Tarikat iftarı bardağı taşırdı

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

Demirel'in zaman kazanma stratejisi nasıl çöktü? Askerler ‘bekleme’’den ‘somut eylem’e neden geçti?

Cumhurbaşkanı Demirel, komutanların irtica tehlikesinin MGK gündemine alınması önerisini, ‘‘kriz çıkmaması için'' işleme koymamaya çalıştı. Ancak Erbakan'ın tarikat liderleri ve şeyhlere verdiği iftar yemeğinden sonra daha fazla erteleyemedi.

Cumhurbaşkanı Demirel, 18 Ocak 1997 günü Genelkurmay Başkanlığı'ndan içeri girerken, Ankara'da kimse bu ziyaretin öneminin farkında değildi.

Oysa askerler o gün Genelkurmay Başkanlığı'nda Cumhurbaşkanı Demirel'e kararlılıklarını ilk defa hissetiriyorlardı.

Çünkü, Refahyol'un yıkılışında çok önemli yeri olan tarihi brifinglerin ilki o gün Cumhurbaşkanı Demirel'e veriliyordu.

Ve bu brifing, Demirel'in de düğmeye basmasına yol açacaktı.

Fırtına harekatının en kritik anının hikayesi şöyleydi.

İLK İŞARET 27 AĞUSTOS

Askerlerin Başbakan Necmettin Erbakan'a dönük ilk hamlesi, 1 Ağustos 1996'da yapılan Yüksek Askeri Şura toplantısı oldu. Erbakan'ın başkanlığında yapılan bu toplantıda 13 subay ve astsubayın, irticai faaliyetleri nedeniyle TSK ile ilişikleri kesildi.

Ancak asıl işaret 27 Ağustos günü gelecekti. O günkü Milli Güvenlik Kurulu'nun gündeminde irtica konusu yoktu.

MGK toplantılarında resmi gündemin tamamlanmasından sonra üyelerin serbestçe konuşabildiği bir bölüm bulunuyor.

İşte bu bölümde Fırtına Hareketinın ilk işaretini Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya verecekti.

Oramiral Erkaya, konuşmasına PKK terörünü anlatıyordu ki, sözü birden irtica tehlikesine getirdi:

‘‘Bağımsız bir Kürt devleti kurmak isteyen PKK gibi aşırı dinciler de Türkiye için büyük bir tehlike yaratmaktadırlar. İran'daki İslam devriminden esinlenerek Türkiye'de bir Türk-İslam cumhuriyeti, bir İslam devleti kurma eğilimleri var. Bu eğilim, üstelik belli bir partinin temsilcilerinin temel hedefi haline gelmiştir. Milli Güvenlik Kurulu, bu durumda irtica tehlikesini incelemeye almalıdır.''

Bütün gözler kurula başkanlık eden Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e döndü. Demirel, itiraz etmedi; ‘‘Evet, MGK bu konuya bakabilir'' dedi.

DEMİREL KARŞI ÇIKIYOR

Gelgelelim, irtica tehlikesinin kurul gündemine alınmasına ilke olarak itiraz etmeyen Demirel, daha sonra bütün ağırlığını koyarak önerinin gündeme girmesini geciktirmeye çalışacaktı. Demirel'in stratejisi şuydu: Refah-Yol hükümetiyle birlikte gerginliğin hızla tırmanmakta olduğunu kaygıyla izleyen Demirel, ‘‘irtica tehdidi'' MGK'nın resmi gündemine girdiği takdirde, işin ‘‘alevleneceğini'' düşünüyordu. Komutanlarla Erbakan'ın şeriat tehlikesini masaya koyup tartışacakları bir toplantının nasıl sonuçlanacağını kestirebilmek Demirel açısından hiç de güç değildi.

Demirel'in oyun planı, siyasi krizi, askerlerin müdahil olmalarını zorlayacak bir eşiğe varmadan atlatmaktı. Demirel'in bütün hesabı, RP'li koalisyonun parlamento içi dinamiklerle düşmesi ve Refah-Yol deneyinin rejim sekteye uğramadan atlatılmasıydı. İrtica tehdidi MGK'da gündeme gelirse, askerlerle Erbakan'ın girecekleri çatışma yumuşak geçişi zorlaştırabilirdi. Demirel, bu nedenle Erkaya'nın önerisinin gündeme alınmasını geciktiriyor ve toplantıların sekreterya işlerini yürüten MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç'a bu yönde talimat veriyordu.

Askerler ise Refah-Yol'un uygulamalarından duydukları rahatsızlığın etkisiyle irtica tehdidini MGK gündemine sokmak için sabırsızlanıyorlardı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı, Demirel ile açık bir diyalog içindeydi. Hatta Demirel'e TSK'nın alt kademelerindeki rahatsızlığı gizlemiyor, Ordu mensuplarından çok sayıda mektup aldığını anlatarak, alttan gelen baskılara, durumun hassasiyetine dikkat çekiyordu.

