Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Yangın söndürme uçakları birilerini yakacak

Orman Bakanlığı ‘‘kamuoyundan gelen baskılar’’ karşısında bugün yangın söndürme uçağı için ihaleye çıkıyor.

Ve yine birileri Türkiye'de vurguna hazırlanıyor.

Halit Dağlı'nın Orman Bakanı olduğu dönemde de Bombardier'den üç uçak kiralanmış, sık sık arıza yapan bu uçaklar geçen yıl hizmet vermişti.

Bu uçakların Türkiye'ye maliyeti 480 milyar TL'yi bulmuştu. İşin ilginci bu uçakları Türkiye'ye kiralayanlar, aynı uçakları yurtdışında 100 milyar liraya kiralayıp, yüzde 400 kârla Türkiye'ye kiralamışlardı.

Aynı firmanın, yani Bombardier'nin Türkiye'ye bu uçakları satma konusunda da bir teklifi vardı. Firma her uçak için Türkiye'den 25 milyon dolar istiyordu.

Oysa Bombardier aynı modeldeki uçakları başka ülkelere 13 milyon dolara satmıştı. 13 milyon dolarlık uçakların Türkiye'ye iki misli fiyatla, 25 milyon dolara satılmasının nedeni ise, Türkiye'ye uçak satabilmek için pazarlama maliyetinin yüksek olması olarak gösteriliyordu firma tarafından.

Pazarlama maliyeti denilen şey ise düpedüz rüşvet maliyeti.

Bombardier'nin bugünkü ihalede Türkiye'ye kiralamak için teklif edeceği Bobardier uçaklardan kullanan pek çok Avrupa ülkesi var.

Bunlardan biri Hırvatistan.

Bir girişimci Hırvatistan'dan Bombardier kiralayıp, bunları Türkiye'de yangın söndürme amaçlı kullanmak için Hırvatistan'la anlaşmış.

Hırvatistan'ın uçaklar için istediği para, geçen yıl ödenen paranın dörtte bir düzeyinde.

Ancak Bombardier firması devreye girerek, bu uçakların Türkiye'ye kiralanmasını engellemiş.

Çünkü 500 milyara kiralamak varken, piyasanın düşmesini engellemek istemişler.

Aslına bakarsanız, Orman Bakanı dönen üçkâğıdın farkında.

Bu nedenle de bu yıl el yakan yangın söndürme uçaklarından uzak durmak istiyor. Çünkü kanser Orman Genel Müdürlüğü içinde kök salmış.

Üst düzey yöneticilerden bazıları, her şeylerini bu uçak kiralama işlerine göre ayarlamışlar.

Bugün ihale var.

Bakalım Bombardier geçen yıl Türkiye'ye attığı kazığı bir kez daha atacak mı?

Siz vatanı kaç memeye satarsınız?

TÜRKİYE'de kendilerine aydın adını takmış bir grup var.

Bu grup al gülüm ver gülüm paslaşarak aydınlıklarını pekiştiriyorlar.

Her gazetede bunlardan birkaç tane var.

İşleri yazılarında birbirlerini okkalayarak adam sınıfına sokmak.

Bunlar birbirlerine aydın diye diye garip bir aydın sınıfı yarattıkları için, kelime anlamını yitiriyor ve aydın olmak toplum tarafından kötü karşılanıyor.

Oysa bunlar aydın maydın değil.

Bunlar zavallı.

Bakın Ahmet Altan'ın cuma günkü yazısına ve bunların aydınlığını anlayın.

Ahmet Altan, ‘‘Ben memleketi bir kiraz ağacı ve bir kadın memesine satarım’’ diye yazmış.

Bu mu aydınlık?

Marjinal olmanın, uçuk kaçık olmanın, ubak sabuk olmanın adı mı aydınlık?

Vatanı ne kadar ucuza satarsan, değer yargıların ne kadar ucuza gidiyorsa, o kadar aydın mı oluyorsun?

Bir promosyon kampanyasında gazetene yaranmak için dostunu, bir kadın memesine vatanını satınca mı aydın olunuyor?

Bir memeye vatanı satan, üç otuzluk köşesini, 100 bin liralık kalemini kaça satar acaba?

Hatta kaça sattı şimdiye dek?

Merak ediyorum. Aydınlık bu kadar ucuz mu?

Devletteyken daha iyiydi

ÖZEL sektör her zaman devletten iyi olamıyor.

Bunun en açık örneği cep telefonu.

Turkcell ve Telsim'in ilk ayları tam rezalet.

Gelmeyen faturalar, öğrenilemeyen ve dolayısıyla ödenemeyen borçlar.

Yanıt vermeyen tüketici hatları.

Ve arandığında borcundan dolayı kapalı görünen telefonlar.

Şimdi bir okurum Turkcell'i mahkemeye veriyor.

Çünkü kendisine bildirilmeyen ve bir türlü öğrenemediği borcundan dolayı telefonu kesilmiş.

İşi aksadığı için maddi, kendisini arayanlara karşı borcundan kesik telefonu nedeniyle rezil olduğu için manevi tazminat davası açacak.

Bence erken.

Çünkü henüz öğrenemediler.

Ancak bir an önce öğrenseler iyi olacak. Çünkü sabırlar taşmak üzere.

Emniyet'ten açıklama

İSTANBUL Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, perşembe günü yazdığım ‘‘Çete Emniyet'te tekrar güçleniyor’’ yazım üzerine aradı ve ‘‘Yazınız üzerine hemen soruşturma başlattık. Eğer size ulaşan iddialar doğruysa gereğini yapacağız. Şu anda bütün dosyalar teker teker inceleniyor. Mali Şube gibi, hele hele Pasaport ve Vize Bürosu gibi çok önemli bir noktadakilerin sicillerinin pırıl pırıl olması gerekir. Gözden kaçan bir şey var mı bakıyoruz’’ dedi.

Büroda yapılan görevden alma operasyonuyla ilgili olarak da ‘‘Ararat gemisi olayı nedeniyle bir kısım personeli bürodan aldık’’ demekle yetindi İstanbul Emniyet Müdürü.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

İmama kızınca, vatanı satmadığımız zaman.













Yazarın Tüm Yazıları