Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Teröristi de dava edelim

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde aldığı mahkumiyet kararları vatandaşlarımızı üzüyor.

Bunu dile getiren faksları bana da yolluyorlar...

Haklılar.

Ancak hukukun üstünlüğü ilkesine sahip çıkılmadığı müddetçe, bu mahkeme tarafından mahkûm edileceğiz.

Benim başka bir önerim var.

Türkiye Cumhuriyeti bu mahkemede haklı veya haksız mahkûm ediliyor. Bu doğru.

Peki ya, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve onun vatandaşlarının canını yakan örgüt veya örgütlere ne demeli...

Onlar hukukun üstünlüğüne çok mu bağlılar.

Elbette ki değil.

Zaten o yüzden onları terör örgütü olarak nitelendirmiyor muyuz?

Yine de yapılabilecek bir şeyler olmalı gibime geliyor.

Acaba bu ülkenin terörden dolayı mağdur olan vatandaşları da, bu mahkemeye başvurmalı mı?

Köyü PKK tarafından basılan bir vatandaş, öğretmen eşi veya evladı terör örgütü tarafından öldürülenler, acaba gidip Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Abdullah Öcalan'a karşı bir dava açmalı mı?

Bu adamın ve örgütünün her gün onlarca insanlık suçu işlediği, oralarda da kanıtlanmalı mı?

Bilemiyorum.

Bunu yapmak bana doğru gibi geliyor..

Kimileri, terör örgütü liderini legalize etmek olarak görebilir bunu...

Yine de zaman zaman PKK'ya kucak açan Avrupa'ya kendi mahkemeleri kanalıyla bunun bir terör örgütü ve liderinin de hak tanımaz bir terörist olduğunu kanıtlamış olmaz mıyız?

Ne dersiniz!

Salaklar saymayı bilir mi?

Sayımın tam bir rezalet olduğu, bir günde ortaya çıktı.

Sonuçları bile beklemeye gerek kalmadan.

Sayılmayan yüz binler, soruların abukluğu, hane reisi dışında kalanlar dışındakilerin adam yerine koyulmaması konuşuluyor iki gündür.

Fakat Hürriyet'in dünkü manşetine hiç katılmıyorum.

Bence olayı yine erkek gözüyle değerlendirmişler.

İşi sorulmayıp aşağılananlar yalnızca kadınlar değil.

Bizim evde hane reisi sorusuna eşim ‘‘Ben’’ diye yanıt verip, ben de ‘‘Evet’’ diye tasdik edince, bu kez de benim işim sorulmadı.

Bir anda boşta gezer oluverdim.

Burada alçakça olan durum ‘‘Hane reisi’’ diye bir sorunun olmasıydı.

Ne demek hane reisi.

Neyiz biz?

Kabile mi, çete mi?

Sorulması gereken yüzlerce soru, DİE Başkanı Sıddık Ensari'nin saçma sapan gerekçesiyle, kâğıt sarf olmasın diye sorulmuyor, ‘‘Hane reisi’’ diye son derece geri zekâlı bir soru için kağıt sarf ediliyor.

Açıkça söylüyorum.

Bundan böyle bir sayım yapılırsa, bu salaklıktaki sorulara yanıt vermeyi reddediyorum.

Beni saymak geri zekâlılara kaldıysa, saymasınlar daha iyi...

Bu sayımda sokağa atılan trilyonların hesabını da birilerinin birilerine soracağını umut ediyorum...

Very ayı people

Rusya ile iş yapan bir dostum, VİP salonları için çözüm önermiş.

Akıllıca... Ve Rusya'da uygulanan sistemden alıntı. Girişini aynen naklediyorum:

‘‘Biliyorsun Rusya'da da sonradan görme, parayı nereden bulduğu belli olmayan sayısı bizimkinden az değil. Rusya'da da para her şey olduğu için de bu ayı taifesi VİP olmak istiyor. ’’

Giriş böyle ama sonrası iyi:

‘‘Ruslar parayı verip VİP olmak isteyenlere bir sistem kurmuşlar. İşletmeyi kiralamışlar. İsteyen firmalar çalışanları için VİP kartı alıyorlar. Bunun fiyatı yıllık 10 bin dolar. Ya da her geliş veya gidiş için 100 dolar. Bu parayı verenler uçak kapısından özel araçla alınıyor. Özel odada bekletiliyor. Biniş kartı ve pasaport işlemleri özel olarak yapılıyor. Yalnızca polis ve gümrük kontrolü resmi polisler tarafından yapılıyor. Havaalanı işletmesi de büyük gelir elde ediyor.’’

Sistem makul.

Hiç olmazsa, kendini ayrıcalıklı zanneden bir grup ‘‘Ayı’’ bu ayrıcalığa paralarıyla sahip oluyorlar.

VİP salonlarında vatandaşın vergisiyle maaş alan devlet görevlilerinden ve ikramlardan faydalanmıyorlar...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Parayla adam olunmadığı zaman...

Yazarın Tüm Yazıları