağlayacağını düşünmek hayaldir!

Bu gidiş kargaşa doğurur, sonuçta Türkiye’ye yazık olur!
Yazarın Tüm Yazıları