Tenlerde yaz kokusu

Dışarısı gerçekten sıcak olmaya başladığında cilt ciddi bir şekilde nemlendirilmeye gereksinim duyuyor.

Teninizde güney sahillerinin esintisini taşımanın yolu ise kusursuz bronzluğunuzu sürdürmeniz anlamına geliyor.

n BAŞINIZI SERİN TUTUN: Gölgede 30 derece... Bunun anlamı, ısının hızlıca baş hizasına çıkması ve kan dolaşımının hızlanması demek. Bu durumda havuzun ya da denizin serin sularında vücudunuzu ferahlatmaktan başka çareniz yok. Eğer büroda iseniz ve kendinizi sıcaktan bunalmış hissediyorsanız o zaman yapmanız gereken, kollarınızı dirseğinize kadar buz gibi soğuk suyun altında iki dakika bekletmek. Aşırı sıcakların bunaltıcı etkisinden kurtulmanın bir başka yolu da buz parçasını şakaklarınızda ve ensenizde gezdirmek olabilir. Ve gün içinde dışarıda olmak zorunda kalanlar; şapkanızı yanınızdan kesinlikle ayırmayın.

n KENDİ ŞELALENİZİ YARATIN: Egzotik bir bahçe, canlı renklerdeki yeşillikler, çiçekler... Hepsinden öte portakal çiçeği, gardenya, lotus çiçeğinin baş döndüren kokusu ve tropik bir sıcaklıkta serinleten bir şelale... Bunun için sadece gözlerinizi kapamanız ve hayal etmeniz yeterli. Çünkü hepsini kendi banyonuzda da gerçekleştirebilirsiniz. Egzotik kokulu rahatlatıcı banyo köpükleri, çiçek-meyve içerikli duş jelleri sıcak bir güne uyanmanızda etkili olacaktır. Özellikle yazın kuru ciltlerine avokadolu banyo yağlarını öneriyoruz.

n CİLTLERE TAZELEYİCİ BAKIM: Konu yüz bakımı olduğunda özellikle de bu mevsimde nemlendirmenin öne çıktığını belirtmekte fayda var. Şeffaf temizleyici yüz jelleri özellikle ferahlatıcı etkileriyle, aloevera kremleri hafif içerikleriyle cildin susuzluğunu giderirken, sıcakların etkisindeki ciltleri rahatlatıyor. Yaz mevsiminde serinletici formülleriyle şişkinlikleri gideren ve aydınlık bakışlar sağlayan göz kremleri de ideal. Limon, kiwi, hindistancevizi ya da mango aromalı kremler de tatil ruhuna uygun kokularıyla öne çıkıyor.

n SERİN YAZ KOKULARI: Artık ağır kokulu parfümler elveda. Termometreler 30 derecenin üzerini göstermeye başladığında serinletici etkili vücut spreyleri onların yerini alıyor. Deodoranlar gliserinle nemlendiriciyi tutuyor ve vitaminler, deniz ekstreleri ve hafif mango yağıyla bakım yapıyor. Artık bacakların da sıcakların etkisiyle şişmelerini engellemek gerekiyor. Uzun bir günün ardından şişlik ve ağırlıktan şikayetçiyseniz ferahlatıcı bacak spreyleriyle kendinizi yeniden hafiflemiş hissedebilirsiniz. Bu tarz ürünler içerdikleri mentolle anında serinletiyor ve uzun vadede kan dolaşımını ve susuzluğu gideriyor.

n VÜCUT İÇİN HAFİF EKSTRELER: Yaz aylarında da vücudumuz cildimizin kurumaması için özel bir bakıma ihtiyaç duyuyor. Çünkü özellikle üst kollardaki ve baldırlardaki kuru bölgeler yaz aylarında pek çekici görünmezler. İpek proteinli, bambu ekstreli ve şeftali çekirdeği yağı ve Brezilya’nın babassu yağı taze ve hafif içerikleriyle cildi yumuşatıyor ve pürüzsüz bir görünüm kazandırıyor. Yeni jenerasyon kremler ve losyonlar artık öyle tasarlanıyor ki, cilt tarafından anında emiliyor, yapışmıyor ve yüzeyde yağlı bir film tabakası bırakmıyor. İçeriklerindeki yağlar daha sürerken hoş bir duygu yaratıyor. Yazın yoğun olarak kullandığınız vücut kremlerinin ömrünü artırmak için onları buzdolabında tutabilirsiniz.

ÜRÜN MARKET

Saçlarınıza şans verin

Bioblas Saç Bakım Serisi’ndeki saç dökülmesine karşı etkili şampuan, balsam, şekillendirici ve koruyucu krem ve serum; düzenli kullanımla saç dökülmesini önleme, saç oluşumunda artış ve saç köklerinde güçlenme sağlamanın yanı sıra saçlara dolgunluk, canlılık kazandırıyor. Doğum, stres ve yorgunluk nedeniyle saçları dökülen kadınlara yönelik hazırlananürünler güzelliğe sağlık kazandırmayı vaad ediyor. Fiyatı: 59 YTL

Hayatı bekletme...

