Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Siyaset, kurtarmayı engelliyor

Deprem felaketini duyar duymaz Adana'ya giden dostum Enis Berberoğlu döndüğünde, Adana'daki içler acısı durumu uzun uzun anlattı.

Adana'da Enis'i tek mutlu eden şey, kurtarma çalışmalarındaki başarı olmuş.

‘‘Tam bir Batılı ülke gibiydi. Dört dörtlük bir kurtarma operasyonu yürütülüyordu’’ diye anlattı.Biz de ona, Adana halkının siyasilere neden tepki gösterdiğini sorduk.

‘‘Tepki siyasi değildi’’ dedi.

Halkın siyasileri yuhalamasının nedeni, siyasi şovlarıyla kurtarma çalışmalarını engellemeleri.

Enis Berberoğlu aynen şöyle anlattı:

‘‘Halk tepki göstermekte çok haklıydı. Çünkü bir bakıyorsunuz, enkaz kurtarma çalışmalarının yürütüldüğü yere bir lider geliyor. Yanında yüz kişi.. İl başkanı, ilçe başkanı, parti yöneticisi... Yanlarında bir grup gazeteci... Tam çalışma yapılan yere geliyorlar. Hatta bazıları enkazın üzerine çıkıyor. Yok geçmiş olsun, yok başın sağolsun... Fotoğraflar çekiliyor. Bu esnada kurtarma çalışması yapmak mümkün değil. O sırada acılı vatandaş, enkaz altından ölü ya da diri çıkacak karısını, kocasını, çoluğunu çocuğunu, akrabasını bekliyor. Umut içinde...

Çalışmalar siyasi şov nedeniyle aksayınca da vatandaş tepki gösteriyor. Tepkilerin siyasi görüşle hiç alakası yoktu.’’

Siyasetin vicdanları zedelediğini umuyorduk, ama bu kadarını değil.

Transseksüellerin emekliliği

Radyo D'de Sosyal Güvenli Yaşam Programı'nı hazırlayan uzman Burhanettin Demircioğlu, ilginç bir tartışma başlatıyor.

Kadınlarda emeklilik süresi 20 yıl...

Erkeklerde 25 yıl...

Peki transseksüellerde durum ne olacak?

20 yıl mı, 25 yıl mı? Yoksa 22.5 yıl mı?

20 yıl erkek olarak çalışan birisi yirminci yılın sonunda ameliyatla kadınlığı seçerse ne olacak?

Hemen emekli mi?

Bu ilginç açmazı ortaya koyan; Burhanettin Demircioğlu'nun programını arayarak bu soruyu soran bir transseksüel olmuş.

Konuyla ilgili bütün yasaları ezbere bilen Demircioğlu, bu sorunun yanıtını bulamamış.

Rüşveti veren kim?

Bir vatandaş aradı.

Trafik polislerinden şikâyetçi.

‘‘Fatih Bey, TEM'de polisler kontrol yapıyorlar. Tıkır tıkır rüşvet topluyorlar. Durumu görmeniz lazım.’’

Vatandaşa sordum:

‘‘Kural ihlali yapmadınız ve evrakınız tamamdı; öyle mi?’’

‘‘Hayır, evrakımda bir iki ufak eksik vardı.’’

‘‘Yani hatalıydınız.’’

‘‘Evet.’’

‘‘O zaman polis karşısında haklı durumda değildiniz.’’

‘‘Değildik ama rüşvet vermek mi lazım?’’

‘‘Elbette ki rüşvet vermek lazım değil. Ceza vermek lazım. Polise cezayı ödediniz, bir de üzerine rüşvet mi istedi?’’

‘Hayır, cezayı almamak için rüşvet istedi’’

‘‘Rüşvet vermeyin. Cezayı ödeyin...’’

‘‘.......’’

‘‘Cezayı ödemek istediniz de almadı mı?’’

‘‘........Şey, ben ceza ödemek istemedim.’’

‘‘Peki beyefendi, cezayı ödememek için rüşvet verene ne demeli? Polis mi sizi yoldan çıkarıyor, siz mi polisi?’’

Vatandaşla sohbetimiz burada kesildi.

Çünkü sessizce telefonu kapadı.

Başkasını suçlamak kolay sevgili okurlar.

Ama biraz da kendimizi suçlamayı, suçtaki payımızı öğrenelim.

Arz-talep

İstanbul Ticaret Odası'nın yayını İstanbul Ticaret Gazetesi'nde, ihracatçılara talepler köşesinde, odanın ilişkide olduğu yurtdışı kuruluşlardan gelen talepler yer alır. Her türlü ürüne talep olur bu köşede. Bu kez ilginç bir talep olmuş.

İlanı aynen yazıyorum:

‘‘Talep: Kadın

Adres: Aipec SARL 11 Rue du Cap Vert 1002 Tunus-Belvedere’’

Nasıl ilan ama?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Haberin Devamı

Ulaştırma bakanlarının seçim bölgelerine değil, turizm bölgelerine havalimanı yapıldığı zaman.











Yazarın Tüm Yazıları