TMMOB, Doğa Derneği ve Egeçep'ten çağrı

Güncelleme Tarihi:

TMMOB, Doğa Derneği ve Egeçepten çağrı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2017 15:50

TMMOB, Doğa Derneği ve Egeçep'ten çağrı

Haberin Devamı

"Yarın çok geç olacak"

"İzmir'in İstanbul olması istenmiyorsa"

TÜRK Mühendis, Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Doğa Derneği ve Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), hazırladıkları ortak raporla son dönemde İzmir Körfez Geçişi Projesi, Çevre Düzeni Planı, doğal sit statülerinin değiştirilmesiyle İzmir'de rant politikalarının hayata geçirmek istendiğini öne sürdü. 'İzmir kamuoyuna zorunlu ve tarihi açıklama' başlığıyla basın toplantısı düzenleyen meslek odaları ve dernekler, "Söylendiği gibi 'İzmir'in İstanbul olması' istenmiyorsa buradan başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm İzmir halkına sesleniyoruz! Sözünü ettiğimiz talan projelerine bugün karşı çıkmazsak yarın çok geç olacak" dedi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın İzmir Körfez Geçişi Projesi'nin yapımına olanak sağlayacak Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu raporuna yönelik dava açan TMMOB, EGEÇEP, Doğa Derneği bu kez de  'İzmir ve bölgedeki rant projeleri hakkında rapor' hazırladı. TMMOB, EGEÇEP ve Doğa Derneği, hazırladıkları raporla ilgili İzmir Mimarlık Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Ortak metni TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sözcüsü Melih Yalçın okudu. İzmir'de son yıllarda artan nüfusla birlikte çarpık yapılaşma, deprem ve sel gibi doğal afetlerin gerçekliği ve riskleri, su kaynaklarının tükenmesi, hava kirliliği gibi sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkını birebir etkileyecek sorunların kentin kapısına dayandığını belirten Yalçın, "Bunlar göz ardı edilip, özellikle İzmir'de uygulanacak rant politikalarına yönelik yasa ve yönetmeliklerde değişiklikler  yapılmıştır. Ortaklaşa hazırlamış olduğumuz raporda bu rant ve talan politikaları 'Planla Getirilen Hukuksuzluk ve Rant 1/100000 Manisa-İzmir Çevre Düzeni Planı', 'Bölgemizdeki doğal sit alanları statüleri değiştirilerek bu alanların yapılaşmaya açılması hedefi', 'Gediz Deltası Sulak Alanlarda Yapılan Değişiklikler' ve 'Körfez Geçişi Planı' olmak üzere dört ana başlıkta yer alıyor" dedi.

"ÇEŞME YARIMADASI YAPILAŞMA BASKISIYLA TEHDİT ALTINA GİRECEK"

Yalçın, Çevre Düzeni Planı'ndaki tarım alanlarının konut ihtiyacının ötesinde yapılaşmaya açılması, doğal sit derecelerinde bu alanların yapılaşmaya açılması yönündeki değişiklik kararları, kuzeyde Gediz Deltası'ndaki sulak alanların sınırlarına ilişkin değişikliklerin, İzmir Körfez Geçişi (İKG) Projesi ile önemli bir bağlantısının olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Tarım alanları, meralar, makilik ve fundalık alanlar gibi doğal alanların üst ölçek plan kararları ile yapılaşmaya açılmasının ardında AK Parti'nin 2025 yılı için öngördüğü gerçekçi olmayan yüksek nüfus öngörülerinin bulunduğunu ileri süren Yalçın, "Bu nüfus için planda önerilen yapılaşmaların yanına bir de sulak alan değişiklikleri ve doğal sitlerdeki değişiklikler ile özellikle ekolojik anlamda birçok önemli türü barındıran Çeşme Yarımadası yapılaşma baskısıyla büyük bir tehdit altına girecektir" diye konuştu.

"İZMİR BETONLAŞMAYA TESLİM EDİLMİŞ KENT OLACAK"

Körfez Tüp Geçiş Projesi'nin, kuzeyde yapım aşamasında olan İstanbul Otoyolu ile Çiğli'de sulak alanların ve Kuş Cennetinin olduğu bölgeden güneyde doğal sit statüsü değiştirilen İnciraltı ve Çeşme Yarımadası'n birbirine bağlayacağına dikkat çeken Yalçın şunları söyledi:

"Tüm bu ardı ardına gelen yönetmelik, sit derecelerindeki değişiklikler, üst ölçek plan kararları ve büyük ölçekli mega proje olan körfez tüp geçisi ile İzmir için gelecekte çizilen senaryonun; doğal yapısından gitgide uzaklaşan, ekolojik değerlerini kaybeden, betonlaşmaya teslim edilmiş, parça parça plan değişiklikleri ile yüksek rant artışlarının önünü açan, kıyılarını betona teslim eden rant talanı altında sağlıksız bir kent olacağı ortadadır. Bu gidişat bir an önce engellenmelidir. Yoksa Ege'nin incisi İzmir; tarihi, kültürel ve doğal hiçbir değerini geleceğe taşıyamayacaktır."