Elidor’dan 20’li yaşlardaki genç kızlara hayat beklemez ikonlarını örnek alarak potansiyellerini gerçekleştirmeye davet... Böylelikle hayallerini gerçekleştirdiği bir hikayesini ve fotoğrafını gönderenler sürprizlerle, hediyelerle, eğlenceyle dolu bir maceraya adım atacak. Üstelik Elidor’un yeni ikonu olarak tüm Türkiye tarafından tanınma şansını yakalayacak. Hayatı bekletmenin anlamı yok...

Üzerinde sertifika olmayan ürünler organik değildir

13 yıl önce "hormonlu gıdalara hayır" kampanyası düzenleyerek zirai ilaçlamanın zararlarına dikkat çeken bitki bilimci Işık Kırgız, "Üzerinde uluslararası sertifika damgası bulunmayan ürün, kesinlikle organik değildir. Tüketiciler bu konuda dikkatli olmalılar" uyarısında bulundu.

n Işık Kırgız kimdir?

- İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunuyum. Daha sonra Moskova’da Prois Akademisi’nde bioenerji, manuel terapi eğitim, Doğal Tıp Enstitüsü’nde de fitoterapi, aromaterapi eğitimi aldım. Daha sonra Türkiye’ye davet ettiğim klasik ve alternatif tıp doktoru Igor Verbisky’den özel olarak shiatsu, refleksoloji, bioenerji, renk terapisi, fitoterapi, aromaterapi dersleri alarak bu alanda da kendimi geliştirdim.

n Sizin doğal terapiler, bitkiler ve organik yaşam ile çok yakın ilişkiniz var. Bu merakınız nasıl başladı?

- Ablam Türkiye’de bitkileri eczaneye sokan ilk kişidir. Bitkileri Kalamış’taki eczanesine, yani Sündüs’e taşırdı. Anne ve ablamın bitkilere olan merakı benim de bu alana yönelmeme neden oldu.

n Türkiye’de "Hormonlu gıdalara hayır" kampanyasını başlatan ilk kişisiniz. Anlaşılan tehlikenin yaklaştığını 1990’larda hissetmişsiniz siz...

- Bu kampanyayı yaptım, çünkü sentetik zirai ilaçların, hormonların ve suni gübrelerin uzun vadede insanların sağlığını olumsuz yönde etkilediğini o yıllarda kimse bilmiyordu. Besinlerde ve kozmetiklerde bulunan bu tür sentetikler yüzünden insanların sağlıklarını kaybettiklerini gözlemledim. Yani sağlıklı yaşamanın, beslenmenin, ancak içerisinde hormon, suni gübre ve zirai ilaç kalıntıları bulunmayan besinler ve kozmetikler sayesinde mümkün olabileceğini anladım. Sentetikler insan bedeninde ciddi anlamda toksin birikimine neden oluyor. Bu birikim de zaman içerisinde bedeni zehirliyor. Öncelikle bağışıklık sisteminiz çöküyor. Saçlarda dökülme oluyor, deri lezyonları çoğalıyor. Bedenimiz bir süre sonra bu birikimi temizleyemiyor, başta kanser olmak üzere birçok hastalığa açık hale geliyoruz.

n Organik üretim pazarına girdiniz ve ilk olarak organik şampuan yaptınız. "Böyle bir şampuan dünyada ilk" diyorsunuz. Neden ilk?

- Şampuanımız olan Organicum, organik hidrosollü bir şampuan. Bu, dünyada ilk kez yapılıyor, çünkü çok zor bir yol. Taze olması için bitkiler tek tek zamanında toplandı mesela... Bitki özsuyu ve bitki yağlarını kullanmak, gerçekten uzmanlık gerektiriyor. Dolayısıyla çalışmalar çok uzun sürdü, ama sonuçlar buna değdi. Saçta dökülmenin, yağlanmanın, kepeklenmenin ciddi anlamda durduğunu görüyoruz. Hidrosolün etkin içeriği Organicum’un gücünü oluşturuyor.

n Organicum’un içeriğinde neler var?

