Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Biri Dışişleri'ne anlatsın Türkiye büyük devlettir

Türkiye'nin Dışişleri tarafından belirlenen, daha doğrusu belirlenmeyen dış politikasını sık sık eleştirdim.

Her seferinde de giderek daha haklı olduğumu düşündüm.

İşte Türk Dışişleri'nin son dönem vaziyeti.

Fransa'da Ermeni Soykırım Yasası hazırlanıyor, Dışişleri uyuyor.

Yasa meclise geliyor, Dışişlerimiz yatakta geriniyor.

Yasa mmeclisten geçiyor, Dışişlerimiz uyku mahmuru dolanıyor.

Ne önceden adam gibi uyarı var, ne gelişmeler sırasında karşı tarafa baskı, ne de gelişme sonrası tepki.

Dışişleri mensuplarımız kokteyllerde geziyorlar, defile izliyorlar.

Ardından İtalya ile kriz. Palavradan bir parlamento kurmuş üç beş çapulcu, İtalyan Parlamentosu çatısı altında şova hazırlanıyorlar.

Dışişleri yine uykuda. Hiçbir doğru çaba yok. Zaten bizim Dışişleri mensuplarını ciddiye alan da yok. Herkes biliyor ki, pek çoğu kişiliğini yitirmiş.

Radyo D, Roma'daki büyükelçimizle konuşuyor. Adam gerçekten uykuda. Ne sorulsa ‘‘Ankara'ya bilgi verdim, Ankara'dan talimat bekliyorum, Ankara'nın tavrına göre hareket edeceğim, Ankara bilir...’’ diye yanıtlıyor. Büyükelçi değil, düofonun Roma'daki hoparlörü..

Tabii bu elçilerin hiçbirinin kabahati değil bu!

Öyle programlanmışlar.

Hiçbir şey yapmayın, hata yapmamış olursunuz demişler.

Aman ne kokun ne bulaşın talimatı almışlar..

Öyle oturuyorlar. Oturmakla ülkeler büyümez, bostanda karpuz büyür farkında değiller.

Son Suriye gerginliği Dışişleri'nin ne kadar yeteneksiz olduğunun göstergesi.

Yıllardır Suriye ile haybeden bir diplomatik tartışma yürüyor.

Sonuç sıfır. Pardon sıfır değil, eksi. Sonunda asker duruma el koyuyor.

‘‘Yeter be’’ diyor ve dayıyor namluyu Suriye'nin gözüne.

Yıllardır Türkiye'nin girişimlerine yanıt vermeyen Suriye birden korkuyor.

‘‘Biz ettik siz etmeyin. Masaya oturalım. Konuşalım anlaşalım’’ sesleri yükseliyor terörist komşudan.

Hüsnü Mübarek telaşla araya girmeye çalışıyor.

Yıllardır Suriye Türkiye'yi terörle vururken sus pus oturanlar şimdi akıllarını başlarına alıyorlar.

Allahaşkına birisi şu Dışişleri'ni alsın... Türkiye'nin büyük devlet olduğunu...

Büyük devletlerin tavır alarak büyüdüklerini anlatsın.

Anlamıyorlarsa, lağvedelim Dışişleri'ni.

Bunların yaptığı kadar dış politikayı, bizim bakkal Mustafa Efendi de yapar...

Avşar'ın okulu devlete

GEÇEN hafta gazetelerde Hülya Avşar'ın okul yaptırdığı haberi çıkmıştı. Avşar okula babası Celal Avşar'ın adını veriyordu.

Kimi okurlarım bu habere kızmışlar.

Faksla ve telefonla, ‘‘Hülya Avşar para kazanmak için okul yaptırıyor. Şimdi bu iş moda. Gazeteniz de bunun reklamına alet oluyor’’ diye sitemlerini belirttiler.

Hülya Avşar'a okulunun bir kolej mi, yoksa bir devlet okulu mu olacağını sordum.

Kızanlara duyurayım, Hülya Avşar okulun inşaatını yapıyor. Ve bitince eğitime hazır hale getirip Milli Eğitim'e devredecek.

Pek çok hayırseverin yaptığı gibi. Yani okul para kazanmak için kurulan bir kolej değil. Devlet okulu olacak.

Avşar'ın bu işten tek kazancı, babasının adını ölümsüzleştirmek.

Bir de isteği var Hülya Avşar'ın. Okulunun açılışını Cumhurbaşkanı'na yaptırmak istiyor.

Eğitime büyük önem veren Süleyman Bey bu isteği kırmaz herhalde.

Şunu da ekleyeyim, Hülya Avşar yaptırdığı okulun haber olmasından rahatsız. Ne bu okulun, ne yaptığı diğer hayır işlerinin basına konu olmasını istemiyor. ‘‘Bunlar benimle vicdanım arasındaki konulardır. Bunun haber yapılarak sanki reklam amacıyla yapılıyormuş intibaı uyandırması hoşuma gitmiyor’’ dedi.

Eleştirenlerin bilgisine.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

İş yapmamanın en büyük hata olduğunu anladığımız zaman...



Yazarın Tüm Yazıları