Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Mikser made in Germany

Başbakan Mesut Yılmaz'ın, Almanya ile ilgili olarak söylediği sözler, bu eski ve sözde dostu kızdırdı.

Özellikle de, Yılmaz'ın ‘‘Almanya, Orta ve Doğu Avrupa'yı kendi yaşam alanı olarak görüyor’’ demesi, Nazi dönemi Alman söylemlerini hatırlattığı için Almanlar'ın tepkisi sert oldu.

Tepkinin bu denli sert olmasındaki en önemli neden, Yılmaz'ın Almanlar'ın hassasiyetle gizlediği bir gerçeği ortaya çıkarmasıdır.

Yılmaz, son derece doğru bir yaklaşım sergiledi.

Almanya, Orta ve Doğu Avrupa'yı kendi yaşam alanı olarak görürken, Batı Avrupa'yı da, kendi uydusu konumunda görmek istiyor.

Batı Avrupa'da Almanya'nın bu tavrına direnebilme gücünü gösteren tek ülke ise Fransa.

Doğu Avrupa'da ise Almanya giderek hegemonya kuruyor.

Macaristan ve Çek Cumhuriyeti teslim bayrağını çekmek üzere...

Romanya her an teslim olabilir.

Balkanlar'daki sorunları ise kaşıya kaşıya bugüne getirenin Almanya olduğunu aylar önce zaten yazmıştık.

Bosna'da zorlukla sona erdirilen katliamın fiştekleyicisinin Almanlar olduğu aynı yazıda konu edilmişti.

Almanya, 2. Dünya Savaşı'nda elde edemediklerini bugün ekonomik güçle elde ediyor.

SS birliklerinin yerini alan ise sermaye birlikleri.

İspanya ve Çek Cumhuriyeti'ndeki yatırımlarıyla Volkswagen belki de bunun en güzel örneği.

Aslında durum tam 2. Dünya Savaşı arifesindeki gibi.

Avrupa'da Romanya da düşerse, Almanlar iyice rahatlayacaklar.

Romanya ve diğer Balkan ülkelerinde tek rakip olarak Türkiye'yi gören Almanlar, bu yüzden Türkiye'ye karşılar.

PKK'ya verilen yarı gizli destek, İslami hareketlerin Almanya'da yeşerip Türkiye'ye fide olarak gönderilmesi hep bu oyunun parçaları.

Almanya oyunu Ortadoğu'ya da taşımak amacında.

Suriye ile tazelenmeye çalışılan ilişkiler, Irak'a önceleri silahlanma, şimdilerde ise ABD'ye karşı tavır alma şeklinde verilen destek Ortadoğu'daki Alman planını gözler önüne seriyor.

Yakında Kafkaslar ve Azerbaycan da Almanya'nın hedefleri arasına girecek.

Ve tüm bunların ortasındaki engel Türkiye...

Hem ABD'ye yakın, hem de güçlü ve daha da güçlenmeye aday...

Almanya, eski dünyada rakip olarak Türkiye'yi görüyor.

Türkiye ile ortak bir yaşam alanına sahip ve paylaşmak istemiyor.

Yılmaz'ın sonuna kadar haklı sözleri bu yüzden rahatsız ediyor.

Bir Alman gibi Almanca konuşan, bir Alman gibi hareket eden Yılmaz, Alman gibi düşünüp, Alman niyetini seziyor...

Bu da Almanlar'ın hoşuna gitmiyor...

Nepal'de liman, bizde Adalet Bakanlığı...

RÜŞVET karşılığı uyuşturucu ve terör suçlularını salıveren hâkim ve savcılar yargılanmaz.

Bakanı, müdürü çıkıp, ‘‘Cezaevlerine devlet hâkim değil’’ der.

Mahkemeler dosya çokluğundan iş yapamayacak haldedir. Hâkimler, savcılar bir dosyaya ortalama 3 dakika ayırabilirler.

Davalar 3-4 yıldan önce sonuçlanmaz.

Ve Hürriyet'in yazdığına göre, cezaevindeki kimi suçlular kendi koğuşlarının anahtarını cebinde taşırlar, milletvekilleri, cumhurbaşkanı danışmanları, valiler bu suçluları sık sık ziyaret ederler.

Kimi mahkûmlar cezaevlerinde eğlence geceleri düzenleyip, sanatçı getirirler. İçerde eroin, kokain, cep telefonu ve daha ne isterseniz, piyasadan daha kolay bulunur.

Bütün bu imkânlara rağmen cezaevinde canı sıkılan güle oynaya çıkıp gider.

Ve bütün bu rezaletin bağlı olduğu bir bakanlık vardır.

Adalet Bakanlığı.

Allahaşkına biri söylesin bana, bu Adalet Bakanlığı ne iş yapar?

Şerefli bir isim mi?

KUMARHANELER kralı Ömer Lütfü Topal'ın dul eşi Hilal Altıntaş, ‘‘Ömer bize trilyonlarca lira miras bırakacağına şerefli bir isim bıraksaydı’’ demiş.

Ağzımla güldüysem, başka tarafımla gülmeye utandığım içindir.

Zaten Hilal Altıntaş da Ömer Lütfü Topal'la bilmem kaçıncı eşi olarak evlenmeyi Ömer Lütfü Topal'ın şerefli ismi için kabul etmiştir mutlaka. Topal'ın trilyonları olmasaydı da, onunla aynı şartlarda evlenirdi...

Her halinden belli ki, bu hanımefendi evleneceği insanda para pul değil, şerefli bir isim aramış.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Gün boyunca küfür etmemize neden olacak 10 şeyle karşılaşmadığımız zaman...













Yazarın Tüm Yazıları