Teessüf ederim Rahşan

Pakize SUDA
Haberin Devamı

Benim, konuşmaları kaydeden, aynı zamanda düşünceleri okuyan malum cihazım ne zamandır bir kenarda duruyor; çalışmaya çalışmaya bozulacak. Bugünlerde aklından geçenleri çok merak ettiğim biri var: Sayın Ecevit...

Hatırlar mısınız hüsranla sonuçlanan hükümet kurma girişimlerinin ertesinde takmıştık cihazı Sayın Ecevit'e. O günden bugüne çok şeyler değişti, çok sular aktı köprünün altından. Bakalım neler öğreneceğiz cihaz sayesinde...

‘‘Teessüf ederim Rahşan, bütün millet bayram ediyor, sen kaç gündür suratını sarkıttın oturuyorsun, gören seni Apo'nun annesi zanneder. Senin bu tavrın yüzünden doya doya sevinemedim. Ama ben söyledim Sayın Cumhurbaşkanı'na, 'Aman, bunu bilen on kişi içinde benim de olduğumu sakın açıklamayın. Rahşan burnumdan getirir' dedim, dinlemediler.

Halk, ‘‘Umudumuz Ecevit’’ diye bağırıyor, eski günlerimize döndük, gazeteler kahraman olduğumu yazıyorlar; senin tavrına bak. Canım eve gelmek istemiyor, inan.

- Zırrr...

- Pardon Rahşan, aloo, buyrun efendim benim. Teşekkür ederim efendim, benim değil hepimizin başarısı.

Bak Rahşan, önümüzde seçimler var, bu rüzgár bizi iktidara taşır umudundayım. Tamam, şimdi de iktidardayız ama bu tam bir ereksiy... pardon iktidar sayılmaz, kısa dönem askerlik gibi bir şey. Biz, tebrik kartıydı, çiçekti, ufak tefek tasarruf tedbirleriyle 18 Nisan'a hazırlanmak niyetindeydik. Seçim sloganımız ‘‘dürüstlük’’tü, ‘‘kahramanlık’’ hiç aklımızda yoktu. Beklemediğimiz anda böyle bir fırsat çıktı karşımıza. 15 senedir ne başbakanlar geldi geçti, hepsi bu olanaksız işi olanaklı hale getirmeye çalıştılar, olmadı.

- Zırrr

- Pardon Rahşan, aloo, buyrun efendim benim. Teşekkür ederim efendim, benim değil hepimizin başarısı.

Ne diyordum? Evet, çalıştılar ama olmadı. Gerçi onların da katkılarını gözardı edemeyiz. Onlar adamı yormasalardı, biz yakalayamazdık.

Sen bilirsin o fıkrayı, hani Temel çatalı zeytine bir türlü batıramıyormuş, zeytin bir o yana, bir bu yana kaçıyormuş, sonunda arkadaşı dayanamamış, almış çatalı eline, bir hamlede zeytine batırmış da Temel, 'Ha ben yormasaydım, sen zor yakalardın oni' demiş ya, işte aynı öyle. En çok da Mesut Bey'in katkısı olmuştur, daha doğrusu benim gönlüm öyle istiyor. Mesut Bey benim başbakanlığım için az uğraşmadı, benim de karşılık olarak bu başarıya onu da ortak etmem doğru olur düşüncesindeyim.

Şimdi gel de Allah'a şükretme. Aman böyle dediğimi kimse duymasın. Tam seçim üstü, ‘‘Ecevit sağa kaydı’’ söylentisi çıkarırlar hakkımda. Aslında ben hep aynı yerdeyim ama dünya devamlı döndüğü için zaman zaman sağım soluma, solum sağıma geçiyor.

- Zırrr

- Pardon Rahşan, aloo, evet benim efendim. Teşekkür ederim efendim, benim değil hepimizin başarısı.

Rahşan üzgünüm ama, artık sana pek ihtiyacım kalmadı, imajım değişti benim. Artık 'Karısından akıl alan adam' yerine, 'Yunanlı'nın gözünden sürmeyi çalan adam' olarak anılma olasılığım çok kuvvetli. Yunanlılar'ın benden bir şey saklamasına olanak yok. Kuzey Kıbrıs'a saklamaya kalktılar, hatta taaa Kenya'ya götürdüler, bulup çıkarıp getirdim. Niye gülüyorsun Rahşan? Aman yüzün gülsün de, benimle eğlen, razıyım.

- Zırrr

- Pardon Rahşan, aloo, benim efendim. Teşekkür ederim efendim, benim başarım değil, hepimizin başarısı.

Rahşan benim tikim azaldı, farkında mısın? Doktor ‘‘sinirsel’’ dediydi, doğruymuş. Bak keyifli olunca hiç yapmıyorum.

Ne diyordum? Evet, Kıbrıs'ı anlatıyordum. Bak şimdi Kıbrıs'tan laf açılınca aklıma geldi. Sen 'Barış Harekátı' sırasında da sorun çıkarmıştın. Harekátın parolası ‘‘Ayşe tatile çıktı’’ idi, bir gün telefonda dışişleri bakanıyla konuşurken usulca fısıldamıştım, sen de duymuştun da 'Ayşe kim?' diye kendini yerden yere atmıştın. Hemen oracıkta sana iki şiir yazmıştım yine de kendine gelememiştin, en sonunda bunun parola olduğunu söylemek zorunda kalmıştım. Bu sefer de senden başka birileriyle bir şeyler paylaştığım için küsmüştün. 'Devlet sırrı' dediysem de dinletememiştim.

Tamam Rahşan söz veriyorum, kader bana bir daha böyle bir olanak tanırsa, önce sana söyleyeceğim. Ama bir şartla: Sen de kendine hemen yarın kırmızı bir etek alacaksın.

- Zırrr

- Pardon Rahşan, aloo, evet efendim benim. Teşekkür ederim efendim, benim başarım değil, hepimizin başarısı.

Mış muş köşesi

İnönü, milletvekilliği için ‘‘Cüzdanım müsait değil’’ demiş.

Sayın İnönü kibar beyefendi olduğu için üstü kapalı geçmiş. Bu sözün tercümesi, ‘‘Benim avanta almaya yaradılışım müsait değil, alabilenler buyursunlar.’’

Sibel Can aşkını itiraf etmiş.

Ayol ne çabuk, biz daha eski aşklarını içimize sindirmeye çalışıyorduk.

DYP'de ipler Çiller'in elindeymiş.

Geçen gün Kutan için de aynı şey söylenmişti. Bunlar lider mi, kuklacı mı anlayamadım.

Önseçimlerde DYP'nin ağır topları alt sıralarda yer almışlar.

Ağırlıktan dibe çökmüşlerdir.

İtalyan mahkemesi, ‘‘kot pantolonlu kadına tecavüz etmek imkánsız’’ diye bir karar almış.

Aldığım duyumlara göre İtalya'da kot pantolon satışları yarı yarıya düşmüş.

Apo, ‘‘Türkiye'ye hizmet etmek istiyorum’’ demiş.

Öldürttüğün bebeklerimizi, fidan gibi Mehmetçiklerimizi, kandırıp dağa götürdüğün çocuklarımızı geri ver, verebiliyorsan.

Yazarın Tüm Yazıları