"İZMİR'İN İSTANBUL OLMASI İSTENMİYORSA!"

Melin Yalçın, İzmir üzerinde planlanan rant politikalarının en önemli aracının imar planları olduğunu söyledi. İmar planlarında şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarından uzaklaşmamak gerektiğini belirten Yalçın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocoğlu'na da adını söylemeden "İzmir İstanbul'a benmesin" sözüne dikkat çekerek göndermede bulundu. Yalçın, "Merkezi yönetimin ranta dayalı planlama anlayışının karşında duracak en büyük gücün yerel yönetimler olması gerekir. Söylendiği gibi 'İzmir'in İstanbul olması' istenmiyorsa buradan başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm İzmir halkına sesleniyoruz. Sözünü ettiğimiz talan projelerine bugün karşı çıkmazsak yarın çok geç olacak. Güzel İzmir'imizin tarihi, kültürel, doğal bütün değerleri gözümüzün önünde bir bir yok olup gidecektir. Merkezi yönetimin İzmir'e dayattığı bu rant ve talan politikalarına karşı hukuki, siyasi tüm yolları kullanarak karşı çıkmamız gerekmektedir" diye konuştu.

KOCAER: "AYRICALIKLI İMAR HAKKI TANINMAYA ÇALIŞILDIĞI GÖRÜLMEKTE"

Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Başkanı Özlem Şenyol Kocaer de Çevre Düzeni Planı'nın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından son 1.5 yıl içerisinde 3 defa değiştirilerek onaylandığını, dava açtıklarını söyledi. Makilik, fundalık ve doğal yapısı korunacak alan tanımlarının planda tanımlanmadığını belirten Kocaer, "Bu alanların bir bölümün tarım alanı olarak belirlenmesinin telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açacağı muhtemeldir. Maki - fundalık alanlarında bilimsel olarak korunması gerektiği tüm ekolojik ve bilimsel makalelerde yer alırken bu alanların tarım alanı olarak belirlenmesi, planın koruma hedefleri ile de çelişmektedir. Noktasal müdahalelerle, bazı kişi ve kurumlara rant aktarmaya yönelik spekülatif, noktasal müdahalelerin, değişikliklerin yapıldığı, bu değişikliklerin içinde dava ile iptal edilen bazı plan kararlarının olduğu tespit edilmiş, dolayısıyla açıkça ayrıcalıklı imar hakkı tanınmaya çalışıldığı görülmektedir" dedi.

KENT İÇİ ULAŞIMA KATKI SAĞLAYACAK YATIRIM DEĞİL

Kocaer, İzmir'de Çeşme, Urla, Güzelbahçe ve Seferihisar ilçeleri doğal sit alanlarının koruma statülerinin yeniden değerlendirilmesiyle ilgili yaptıkları incelemede; belirlenen sit alanlarının sınır ve kategorilerinde endemik, dar yayılışlı, tehlike altındaki kuş ve bitki türleri, kıyılarda nesli kritik derecede tehlike altında olan Akdeniz foku, önemli fauna ve flora ve yaşam alanları açısından ciddi tehlikelerin oluşabileceğinin ortaya çıktığını söyledi. İzmir Körfezi Tüp Geçit Projesi'nin kent içi ulaşıma katkı sağlayacak bir yatırım olmadığını, kuzeydeki İstanbul otoyolunu güneydeki yapılaşma riski altındaki alanlara ulaştıracak bir proje olacağını iddia eden Kocaer, "Körfez geçişi ulaşım master planında yer almamaktıdır. Bütünsellik taşımayan bir projedir. Kuzey aksı Kuş Cenneti'nin yeraldığı ekolojik alandan geçmektedir. Yapay ada yapılacak, Körfez'in kuzey kıyılarında sulak alan bölgesinde  30'a yakın ayak inşa edilecek. Bu proje İzmir Körfezi'nin rehabilitasyon projesini tamamen boşa çıkaracaktır. Temizlenme oranı azalacaktır. İki proje birbiriyle çelişiyor. Depremsellik açısından riskli olduğu bilim adamları tarafından açıklandı. Yatırım, fizibilitede hesaplanandan katbekat fazla çıkacaktır. Fizilibilitedeki araç geçiş sayıları gerçekçi değildir. İzmir'de kuzey güney geçişi talebi yoktur. Kuzey'den doğu, doğudan kıyıya talep verdır. Yapay ada ufuk çizgisini yok edecektir" diye konuştu.

