Teke tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Ağzımızla kuş tutsak yaranamayız

Avrupa bize gıcık...

İnsan hakları, minsan hakları kesin bahane.

Sebebini bilmediğimiz, ya da bilip de açıklamadığımız bir kinleri, geleceğe dönük karanlık emelleri var.

Başka türlüsü mümkün değil.

Bakın şu son yedikleri halta.

Türkiye'nin Gümrük Birliği ve başka anlaşmalar dolayısıyla hakkı olan birtakım kredi ve hibeleri, insan hakları, basın özgürlüğü ve daha başka nedenlerle vermiyorlar.

Ama insan haklarının ‘‘İ’’sinin dahi anılmadığı, diktatörlükle yönetilen Suriye'ye yardım ediyorlar.

O Avrupa ki, geçen hafta Türkiye'yi masaya oturmaya dahi değer bulmazken, aynı hafta içinde Suriye'ye yapılacak bir yardımı ve krediyi onaylayıp yolluyor.

Sanki Suriye, insan haklarına çok saygılıymış gibi...

Açık söyleyeyim, Türkiye ağzıyla kuş tutsa, Avrupa ‘‘Çok sıkı tuttu, kuşun kanadı incindi’’ diyecek. Belli...

Bu yüzden de, Danasol hükümetinin ve Ecevit'in dış politikada, Avrupa ile ilişkiler konusundaki ve Kıbrıs'taki çıkışını son derece doğru buluyorum.

Bugüne dek Batı politikayı belirliyor, biz ona göre kendi politikamızı geliştiriyorduk.

Şimdiden sonra görünen o ki, politikayı biz belirleyeceğiz, onlar da bize göre kendi politikalarını belirleyecekler.

Ben bunu santrançta ilk hamleyi yapma şansını kullanmaya benzetiyorum.

Ve dış politika çizgimizi bu yöne çekenlerin ellerinden öpüyorum.

Dış politikada ve bögesel ilişkilerde bağımsızlıktan bahsedip, iktidara gelince köpekleşen Refahyol'a da ders olur inşallah.

Güneş Taner para etmez

Güneş Taner mülakat ve televizyon programlarına konuk olma tarifesini açıklamış:

Beş bin Amerikan Doları.

Yani 800 milyon Türk Lirası.

Sevgili Güneş Taner alınmasın ama etmez...

Bir dost olarak ona tarifeyi vereyim.

Eğer bir tarikat şeyhi tarafından kandırılıp, ırzına geçilmiş bir kız olsaydı, 30 bin dolar verirdi televizyon kanalları. Tabii bu ilk çıkılacak kanal için, sonra tarife düşerdi.

Tarikat şeyhi, üçkâğıtçı bir hoca olsaydı, 10 ila 20 bin dolar ederdi.

Bir siyasetçiyle basılan telekız olsaydı, 5 ila 10 bin dolar arası götürürdü.

Boğaz Köprüsü'nden atlayıp ölmeyen biri olsaydı, 2 bin dolar ederdi.

Boşanmak üzere olan ya da transferi sorunlu bir ünlü futbolcu olsaydı, yine 5 ila 20 bin dolar arası alırdı.

Ama Türk ekonomisinin başındaki adam olarak 1000 dolar bile etmez.

Benden söylemesi.

Ama sakın üzülmesin, bunlar bizim televizyonlar.

Haber anlayışları böyle.

Eşeğiz ama o kadar değil!

Bu iş olacak. Yavaş olacak, zaman alacak, ama olacak. Öyle görünüyor.

Sonunda biz de tepkisini gösteren, hakkını arayan bir toplum olacağız.

Köprü ve otoyollara yapılan son zamdan sonraki gelişmeler bunu göstermeye başladı.

Bakın mesela boğaz köprülerinden geçiş yüzde 10 azalmış.

Otoyollarda düşüş daha da fazla. Dün konuştuğum gişe memurları söylediler.

Yalnız o kadar mı?

Boğaz köprülerinden geçen vatandaşlar sürekli olarak kornalı protesto yapıyorlar.

Verdiğiniz paranın karşılığı, insanca hizmettir. Size önerim, eğer otoyol gişelerinde makul olmaktan uzak bir kuyruk ve kapalı gişe varsa, o gişelerin bariyerlerini açın ve geçin.

Geçenleri yalnız bırakmayın, toplu eylem yapın.

Yapın ki, çok da eşek olmadığımızı anlasınlar.

Yükü taşırız, ama iğneli semer de takmayız.

Hele akşam ahırda iyi arpa vermezlerse sabaha kadar anıracağımızı bilsinler.

Hele hele yük taşımayıp ahırda yatan atlara yemin çoğunu verip, yükü çeken eşekleri aç bırakırlarsa, o zaman korksunlar bizden.

Yokum ama varım

Sevgili okurlar, bugünden itibaren bir ay boyunca Türkiye'de yokum.

1 ay süreyle yurtdışında olacağım.

Sakın ha izne çıktığımı zannetmeyin. Son derece yoğun bir iş gezisine çıkıyorum.

ABD'de çeşitli kişi ve kuruluşlarla randevularım var.

Bütün hepsini biraraya getirip, bir kerede halledeyim dedim.

Ancak köşe okuduğum köşe yazarlarının ‘‘Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağımdan, bilmem kaç gün sizlerle olamayacağım’’ demelerine sinir olduğum için yazılarıma devam edeceğim.

Arada bir aksaklıklar olursa peşin özürlerimi kabul edin.

Kısır siyasetin dışında, yeni pencerelerden, farklı yazılar yazacağım.

Ajanlardan, hırsızlardan, yolsuzluklardan benim kadar bıktıysanız, yine keyifle okursunuz inşallah.

Gidip de gelmemek, gelip de görmemek var.

Hakkınızı helal edin.

İnsan hakları

Yukarıdaki yazıya bakıp da, insan hakları, ifade özgürlüğü, basın hürriyeti gibi konularda adım atılmasına karşı olduğumuzu düşünmeyin sakın.

Elbette insan haklarına saygılı bir devlet olmalıyız ve olacağız, elbette Türkiye'de yaşayan herkesin ifade özgürlüğü olmalı, olacak, elbette basınımız dilediği gibi yazmalı, yazacak...

Ama bunu, bizden temelde korkan, nefret edenler istedi diye yapmayacağız.

Bizim insanımız buna layık olduğu için yapacağız.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Trafik polisleri, ehliyetleri ve ruhsatları değil, trafik kurallarına uyulup uyulmadığını kontrol ettikleri zaman.

Yazarın Tüm Yazıları