Tansu'nun çevresi

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Bu kadın kim? Kimler tutuyor bunu orada? Partisini batırmış, 1995 yılı aralık ayında yapılan genel seçimlerden sonra milletvekillerinin neredeyse yarısı partiden istifa etmiş.

Bu kadında olağanüstü bir güç mü var? Uğradığı ve uğrattığı bunca felakete rağmen nedir onu orada tutan?

Gayet basit!

Çevresinde, yani DYP'de kalan milletvekillerinin sırf kendi çıkarları için yaptıkları kişisel hesaplar Tansu'yu orada tutuyor.

Bunu biraz sonra açıklayacağım.

***

Kadın Samsun'da otobüsün üzerine çıkmış, bar bar bağırıyor:

‘‘Onbaşı olmanın şerefsizliği...’’

Ve otobüsün üzerinde bulunan bazı milletvekilleri, bu sözü maalesef alkışlıyor. Bu utanç verici manzarayı ekranlarda gözlerimizle görüyoruz.

Halit Dağlı, Nafiz Kurt, diğerleri alkışlıyor.

Milletvekili sayısı dün 91'e düştü.

Kimler kaldı kadının yanında? Şöyle kısaca bir bakalım.

Bir Nahit Menteşe var. Osmanlı Meclis-i Mebusan Başkanı İttihatçı Halil Menteşe'nin oğlu. Babası gerek hizmetleri ve gerekse Türk milletine armağan ettiği değerli anı kitaplarıyla tarihimize adını yazdırmış saygın bir insan. Nahit abi de öyle. Özel sohbetlerde veryansın ediyor ama sonra kadının yanında yerini alıyor.

Ne yapıyorsun Nahit Abi? İttihatçı Halil Bey'in ruhu acaba sızlıyor mu?

Sonra Necmettin Cevheri var. Özel sohbetlerde o da bu kadınla hiçbir yere varılamayacağını söylüyor... Ve sonra kadının yanında saf tutuyor.

Ne yapıyorsun Necmettin Abi?

Sizler Türk siyasetinde bir yerlere gelmiş kıdemli, deneyimli insanlarsınız. Binlerce acı ve tatlı olayın içinden bu günlere ulaşmışsınız. Bu kadının kim olduğunu, ne olduğunu, neye hizmet ettiğini, yolsuzluklarını, şaibelerini, her şeyini bizden çok biliyorsunuz.

Peki onun yanında nasıl duruyorsunuz? Vicdanınız rahat mı?

***

Kadına habire arka çıkan Ömer Barutçu, Hasan Ekinci, Mehmet Gölhan, sağlam Mehmet gibi isimleri hiç saymıyorum. Onları saymaya bile değmez.

Ama aynı yolun yolcusu olan bir başka takım var ki, birkaçına mutlaka değinmek gerekir.

Bunlar geçmişte devlet umuru görmüş, siyasete devlet memurluğundan geçmiş kişiler. Hepsi de kadının saflarında siyaset yapıyor.

Hayri Kozakçıoğlu, Bekir Aksoy, Turan Güven, Saffet Arıkan Bedük, Ünal Erkan, Mehmet Ağar...

Bunlar devlet terbiyesi almış, çok önemli görevlerde bulunmuş kimseler.

Özel sohbetlerde bunlar da kadından yakınıyor. Kendi kulaklarımla duyduğum nice şeyler var ki, özel ortamlarda ve dostça yapılan konuşmalarda anlattıkları için yazmıyorum.

Örneğin bir Turan Tayan var ki, Refahyol döneminde Milli Savunma Bakanı olarak görev yaptı. Temiz, şaibesiz, lekesiz bir siyasetçi. Sekiz yıllık eğitime Meclis'te ‘‘Evet’’ oyu veren bir babayiğit.

Bunlar ne arıyor Tansu'nun yanında?

Tansu-Özer ikilisine servet bekçiliği yapmak bu insanlara mı düştü?

