Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Çete, 10 yıl izin yapmış

Susurluk raporunun uygun görülen bölümlerinin, uygun bir biçimde kamuoyuna açıklandığı günün ertesinde raporun hikâye olduğunu yazdım.

Enis Berberoğlu'nun Susurluk'la ortaya çıkan olaylarla ilgili olarak yazdığı Susurluk: 20 Yıllık Domino Oyunu adını taşıyan kitabının, rapordan çok daha geniş, çok daha detaylı ve çok daha inandırıcı olduğunu da aynı yazıda belirttim.

Ertesi gün de Enis'e sitem ettim.

‘‘Niye’’ dedim ‘‘Arena programını telefonla arayıp, Susurluk'la ilgili sorularını sormadın?’’

Enis güldü... ‘‘Sorsam ne olacaktı ki!’’ dercesine...

Adından da anlaşılacağı gibi, Enis Berberoğlu'nun Susurluk'la ilgili yazdığı kitap 20 yıllık bir domino oyununu anlatıyor.

Yani 1970'li yılların sonunda başlayıp, 1990'ların sonuna kadar süren ve hâlâ bitmeyen bir oyunu.

Oysa Kutlu Savaş'ın raporu öyle değil.

Kutlu Savaş'ın raporunda, oyuna ara verilmiş.

Rapora göre, oyunun başlangıç tarihi 1980.Yani 12 Eylül, yani Evren dönemi.

Sonra 1983'te oyuna ara veriliyor. Çeteyle ilgili olarak 1983-1993 arası hiçbir şey yok.

Bu yıllar ANAP'ın 8, Demirel'in 2 yıllık iktidarı dönemi... Sonra oyun 1993'te yeniden başlıyor.

Yani Çiller'le.

10 yıl oyuna ara veriliyor. Çete 10 yıl izne çıkıyor. Sonra Çiller'in aklına, çeteyi yeniden toparlamak geliyor.

Çiller de başkası yokmuş gibi, gidip 10 yıl önce izne çıkanları topluyor.

ANAP dönemi temiz, Demirel dönemi temiz... Evren ve Çiller dönemi pis...

Bak sen şu işe!.

O yüzden ben, bu rapor hikâye diyorum. O yüzden Demirel ‘‘Arena programı fevkalade önemli gerçekleri açıklamıştır’’ diyor.

Anladınız mı?

Sömürü Almanya'da

Elimde Almanya'dan gelen bir mektup var.

Almanya'da yaşayan soydaşlarımızın nasıl bir dini sömürü içinde kıvrandıklarını anlatan.

Aynen aktarıyorum:

‘‘Size Almanya'nın Baden Württemberg eyaletine bağlı, Rastatt'tan yazıyorum. BBurada yaşayan Türkler 5 ayrı inanışa bölündüler. Her caminin dini görüşü ayrı ayrı. Çünkü artık burada dini inançları politik görüşler yönlendiriyor. Bu nedenle her cemaatın görüşü ayrı.

Bunlar Kaplancılar, Süleymancılar, Milli Görüşçüler, Ülkücüler ve Diyanetçiler..

Bunların ayrıldıkları nokta ise bu kuruluşları Türkiye'den idare eden kişilerin ve partilerin görüşleri. Tabii bir de bunlardan toplanan paraların Türkiye'de gittiği yer.

Burada herkesin alay ettiği kesim Milli Görüşçüler. Geçen sene 900 bin mark verip bir bina aldılar ve cami yaptılar. Bu cemaattan ayrıca Kanal 7 için de sürekli para toplanıyor.

Geçenlerde iki uyanık, buradaki garibanları söğüşledi ki, artık dayanamadım.

Bunlar gazetelere ve camilere 'Biz Türkiye'den Peygamber Efendimizin Sakal-ı Şerifi'ni getirdik. Bu mübarek sakalı seyreden, dokunan veya öpen tüm günahlarından arınır' ilanı verdiler. Hatta Gaggenau ve Rastatt diyanet imamları da bu ilanları hutbelerinde okudular. Bu sakalı gören, dokunan vatandaşlardan bağışta bulunmalarını istediler.

Diyanet camiinde bile bunlar oluyor.

Almanya'da durum bu. Haberiniz ola’’

Mektup aynen böyle.

Casino çalışanları ne olacak?

Kumarhane işletmeciliği, Ömer Lütfü Topal'ın adıyla öyle bir özdeşleştirilmişti ki, bu kapanma kararından kumarhane sahiplerinin bile memnun olduğuna inanıyorum.

Çünkü Topal gibi gırtlağa kadar pisliğe bulaşmamış casino sahibi sayısı hiç de az değil.

Bunlar arasında yabancı yatırımcılar, turizm alanında faaliyet gösteren holdingler, şirketler var.

Bunlar son derece sıradan işadamları.Ancak koparılan yaygara sayesinde bunların hepsi eroinci, kokainci ilan edildi. Topal'la aynı kefeye kondu.

Bunlarla Topal'ı aynı şekilde değerlendirmek, satılmış gazetecilerle namuslu gazetecileri aynı kefeye koymaktan farksız.

Ya da Bezmen gibiler var diye, bütün sanayicileri ahlaksız saymaktan...

Önemli değil. Hatalar her zaman olur.

Önemli olan, bu casinolarda doğrudan ya da dolaylı olarak çalışan 30 bin civarında kişinin durumu.Bu kişiler şimdi işsiz.

Büyük çoğunluğu düşük maaşla çalışıp, bahşişlerden para kazandığı için, doğru düzgün tazminat bile alamadan kapının önüne koyulacaklar.

Kumarhaneleri kapatan devletin, işsiz bıraktığı bu adamların dertlerine eğilmesi gerekiyor.

Casino sahiplerinin tuzu kuru deniyor. Öyledir...

Ama ya çalışanlar?..

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Hükümetler milleti değil, devleti yönettiği zaman.

A.U.













Yazarın Tüm Yazıları