GeriSeyahat Tarihi iskeleler
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Tarihi iskeleler

Tarihi iskeleler

Üzeriden yolcular gelip geçer, peşisıra gelen martılarla vapurlar yanaşır. İstanbul Life'ın Ağustos'99 sayısında Erdem Kabadayı tarafından yazılıp fotoğraflanan haberi kısaltarak yayımlıyoruz.

Hergün kıta değiştirenler, gittikleri yere yetişmenin telaşından sıyrılarak, acaba kafalarını kaldırıp onlara bir göz attılar mı? Okula koşuşturanlar, işe yetişmeye çalışanlar ya da bir randevuya gidenler o iskelenin gündelik yaşamın ne kadar dışında bir ruh halinde bulunduğunu anlayabiliyorlar mı? Ne yazık ki hayır! Oysa ki o iskeleler kaç yıldır bize hizmet ediyor. Osmanlı'nın son yıllarından günümüze kadar bizimle birlikteler. Onları biraz tanımamız gerekmez mi? İşte İstanbul'un büyük, önemli ve hepsinden de öte ince bir zerafet sahibi dört iskelesi.

1912-1913 yıllarında yapılmış olan Bostancı İskelesi'nin mimarı bilinmiyor. Tek katlı ve yığma olarak yapılan binanın bekleme salonu ve memur görev odası olarak kullanılan dört odası var. Ancak günümüzde bu işlevini yerine getiremiyor. Deniz cephesinde üç gözlü kemer dizisinden oluşan yarı açık bir mekánı olan iskelenin çatıda yükselmiş ve konsollarla desteklenmiş bölüm üzerinde kasnaklı bir kubbesi bulunuyor. İç kapılarda ve dış cephedeki pencerelerde profilli Bursa kemeri kullanılmış. İç mekándaki alçı tavan bezemeleri, sütun başlıkları, kemer aralarındaki Kütahya çinileri ile 1. Ulusal Mimarlık Dönemi'nin tipik bir örneğidir. İskele günümüzde Adalar'a ve günde bir kez Sirkeci'ye sefer yapıyor.

Eski Kadıköy İskelesi

Yine mimarı kesin olarak bilinmeyen diğer bir iskeleyse Eski Kadıköy İskelesi. Yarı beton, yarı yığma olarak yapılan binanın son onarımında ortaya çıkarılan mermer levhanın üzerinde, eski harflerle ‘‘1926’’ tarihi okunsa da iskelenin 1915 yılında yapıldığı tahmin ediliyor. İki katlı yapının alt katı yüksek tavanlı, ahşap kapılı, dört köşe sütunlu ve kıymetli avizelerle süslü. Ön cephede, ortada bulunan üçlü sivri kemer dizisinin tablaları, kıvrık dallar, enginar yaprakları, karanfiller, rumilerle bezeli tek bir çini panoyla taçlandırılmış. Beşiktaş ve Ada vapurlarının kalkış yeri olarak işleyen bu iskelenin geniş bir balkona sahip üst katıysa Denizcilik İşletmeleri'nin lokali olarak hizmet veriyor.

Haydarpaşa İskelesi, İstanbul'un diğer iskelelerinden en çok çinileriyle ayrılıyor. Milli mimarinin ünlü mimarlarından Vedat Tek tarafından 1915 yılında yapılmış ve Kütahyalı Mehmet Emin Bey tarafından çinilendirilmiş. Kapı lentolarının üstü, pencere üzerindeki kemerler, kemer aynaları ve alınlıkları, pencere kemer alınlıkları yan ve üçgen boşlukları hep bu çinilerle süslü. Sıraaltı tekniğiyle yapılmış kare, üçgen, dikdörtgen vb. formlardaki çinilerin bir grubunun hamuru beyaza çalan uçuk kirli sarı; diğerininkiyse yavru ağzına çalan kiremit rengi. Tüm bu güzeliklerin yanında Haydarpaşa İskelesi'nin bir başka özelliği de sekizgen gişesi. Çamdan yapılmış olan bu kısımda kafes işi oyma tekniğiyle süslemeler yapılmış. Yalnızca Karaköy'e yolcu gönderiyor.

Beşiktaş İskelesi, İstanbul Boğazı'nın Rumeli yakasındaki ilk büyük iskelesi. 1913 yılında Ali Talat Bey'in elinden çıkma. İki katlı, iki kuleli kagir bina yığma olarak yapılmış. Alt kat bekleme salonu olarak kullanılırken, gişeler ve memur odaları dışarda ve her iki yandan caddeye ulaşır şekilde yerleştirilmiş. Salon yüksek tavanlı, şık avizeli, ince çini işlemeli ve dört köşe sütunlu. Görkemli mimarisi, büyüklüğü ve zarif oymalarıyla iskeleden çok, bir konağı hatta sarayı andırır bir görüntü içeren yapının üst katı Denizcilik İşletmeleri'nin lokali olarak değerlendiriliyor. Üsküdar'a ve Kadıköy'e seferler yapılıyor.

Bu dördünün dışında kalan kayda değer birçok iskele de Boğaz ve Haliç hatlarındaki vapurların uğradıkları iskeleler. Çoğu beyaz renge boyanmış olan Boğaz iskelelerinin yine birçoğu ahşap. Aslında hepsi uzun yıllar önce yapılmış. Ancak bakımsızlık, fırtına ve Boğaz akıntılarının sebep olduğu kazalar nedeniyle büyük bir kısmı yıkılmış. Yeniden yapılanlar olduğu gibi öylesine yıkık bırakılanlar veya ortadan kaldırılanlar, hatta taşınanlar bile var. Örneğin Ortaköy İskelesi’nin bugünkü yerinde olmayıp, Büyük Mecidiye (bugünkü Ortaköy) Camii'nin biraz kuzeyinde olduğunu söyleyebiliriz. Şiddetli poyraza açık olması nedeniyle kaptanların büyük bir zorlukla yanaşabildikleri iskele, bugünkü yerinde daha iyi hizmet veriyor.

Büyük bir kazaya uğrayıp yara alanlara en büyük örnek herhalde Vaniköy İskelesi. (...) Ortaköy, İstinye, Sarıyer, Rumeli Kavağı, Anadolu Kavağı, Kandilli, Kanlıca, Çengelköy, Beylerbeyi, Kuzguncuk, Arnavutköy, Bebek, Çubuklu, Paşabahçe, Beykoz günümüzde işleyen Boğaz Hattı iskeleleri.

Boğaz iskeleleri gibi beyaz renkli ve ahşap yapılı olan Haliç iskelelerinin de rıhtımları daha çok dubalar üzerinde. Günümüzde artık bir çamur deryası haline gelen Haliç'te sefer yapmak iyice zorlaştı. O yüzden Denizcilik İşletmeleri buraya vapur yerine motorbotları gönderiyor. Yakın dönemlerde çamura saplanmak kaygısıyla Balat'tan ileri gidemeyen bu motorbotların son durağı artık Eyüp. Ancak daha ötesi mümkün değil. (...) Kasımpaşa, Ayvansaray, Sütlüce, Balat, Fener ve Eyüp bu hattın günümüzde işleyen iskeleleri.

False