***

Şimdi vereceğim örnekteki siyasetçinin ismini yazmayacağım. Saygın bir DYP milletvekili ve eski bakandır.

Geçtiğimiz ağustos ayında Belek'te bir otelde, tesadüfen birkaç gün birlikte kaldık. Bir gece otelin gösterisi var. Yüzlerce yabancı turist için Türk gecesi düzenlenmiş. Bu amaçla çevreden bazı satıcılar gelmiş. Yanımız kalabalık. İçlerinde başı bağlı bir köylü kadın...

Beni tanıdı ve ‘‘Abi bu hırsızlara yeterince sert yazmıyon. Daha sert yaz’’ dedi. Kadın inanılmaz bir şeydi. Tansu için söyledikleri 30 yıl hapis gerektirirdi! Sonra yanımdaki DYP milletvekiline döndü ve haykırdı:

‘‘Seni de televizyondan tanıyom. Sen falanca değil misin? Senin bu kadının yanında ne işin var? Memleketi sattı, batırdı. Bizi kandırdı, oylarımızı aldı. Sen nasıl onun yanında olursun? Bunun hesabını kime verirsin?..’’

Siyasetçiye ‘‘Gördünüz mü milletin tepkisini’’ dedim... ‘‘Her şeyin farkındayız. Bu kadınla bu işin gitmeyeceğini biliyoruz ama kimi genel başkan yapalım?’’ dedi.

***

Sevgili okuyucularım, Tansu milletin gözünde bitmiştir. Geçmişte önemli işlevi olan koskoca bir DYP'yi de maalesef bitirmiştir.

Ama ne yazık ki, çevresindeki bazı işbirlikçiler, özellikle DYP milletvekilleri, kadına boyun eğmeye devam ediyorlar. Onun oyuncağı oldular.

Basınla ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Hayri Kozakçıoğlu'nun üzerine tam yetki ile dışarıdan biri getiriliyor ve bütün yetkiler bu şahsa veriliyor! İstanbul ve OHAL Valiliği yapmış olan Hayri Bey bu durumu sineye çektiği gibi, bu haberi yazan gazetecilere küsüyor!

O halde bu koskoca adamlar, Nahit Menteşe, Necmettin Cevheri gibi yılların siyasetçileri, devlet umuru görmüş, devlet terbiyesi almış olan Hayri Kozakçıoğlu, Saffet Arıkan Bedük, Mehmet Ağar, Ünal Erkan gibi kimseler ve diğer milletvekilleri nasıl oluyor da bu kadının ihtiraslarına alet oluyorlar? Rencide ediliyorlar, istiskal ediliyorlar ama aynı yolda yürüyorlar!

Nasıl oluyor da Tansu-Özer ikilisinin servet bekçiliğini yapıyorlar?

İstisnasız hepsi arkasından konuşuyor. Yüz yüze geldiklerinde ise yelkenleri suya indiriyorlar.

Dün gazetecilerle konuşan Mehmet Gölhan, kadının söylediği ‘‘Şerefsiz onbaşı’’ sözü için ‘‘Bu laf edilir mi?’’ diyor. Ama kadının yanına girince esas duruşa geçiyor. Sıkıysa bu lafı açıktan söylesene!

Söyleyemez, çünkü hepsinin amacı aynı:

‘‘Milletvekili sayımız azaldı, seçim yaklaştı. Ben kadına yakın durursam, suskun kalırsam, görmezden gelirsem, yağlayıp ballarsam, seçimde listenin ilk sırası benimdir.’’

Hepsinin düşüncesi, gelecek seçimde listenin başına konup bir dönem daha milletvekilliğini garanti etmek ve böylece ödüllendirilmek!

Aç mısınız, açıkta mısınız be kardeşim? Gözünüzü Allah doyursun.

Kendileri için liste başı hesapları yaparken, koskoca DYP'yi hep birlikte liste sonu yaptılar!

Yazıklar olsun böyle siyasete, yazıklar olsun böyle siyasetçilere.

Yazarın Tüm Yazıları