- Organicum’un özünde ısırgan, biberiye, lavanta ve defne var. Bunlar saç kökünü besleyen ve harekete geçiren bitkiler. Sık kullanırsanız, zaman içerisinde saç kökünde canlanmalar başlar, deri sorunları çözümlenir. Bu bitkilerin mucizesidir. Biz Ege ve Akdeniz’i dolaşarak gereken bitkileri topladık ve tazeyken kullandık. Kokusuyla, dokusuyla, rengiyle özel bir ürün ortaya çıktı. Renklendirici, kıvam artırıcı, silikon, paraben gibi maddeler kullanmadık. Klinik çalışmalar sonucu, 8-12 yıkamada saç dökülmesinin durduğu kanıtlandı. Bu konuyla ilgili gerekli bilgiler, internet adresimiz olan organiksampuan.net’ten öğrenilebilir.

n Organik ürün kullanmak artık ülkemizde bir trend haline geldi. Bir ürünün organik olup olmadığını nasıl anlayacağız?- Bir bitkinin organik olup olmadığını sertifikalarla anlayabiliriz. Uluslararası sertifikasyon firmaları, bitkileri sertifikalandırıyorlar. Bu sertifika damgaları bitkinin organik tarım ile yetiştirildiğini belgeler. Bizim ürettiğimiz Organicum’un üzerinde bu sertifika var. Ve bu sertifika yüzde 70’i organik olmayan ürünler için asla verilmez.

n Bu konuda halkımız yeterince bilinçli mi?

- Organik ürünler günlük hayatımıza zaman içerisinde kolayca yerleşecektir. O zaman daha çok bilinçleneceğiz. Son sözüm şudur: Bu güzelim dünyaya dostluğu, şefkati, sevgiyi, aşkı bulmak için geldik. . En güzeli hayatı mutlu yaşamak. Aslında organik yaşam dediğimiz de bundan ibaret: Saf, doğal, sağlıklı, huzurlu ve keyifli bir yaşam.

Yaz alerjisine dikkat

Yaz aylarında özellikle alerjik hastalıklarda artış görülüyor. Bu hastalıklardan, özellikle astımlılar ve bünyesi alerjenlere zayıf olanlar etkileniyor.

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Altuğ Kolsuk’a nelerin alerjiye neden olabileceğini sorduk.

Polenler, ne yapmalı:

n Ev kapı ve pencerelerini kapalı tutun.

n Ev ve arabada polen filtresi bulundurun.

n Polenlerin havada yoğun olduğu sabahın erken saatlerinde dışarı çıkmayın.

n Deniz kıyısında tatil yerlerini tercih edin.

n Güneş gözlüğü kullanın.

n Dış ortamdan ev ortamına geçince saçınıza yapışmış olabilecek polenlerden arınmak için saçlarınızı yıkayın.

n Kıyafetlerinizi yatak odanızın dışında bekletin.

Küf mantarları, ne yapmalı: n Ev dışında nemli ortam ve çok ağaçlıklı alanlardan uzak durun.

n Ahır, kümes gibi havasız ortamlara girmeyin ve evinizin yakınındaki işlevsiz su birikintisi ve kanalları kaldırın.

n Ev içindeki nemi yüzde 50’nin altında tutun. Nemli duvarları seyreltilmiş çamaşır suyu ile yıkayın, ev içinde fazla saksı bitkisi tutmayın ve banyo, tuvalet, duş alanlarını ıslak ve kirli bırakmayın.

n Astımınız varsa özellikle açık havuz ve denizde yüzmeyi tercih edin. Çünkü kapalı alanlardaki yüzme havuzları temizliğinde kullanılan kimyasal maddeler duyarlı astımlılarda solunum zorluğu doğurabilir.

Kurdeşen ve egzama, ne yapmalı:n Sıklıkla deride tahriş yapabilen losyon, parfümlü sabun, deterjan gibi maddelerden uzak durun.

n Yaz aylarında da güneşten koruyucu ürünlerde fazla katkı maddesi olması, deniz veya havuz suyunun soğukluğu bu durumu tetikleyebilir.

n Terlemeyi önlemek, uzun kollu, bol ve açık renkte giysileri tercih etmek, ani ısı değişiklerinden kaçınmak, katkı maddesi yoğun olan vücut ürünlerinden kaçınmak, gerektiğinde yakınmaları kontrol etmek için antihistaminik ilaçlar, kortizonlu pomatlar veya deri kuruluğunu azaltacak yağlar kullanın.

n Yaz aylarında deniz ürünleri, kabuklu deniz ürünleri, değişik soslar ve mayalı içkilerin tüketiminde dikkatli olun.

Arı sokması, ne yapmalı: n Arı soktuğunda deriye takılı kalan iğneyi özenle çıkarın.

n Sokulan bölgeyi bol su ve sabunla yıkayın, sulandırılmış amonyak ile dezenfekte edin.

n Sokulan yere buz uygulayın, gerektiğinde kortizon ve antihistaminik veya adrenalin içerikli ilaçlar uygulayabilirsiniz.

n Anaflaksi benzeri bulgularda en kısa zamanda bir sağlık kurumuna ulaşın.

n Arıların bulunabileceği yerlerde uzun kollu gömlek ve pantolon tercih edin.
Yazarın Tüm Yazıları