İMAR PLANLARINA DA DAVA AÇILACAK

ÇED raporu onayına iptal davası açtıkları projenin yapımına olanak sağlayacak imar planlarının onay aşamasına gelmediğine dikkat çeken Özlem Şenyol Kocaer şöyled devam etti:

"O süreçte yine bir dava açılacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ÇED raporuna açtığı bir dava yok. Konak tünellerinden itibaren başlayan böyle bir süreç var. Eskiden merkezi hükümet plan ve projelerine meslek odalarının yanı sıra Büyükşehir Belediyesi de dava açar, bilirkişi keşfinde yerel yönetim temsilcileri de olurdu. Bu kez keşifte yerel yönetim olmayacak. Körfez Geçiş Planları önümeze gelecek. Bunu kaçırmayalım."

"RAMSAR ALANLARI DOKUNULMAZ AMA PROJE YAPILARSA!"

Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü Levent  Erkol, bölgedeki sulak alanlarının Körfez Geçişi projesi ve koruma bölgeleriyle ilgili çalışmanın tehdidi altında olduğunu söyledi. Erkol, "Körfez köprüsü inci, gerdanlık değil olsa olsa körfeze vurulmuş boyunduruk olacaktır. Köprünün yapılacağı yere çok yakın alanda su kuşları kışlıyor. Kuşların beslenme ve üreme alanları var. Türkiye'de 12 Ramsar alanı dokunulmaz. Bu köprü yapılarsa Ramsar alanları dokunulur olacak. Bu proje gerçeleşirse uluslararası erk, sözleşmelerin delinmesine ses çıkartmıyor anlayışıyla diğerlerine de sıra gelebilecek. Biz durumu Ramsar sekretaryasına bildirdik. Ancak İzmir'de bu köprüye yerel tepki olmazsa, yazışmalardan sonuç çıkmaz" dedi.

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'NE MÜDAHİL OLMA ÇAĞRISI

EGEÇEP adına konuşan Ali Osman Karababa ise fay hatlarının Körfez geçiş projesinde yeterince değerlendirilmediğini söyledi. Zemin etüdünün 40 metreye kadar yapıldığını belirten Karababa, daha alttaki yumuşak alanların riskli olduğuna dikkat çekti. Karababa, "Fayda hareketlilik olursa köprünün zemini olumsuz etkilenir. Biz ekosistemin korunması, Körfez'in varlığının sağlanmasından yanayız. İzmir Büyükşehir Beledilyesi CHP tarafından yönetiliyor. AKP'nin kent üzerindeki projelerine karşı çıkan yerel yönetim olmalıdır. Ama üzülerek görüyoruz ki İzmir'de bu karşı duruş yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi takkesini önüne koyup düşünmeli, kimden yana olduğunu ortaya koymalıdır. İzmirliden mi yoksa AKP projelerinden yana mıdır. Biz de bilelim ve tavrımızı alalım. İzmir'in korunması için emek sarfedecek sivil toplum kuruluşlarına, meslek örgütlerine ciddi görev düşüyor" diye konuştu. EGEÇEP avukati Arif Ali Cangı ise Büyükşehir Belediyesi'ni İzmir Körfez Geçişi davasında müdahil olmaya çağırdı.

ÇED ONAYI İPTAL DAVASI SÜRÜYOR

İzmir ili Balçova, Çiğli, Narlıdere, Karşıyaka ilçeleri sınırları içerisinde yapılması planlanan İzmir Körfez Geçişi (otoyol ve raylı sistem dahil) projesinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından olumlu karar verilen ÇED raporu mahkemelik olmuştu. Toplam maliyetinin 3 milyar 520 milyon TL olması öngörülen İzmir Körfez Geçişi Projesi'nin ÇED olumlu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali için iki dava birden açılmıştı. TMMOB,  EGEÇEP, Doğa Derneği ve 85 kişi, İzmir Körfez Geçişi Projesi ÇED olumlu kararının iptalini istedi. İzmir Körezi Geçiş Projesi'nin İzmir'in hiçbir imar planında yer almadığı, plan kademelerinin hiçbirinde böyle bir köprü-tünel geçişi ve projesi gereklilik olarak ortaya konmadığı belirtilen dava dilekçelerinde, fay hatlarının incelenmesi gerektiği, projenin ufuk çizgisini yok edeceği, Körfez'i kirleteceği, koruma altındaki sulak alanları olumsuz etkileneceği, yapay adanın ekosisteme etkilerinin dikkat alınmadığı, bu güzergahtaki ulaşım talebinin arabalı vapurlarla karşılanabileceği, fizibilite maliyeti 3 milyar 500 bin TL olan projeyle İzmir'in raylı sistem projelerenin tamamlanabileceği öne sürüldü.

Utku BOLULU / İZMİR, (DHA)

FOTOĞRAFLI

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!