Aralık toplantısı, komutanların ikinci denemesine sahne oldu. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Erkaya, toplantının kapanış bölümünde Demirel'e irtica tehlikesinin MGK gündemine alınması yolundaki önerisini bir kez daha hatırlattı ve şöyle seslendi: ‘‘Sayın Cumhurbaşkanım, önerimi gündeme almayı düşünüyor musunuz?'' Cumhurbaşkanı Demirel'in ‘‘Alırız'' yanıtı yine kuvvetli bir taahhüt içermiyordu.

ŞEYHLER BAŞBAKANLIK KONUTUNDA

Aralık toplantısı bittiğinde Demirel'in zaman kazanmaya çalışarak kendilerini oyaladığı görüşü Ordu içinde artan ölçüde taraftar toplamaya başladı. Komutanlar, aralık toplantısından sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın başkanlığında toplanarak durum değerlendirmesi yaptılar. Toplantının en önemli sonucu ‘‘bekleme'' stratejisinin terkedilerek, ‘‘somut eylem''e geçilmesi kararı oldu. Karar şuydu: ‘‘Karşımızda somut bir tehlike var. MGK'da gündeme gelse de gelmese de bu konuda bir çalışma başlatalım. Elimizde bir metin olsun. Bu metinden yola çıkarak ilgili makamları uyarırız. Biz hazırlıklarımıza başlayalım''

İrtica tehdidini izlemek ve değerlendirmek üzere oluşturulan Batı Çalışma Grubu'nun kurulması için düğmeye basılmıştı. Askerler artık Demirel'i beklemeyecekler ve kendi oyun planlarını uygulamaya koyacaklardı. Ocak ayı, Demirel-Hükümet-Ordu üçgenindeki hassas denklemde bir dönüm noktası oldu. Bardağı taşıran ve askerlerin sabır çizgisini geçmelerine yol açan olay Necmettin Erbakan'ın 11 Ocak Cumartesi günü Başbakanlık Konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere verdiği iftar yemeğiydi.

Televizyonlar bu yemeğe katılan şeyhlerin sakallı, sarıklı görüntülerini vermeye başladığı anda Genelkurmayın telefonları kilitlenmişti.

BÇG KARARI ALINIYOR

Halktan ve Ordu'nun alt kademelerinden müthiş tepki yağıyordu.

İşte brifing kararları karargahta oluşan bu havanın etkisiyle alınıyordu.

Ama bu yemeğin çok önemli bir başka etkisi daha olacaktı. Siyaset tarihimize çok önemli bir ayrıntı olarak giren Batı Çalışma Grubu'nun kurulmasına da aynı günlerde karar verildi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı, Cumhurbaşkanı Demirel'i arayarak kendisini Genelkurmay'da düzenlenen bir brifinge davet etti. Bu arada, irtica tehdidi konusunda hazırlanan metnin yazımı büyük ölçüde tamamlanmıştı. Demirel, 18 Ocak Pazartesi günü sessizce Genelkurmay'a gitti, burada yaklaşık iki saat kaldı. Milli Savunma Bakanı Turan Tayan bu brifinge çağrılmamıştı. Genelkurmay, yürüttüğü hazırlıklardan hükümetin haberdar olmasını istemiyordu. Genelkurmay, basının yoğun bilgi talepleri karşısında Demirel'e verilen brifingte ‘‘Kuzey Irak, Kıbrıs ve TSK'nın ihtiyaçlarının ele alındığını'' duyurdu. Genelkurmay'ın daha sonra medya, iş çevreleri ve yüksek yargıya da verdiği ünlü irtica brifingleri serisinin açılışı Cumhurbaşkanı Demirel ile 18 Ocak tarihinde yapılmıştı.

Komutanlar, yeni iç tehdit değerlendirmelerini de o gün Demirel'e iletiyorlardı.

Verdikleri mesaj açık ve netti: ‘‘İrtica, Türkiye'nin bir numaralı tehdidi haline gelmiştir. Genelkurmay tehdit önceliklerindeki bu değişikliğe göre gerekli iç düzenlemelerini başlatacaktır.''

Demirel, Genelkurmay'dan ayrıldığında yepyeni bir denklemle karşı karşıya olduğunu anlamıştı. İşler kontrolden çıkıyordu. Cumhurbaşkanı, Ramazan ayının bir an önce geride kalmasını istiyordu. Ramazan dini duyguların yükseldiği bir aydı. Sabırla atlatılması gerekiyordu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı'ya telkinleri bu yöndeydi. Cumhurbaşkanı, hala zaman kazanmaya çalışıyordu.

Nitekim, MGK'nın Ocak toplantısının hazırlıkları yürütülürken Demirel MGK Genel Sekreterliğine Erkaya'nın irtica tehdidine ilişkin önerisinin gündeme alınmaması talimatını verdi.

