Tarkan’ın ne işi var belediye konserinde

Tarkan’ın Come Closer albümünü herkes eleştirirken ben savundum.

"Albümün satmayacağını herkes biliyordu da bir tek Tarkan mı bilmiyordu, yurt dışında albüm çıkarmak Tarkan’ın hayaliydi, insanların hayallerine bile saygı göstermiyoruz" demiştim.

Kaldı ki her iyi sanatçının ’kötü albüm’ yapma lüksü vardır.

Tıpkı çok okunan köşe yazarının kötü yazı yazma, rating rekortmeni televizyoncunun kötü program yapma lüksü gibi...

Hangi sanatçının diskografisi dört dörtlük ki Tarkan’ınki olsun...

Bu nedenle Come Closer’ın performansı önemli değil!

O albümden çok daha önemli bir şey var: Tarkan’ın saptığı yol!..

Tarkan albümden sonra paniklemiş gözüküyor.

8 yıl aradan sonra KKTC’de konser vermesi bile "otelde sahneye çıktı" diye eleştirilmişti.

Şimdi bir adım daha öteye gidiyor: Ücretsiz belediye konserinde sahneye çıkıyor.

Kötü albüm değil ama işte bu Tarkan’ı bitirir.

Televizyon programlarında gözükmeyen, röportaj vermeyen, Türkiye’de bile yaşamayan o ulaşılmaz Tarkan’ın yerini halk konserine çıkan, festivallerde sahne alan Tarkan mı alacak?

Tarkan bu konserlerin kendisini aşağıya çekeceğinin, yarattığı megastar imajını yerle bir edeceğinin farkında değil mi?..

Üstelik bunu bir siyasi partiyle özdeşleşerek yapıyor.

AK Partili Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Ankara Hipodrom’da düzenlediği ücretsiz halk konserine çıkıyor.

Avea için verdiği konserlerin anlaşılır yanı var.

Orada bir markayla örtüşüyor, insanlar kontör alarak konsere gitmek için az da olsa bir çaba gösteriyor.

Oysa belediye konseri öyle mi? Tarkan’dan önce İsmail Türüt de sahneye çıkar mı acaba?

Bodrum’daki muhabir arkadaşlar henüz anlaşma sağlanmamış ama Tarkan’ın Sarımsaklı ve Gündoğan Belediyesi’nin ücretsiz konserine de çıkacağını söylüyor.

Karadeniz Ereğli’deki festivalde geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Tarkan var...

Neler oluyor?

Tarkan nereye koşuyor?

Belli ki otobanda giderken Come Closer sonrasında paniklemiş durumda.

Öyle bir tali yola saptı ki, yol yakınken hemen dönmezse sonunda megastarı kaybetmek bile var...

Akşam’ın yazıişleri Ecevit’i öldürmedi mi?

Deniz Akkaya’nın Ender Sanal’la aşk yaşamasının imkansız olduğunu dün benimle birlikte Akşam’da Oray Eğin de yazdı.

Sanal’ı çok daha iyi tanıdığından, Oray bu aşkın olmayacağını en iyi bilenlerden.

Ama konumuz bu değil.

Oray’ın hınçla yazdığı yazıları züccaciyeye girmiş fil misalidir.

Bir konuyu iyi yazarken 10 ayrı vazoyu devirip kırar.

Dün Deniz Akkaya aşkını yazarken de, sözü döndürüp dolaştırıp Hürriyet yazıişlerine getirmiş. Üstelik Hürriyet, Deniz Akkaya-Ender Sanal haberini kullanmadığı halde...

Napoleon’la ilgili Hürriyet’te yapılan bir hatayı örnek veriyor ve "Hürriyet yazıişlerinde en temel bilgiye sahip bir kişi bile yok" diyor.

İşte tipik bir Oray Eğin genellemesi ve ortaya çıkan yanlış sonuç...

Hürriyet yazıişlerinde kimi tanıyor ve bir hatadan hareketle bu yargıya nasıl varıyor belli değil...

Eğer gazetelerde hata aramaya kalkacaksak medyada "en temel bilgiye sahip bir tek kişi bile" bulamayız.

Bu listede de Ecevit’i öldüren Akşam’ın yazıişleri ve son 15 günlük yazısında köşesinden dört defa düzeltme yayınlayan sevgili Oray da başı çeker...

Demet Akalın ve Kusursuz 19

K19, içinde 19 şarkı olan Demet Akalın albümü Kusursuz 19’un kısaltılmış ismi.İşte bu albümün tanıtımına hiçbir ünlü katılmamış. Demek ki meslektaşları manken-şarkıcı olarak burun kıvırdıkları Demet Akalın’a hala paye vermek istemiyorlar.

Oysa Akalın bunu çoktan aştı.

Bir önceki albümüyle rüştünü ispatladı.

Meslektaşları ne kadar görmezden gelse de Demet Akalın, artık müzik çizgisi olan, şarkıları dillere düşen ve kulüplerde en çok dans edilen parçalara imza atan iyi bir şarkıcı.

K19’da da aynı başarıyı yakalamış Akalın, Afedersin şimdiden en çok çalınan şarkılar arasında.

Akalın 19 şarkı olunca albümü iki CD olarak yaptıklarını söyledi geçenlerde... Anlamadım!

Gönül Yazar’ın 22 şarkısı tek CD’ye sığıyor da, Akalın’ın 19 şarkısı neden sığmıyor?

Bu arada şarkıların tek CD’de toplu halde daha kolay dinlendiğine karar verdim...

İki CD zor oluyor, Akalın’ın ikinci CD’sini de nedense hep pas geçiyorum.

Mehmet Ali gaza gelince

Mehmet Ali Erbil
, Kanal D Haber’e çıktığı gecenin devamında Park Orman’da hayırlı bir iş için sahnedeydi.

Engelliler için düzenlenen geceyi Burcu Kara’yla birlikte sundu.

Karşısında kalabalığı görünce de gaza gelip, canlı yayın skandalıyla ilgili basına sallamış:

"Küçük bir şeyi basın abartıyor. Basın bunlarla uğraşacağına töre cinayetlerlerini yazsa ya, kızlara tecavüz edip öldürüyorlar bunları yazmalı basın"...

Bu kadar da olmaz ki...

İki saat önce Mehmet Ali Birand’ın karşısında 100’üncü kez özür dile, iki saat sonra sahnede basını suçlu olarak göster...

İyi gününde seni yazan basını alkışlayacaksın, zor gününde yazdığı zaman da popülistlik yapıp, (sanki yazılmıyormuş gibi) "töre cinayetlerini yazsanıza" diye eleştireceksin.

Yok Mehmet Ali yok!

Böyle bir basın dünyanın hiçbir yerinde yok!
Yazarın Tüm Yazıları