Tarih yazmak (2)

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Tarih yazmaya heves eden Fransız salon sosyalistleri bile ‘‘Ermeni soykırımı’’ iddiasının Birinci Dünya Savaşı'nın en kanlı günlerine denk düştüğünü fark edecek zekâdadır.

Ermeniler'in Doğu Anadolu'daki Rus-Osmanlı savaşı sırasında iki cephe arasında sıkışıp kaldığı, göç yollarında öldüğü ortadadır.

Nitekim askeri tarihçi Emekli General Mahmut Boğuşlu o günleri şu satırlarla anlatır:

‘‘Ermeniler, Van Gölü çevresinde ve Fırat Nehri vadisinde Rus ordusunun taarruzunu kolaylaştıracak, Rus ordusu ile işbirliği yapacak durumda idiler. Ancak böyle bir işbirliği, bazı bölgelerde, özellikle Murat vadisinde temmuz ayındaki (1915) Malazgirt Muharebesi esnasında Ermeniler'e pahalıya mal olmuş bir işbirliği idi.

Murat vadisinde, Muş şehri ile Ağrı şehri arasındaki muharebelerde Ruslar ve Türkler med ve cezir dalgaları gibi birbirlerinin peşine düşmüşler, birbirlerini kovalamışlar ve birbirleri karşısında geri çekilmişler, bu arada med ve cezir dalgalarına kapılan Ermeniler de kan kaybetmişler, ölü ve yaralı zayiat vermişlerdir.’’ (Birinci Cihan Harbi-Kastaş Yayınları)

* * *

W.E.D Allen isimli İngiliz askeri tarihçi de ‘‘Kafkas Harekâtı’’ başlıklı kitabında, aynı savaş ortamını şöyle aktarır:

‘‘Malazgirt Muharebesi kaybedilmişti... Çekilişin her günü birliklerin (Ruslar) morali daha da kötüye gidiyordu. Topçusunun kurtarılmasına rağmen 66'ncı Rus tümeni bütün ağırlığını kaybetmiş ve yollar firar eden binlerce Ermeni ile dolmuştu. 3'üncü Türk ordusu Rus taarruzlarını kırarken Ruslar'a destek veren Ermeniler de kendi kendilerini kırıyorlardı.’’

Demek ki Ermeniler'in en azından bir bölümü, zorunlu göç değil savaş müttefiki Ruslar'la birlikte geri çekilmenin kurbanıdır.

* * *

Zaten Ermeni meselesi savaş tarihindeki yerine oturunca, tarafsız ABD basınındaki yansımaları anlamak daha kolay olacaktır.

Dün bu köşede Ermeni soykırım iddiasının ilk kez Washington'daki Rusya Büyükelçisi tarafından gündeme getirildiğini aktardık.

Rusya'nın bu girişiminden bir ay kadar sonra ikinci adım geldi.

24 Mayıs 1915 tarihli New York Times Gazetesi'nin haberine göre Osmanlı ile savaşan İngiliz, Fransız ve Rus hükümetleri ortak bir notam verdi. Notamda, Ermeni katliamı iddiası yinelendi, ‘‘Bab-ı Ali hükümetinin her üyesinin bu eylemlerden sorumlu tutulacağı’’ tehdidi kayda geçirildi.

Ermeni soykırımı iddialarından Almanlar da nasibini aldı.

29 Haziran 1915 tarihli New York Times'a göre İngilizler, ‘‘Almanlar'ın Ermeni katliamına göz yumdukları’’ görüşündeydi.

Bu amaçla, Papa'nın Alman Kaiser'inden Ermeniler için ricacı olması önerildi. (9 Aralık 1915, New York Times). ABD'nin Almanya nezdinde gayriresmi girişimi gündeme geldi. (1 Ekim 1915, New York Times).

‘‘Bir buçuk milyon Ermeni'nin öldüğü’’ iddiası da yine ABD basınına yansıdı. 5 Eylül 1915 tarihli New York Times'ta gazetenin Selanik muhabiri (dikkat edin İstanbul bile değil) bir buçuk milyon Ermeni'nin açlıktan ve hastalıktan öldüğü iddiasını gündeme getirdi. (Ancak aynı haberde Türk ordusunun da açlıktan kırıldığı gözlemi vardı.)

* * *

Anlaşılan Ermeniler'i kıran planlı bir soykırım harekâtı değil Birinci Dünya Savaşı'nın gazabıdır. Aksi yönde iddia sahiplerinin yanıtlaması gereken çok açık bir soru vardır.

Osmanlı hükümeti, iddia edildiği gibi Ermeni nüfusu yok etme kararı aldıysa, neden sadece Van'daki veya Kayseri'deki Ermeniler'le yetindi.

Burnunun dibindeki İstanbul Ermenileri'ne veya Lübnan'daki Ermeni nüfusa neden dokunmadı?













Yazarın Tüm Yazıları