DEMİREL'E MESAJ

Ancak Ocak toplantısı, Demirel'in zaman kazanma stratejisinin sonu oldu.

Askerler, kendi aralarında yaptıkları oyun planını toplantıda adım adım uygulamaya koydular. Örneğin Jandarma Komutanı Orgeneral Teoman Koman, Başbakan Erbakan'ın Taksim meydanına cami inşa edilmesi konusunda başlattığı tartışmayı eleştirdi, Erbakan'ı dini istismar etmekle suçladı.

Ardından Deniz Kuvvetleri Komutanı Erkaya, söz alarak Erbakan'ı eleştirmeye başladı: ‘‘Bir ülkede yasaların uygulanmaması kaos doğurur, hukuk devletinin temellerini sarsar. Anayasanın bazı maddelerini beğenmeyebilirsiniz. Ancak anayasaya yürürlükte olduğu sürece buna uymak zorundayız. Milletvekilleri Meclis'te göreve başlarken Anayasaya sadakat yemini etmişlerdir. Anayasa'nın 24. maddesi şeriat devletinin savunulamayacağını hükme bağlamaktadır. Milletvekillerinden bu yeminlerine uygun davranmalarını beklemek en tabii hakkımızdır. Oysa bir partinin temsilcileri açıkça şeriat devletini savunmaktadırlar. Bunun bugün yönetimde olan bir partinin temsilcileri tarafından yapılmasını laik cumhuriyet açısından fevkalade tehlikeli buluyorum.''

Erkaya, irtica tehdidine verilecek karşılığın geciktirilmemesini istiyordu: ‘‘Bugün için bir tehlike görmeyebilirsiniz. Ama bugün önlem alınmazsa gelecekte laik cumhuriyetin temelleri sarsılır. O zaman alınacak önlemler, hem o önlemleri alanlara, hem de laik cumhuriyete çok pahalıya mal olur.'' Deniz Kuvvetleri Komutanı, sözlerinin sonunda ‘‘Şimdi Ağustos ayındaki teklifimi tekrarlayacağım'' diyerek, Cumhurbaşkanı Demirel'e döndü: ‘‘Sayın Cumhurbaşkanım, sizin sözünüzdür; 'komutanlar yalnızca yaptıklarıyla değil yapmadıklarından da sorumludurlar.' Bu sözünüze tüm kalbimle katılıyorum. Eğer bu kurum irticayla ilgili bu değerlendirmeyi bugün yapmazsa, tarih önünde sorumlu olacaktır. İrtica tehdidinin müteakip toplantının gündemine alınmasını öneriyorum.''

Erkaya, tersinden okunduğunda Demirel'e ‘‘İrtica tehdidini gündeme almamaya devam ederseniz vebal altında kalırsınız'' mesajını vermişti. Salonda uzun süren bir sessizlik oldu. Herkes Cumhurbaşkanı Demirel'in yanıtını bekliyordu.

ASKERLERİN İKİ ŞAPKASI VAR

Sessizlik yaklaşık 20-25 saniye sürdü.

Ve Demirel ağır ağır konuşmaya başladı:

‘‘Benim buna bir itirazım yok. Bunu tartışmamız gerekir.

Cumhurbaşkanı, daha sonra cebinden Anayasa kitapçığını çıkarttı ve Milli Güvenlik Kurulu'nun yetkilerini ve görev alanını belirleyen 118'nci maddeyi okudu. Demirel, ardından devam etti: ‘‘Bu kurula gelen herkesin iki şapkası vardır; askerlerin de... Birincisi komutan şapkası, ikincisi de MGK üyesi şapkası. Komutanların ikinci şapkalarını taşıyarak irtica konusundaki görüşlerini bu forumda anlatmaları anayasal bir haklarıdır. Ancak kimsenin bu aşamada hazır olduğunu zannetmiyorum. Bu konuda kapsamlı bir hazırlık yapmamız gerekir. Önümüzdeki ay bu konuyu tartışalım.''

Cumhurbaşkanı, irticanın kurul gündeme girmesi ve sonradan gelecek önlemlerin, askerlerin demokratik rejime müdahale ettikleri şeklinde anlaşılmasını önlemek, herşeyin anayasal zeminde yürüdüğünü göstermek için not düşüyordu. Ardından kurul üyelerine sordu: ‘‘Sorusu olan var mı?''

Gözler bu kez Erbakan'a döndü. Salonda çıt çıkmadı. Karar sessizlikle alındı. İrtica tehdidi, MGK'nın şubat toplantısının gündemine resmen girmiş, Demirel'in yedi ay boyunca ertelediği tartışma sonunda MGK'nın kapısına dayanmıştı. Refah-Yol hükümetinin gidişine yol açan süreç işlemeye başlamıştı.

Yazarın Tüm Yazıları