Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Hep aynı yere tosluyor

Maliye Bakanı Temizel, vergi dilim artışından sonra, özel indirim oranlarındaki artışı da açıkladı...

Bu oranlarla, ortaya çıkan bir tek gerçek var ki, o da aslında hiçbir şeyin değişmediği...

Hükümet Türkiye'yi kafasına göre bölmüş...

İlk bölümde sürünenler var. Bunlar asgari ücret veya bunun az üzerinde geliri olanlar... Yani normal şartlarda yaşamıyor olması gerekenler.

Yeni vergi dilimleri ve indirim oranlarıyla bunların gelirlerinde bir artış sağlandığı doğru.

Temizel'in ifadesiyle yaklaşık 1.5 milyon lira...

Harca harca bitmez...

İkinci bölümde, sürünmenin bir nokta üzerinde bulunanlar var. Bunlar da iyi kötü geçinen, borcunu zor da olsa ödeyebilen, okula giden çocuğuna üç beş de olsa harçlık verebilenler...

Yeni vergi dilimleri ve özel indirim oranları, bu kesime pek bir şey kazandırmıyor anlaşılan...

Bunların durumları değişmiyor. Vergi yükü yine onların omuzunda... Bu kesim zaten Türkiye'nin çalışanlarının yüzde 50'si civarı.

Ve bir de üçüncü bölüm var. Onların ne kazandığını kimse tam olarak bilmiyor... Çünkü onlar vergi vermiyorlar, gelir beyan etmiyorlar..

Yeni yasal düzenlemeler onların durumunda da bir değişiklik yapmıyor. Onlar yine vergi vermiyorlar...

Zaten vergi reformu olmasın diye uğraşanlar da onlar...

Temizel'le yaptığımız sohbette bana ‘‘Bürokrat olarak yapamadıklarımı, şimdi siyasi otoritenin içinde yer alarak yapmak istiyorum’’ demişti.

Anlaşılan ister bürokrat olsun, ister bakan, iş vergiye geldi mi, Temizel hep aynı kayalara tosluyor...

Sinemaya rüsum Türkiye'yi kurtarır

Türk sinemasına gönül verenler isyanda.

Çünkü hiçbir noktada alınmadık vergi bırakmayan devlet, son kaçak noktasını da tıkadı. Artık yerli filmlerden de rüsum alınacak.

Memleket kurtuldu. Artık o parayla GAP tamamlanır, yeni otoyollar yapılır, yarım kalan projeler bitirilir, hatta bakarsınız benim kafayı taktığım Ayaş Tüneli bile tamamlanır...

İşe bakın yahu!

Türk filmlerinden rüsum alınmaması, zaten can çekişen Türk filmciliğini, Yeşilçam'ı kurtarmak için yapılan bir uygulamaydı.

Faydalı mıydı bilmem ama, Türk filmlerinin yıllık hasılatına baktığınız zaman, o paranın tamamı rüsum olsa, vergi olsa ne olur!

Üstelik de filmciler zaten zararda.

Filmleri yapan şirketler kâr etseler zaten vergi ödeyecekler...

Zaten zarar edenlere, bir de rüsum ne ola ben anlamadım...

O rüsumla devlet kurtulacaksa feda olsun da...

Ona gelinceye kadar...

Bizim bakanlar ne yapardı?

İngiliz bakan, uyuşturucu satarken gazeteciler tarafından görülen oğlunu, kendi eliyle adalete teslim etmiş.

Aynı olay bizde olsa ne olurdu anlatalım:

Gazeteci bir bakanın oğlunu, bir barda uyuşturucu satarken görseydi, önce bakan oğlunun korumaları tarafından eşek sudan gelinceye kadar dövülürdü. Şans eseri komaya girmeden kurtulur da, kendini namuslu memurların görev yaptığı bir karakola atabilirse, felaket... Namuslu polisler gidip Bakan'ın oğlunu gözaltına alırlardı.

Sonra çocuğun bakan oğlu olduğu ortaya çıkardı.

Yandı gülüm keten helva...

Önce onu gözaltına alan polisler, Çukurca, Çemişgezek gibi yere, sabah olmadan sürülürdü.

Oğlan hemen serbest bırakılır, tutanaklar ortadan kaldırılırdı. Bu işlem yapılırken, gazeteler aranır, haberin gazeteye sokulmaması için çeşitli baskılar başlardı.

Haber gazeteye girsin girmesin, olayı ortaya çıkaran muhabirin kovulması için girişimler başlardı.

Haber gazeteye girer ve muhabir işten çıkarılmazsa, bu sefer patrona her türlü zulüm, baskı ve tehdit uygulanırdı...

Belki de Avrupa Birliği ile aramızdaki fark da bu olurdu...

DYP'liler beni şaşırttı

DYP bitiyor korkusuyla kapağı DTP'ye atan, ancak orada beklediği avanta ortamını bulamadığı için huzursuzlanan Ufuk Söylemez, DYP'nin hâlâ dayandığını görünce, ‘‘Belki bir avanta bulur da kırışırız’’ diyerek kendini tekrar ‘‘Ana’’sının kucağına attı.

Ana kalbi de dayanmadığı için, bu hayırsız evladı bağrına bastı.

Fakat beni şaşırtan DYP'lilerin tavrı oldu.

Çiller'e kayıtsız şartsız biad eden bu grup, şimdi birden ‘‘Ufuk'u istemeyiz’’ diye kazan kaldırdılar..

DYP'li milletvekillerini, içlerinde hâlâ kişilik kırıntıları kaldığı için kutluyorum.

Demek ki, Tansu giderse, bu parti de diğerleri kadar adam olabilecek..

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Yağmurlu günlerde, en seçkin semtlerin kaldırımında yürürken bileğimize kadar çamura bulanmadığımız zaman...

Yazarın Tüm Yazıları