Topla yatın topla kalkın

Geçtiğimiz hafta altıncı oyuncumuz seyircimiz bizi gene ümitlendirdi.

Haberin Devamı

Fenerbahçe-Galatasaray derbi maçında Sinan Erdem'de 14 bin seyircimiz vardı. Eğer Galatasaray taraftarı da maça alınsaydı 14 bin seyirci de sahaya alınamayıp dışarda kalacaklardı. Ben maçlarda iki takımın seyircisinin salona alınmasının taraftarıyım. Biliyorum o maçlarda otorite sağlamak çok güç, hatta imkansız olur. Ama bence basketbol sevgisi arttıkça salonlardaki disiplin de gelişecektir ve maçlarda futbol sahalarını dolduracak kadar izleyicimiz olacaktır. Tabi sahaya yabancı madde atılması üzücü bir olay. Ama basketbol sevgisi arttıkça bu olaylar azalıp yok olacaklardır. Hep söylüyoruz bugün basketbol maçlarına gelenler daha çok tuttukları kulübün renkleri için oradalar. Ama futboldan basketbola akış başladı. Kısa bir süre içinde basketbol seyircisi tuttukları takım kadar basketbol için de geleceklerdir ve sahayaı dolduracaklardır. Bunun için 2 çare var. İlki gerçekleşti; seyircilerin tuttukları takımların hemen hepsi şampiyonluk namzetleri oldular. İkinci çare ise seyircinin (hayranlıkla izleyeceği) Türk oyuncular yetiştirmek olacaktır. Bu yüzden ben bütün basketbol adamlarımızı Türk gencini daha iyi oyuncu olma şansını sonuna kadar kullanmasında yardımcı olmalarını diliyorum.

Haberin Devamı

Türk seyircileri farkında olmadan yabancı oyuncuyu izlemekten bıktılar. Altıncı adamımız sahalarda hayranlıkla izleyebilecekleri Türk oyuncuları bekliyorlar. Geçen hafta da yazdım; 21 yaşındak, İspanyol oyun kurucu Ricky Rubio NBA'e draft edildi. Ricky'nin saha görüşü, pasları çok iyi. Bu yüzden  Minnesota Timberwolves takımının en başarılı guardları arasına girdi. Seyirci onu izlerken heyecanlanıyor. Ricky'nin 3 sayı şutu çok zayıf ama şimdi özel bir oyun geliştirme koçuyla her gün şut çalışıyor.

Gelelim bize...Oğuz Savaş Türkiye'nin hatta Avrupa'nın pivot hareketlerini en iyi yapan 5 numaralı oyuncusu. Uzundan uzuna pası ve hatta şut yeteneği de çok iyi. Ama hareketleri yavaş. Eğer Oğuz özel bir kondisyonerle çalışıp, hızlanıp, çabuklaşıp gelişse ne kadar daha iyi oyuncu olurdu düşünmemiz gerek.

Beşiktaş'ta Deron Williams ile oynayan Can Akın var. Can şimdi de Porto Riko'lu Carlos Arroyo ile beraber oynuyor. Can, Arroyo kadar hatta ondan iyi şutör. Bu gözüktü. Ama Arroyo'nun çoğu dış adamlarda olmayan dribblingle çalım atıp adam geçme yeteneği var. Ve bu yetenek onu NBA oyuncusu yapmış durumda. Bizde Can ve benzerlerinin neyi iyi yapıp neyi iyi yapmadığının yazılı resimli raporları yok. Bu yüzden de oyuncularımız ellerinde yazılı resimli dökümanlar olmadığı için kendilerini iyi tanımıyorlar. Ve kendilerini geliştirme fırsatını yarı yolda "ben yeteri kadar iyi oldum" diye savaşı bırakıp olacağı kadar iyi oyuncu olamıyorlar.

Şimdi olayın olumlu, ümit verici yönüne gelelim. Geçen hafta yazdım. ABD'de araştırmalar ve anketler oyuncu için en önemli silahın dribbling olduğunu açıklıyorlar. Biz ise şutu hep ön plana çıkarıyoruz. Halbuki çok iyi dribbling yapan oyuncu elinin ve parmaklarının hassasiyeti arttığı için farkında olmadan hem iyi şutör hem de iyi pasör oluyor. Şimdi hücum için yeni ve kolay bir yol keşfedildi. Artık genç oyuncular için çembere, potaya bakıp tedirgin olma çağı bitiyor. Siz elinizdeki topla çok sıkı bir yakınlık kurarsanız top sizi çemberle olan savaşınızda başarılı kılıyor. Topla yakınlaşmanın, oyunla dost olmanın tek yolu en güç dribbling çalışmalarına süresiz öncelik tanımaktan geçiyor. Örneğin Furkan'ı ele alalım. Furkan'ın yüzü dönük şutu yok. Ama Furkan'ın yüzü potaya dönük oyununu geliştirmek istiyorsanız öncelikle onun saatlerce her çeşit dribbling hareketlerini tekrarlaması olacaktır. Böylece Furkan'ın hem şutu gelişecek hem de çok yönlü oyuncu olma yolu açılacaktır. Gençlerimiz için artık iyi bir basketbolcu olma sırrı keşfedildi. Topu yanınızdan ayırmayın. Yalnız sahada değil her yerde tenis toplarıyla basket topuyla beraber çalışın. Özetle topla yatın topla kalkın. Çok yönlü komple basketbolcu olun. 'Çok iyi dribblingci' onu tutan adamı çalımlayıp geçen oyuncuya deniyor. İkili sıkıştırmaların arasından geçmek bugün için bir mucize. Ama yarın ikili sıkıştırmaların arasından geçemeyen guardlar kenardan maçı seyredecekler gibi gözüküyor. Sırada  geriye doğru yapılan dribblingini de geliştirmek var. Ve baskı karşısında bile dribblingini kesmeyen oyun kurucuların büyük oyun kurucu olma şansları arttı. NBA'den Steve Nash'i ve Derrick Rose'u izleyin yeter.

Yazarın Tüm Yazıları