Tam 1826 gün oldu boynumuz hâlâ bükük

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Susurluk raporunu okuduktan sonra Abdi İpekçi'yi, Çetin Emeç'i ve Uğur Mumcu'yu kimlerin öldürdüğü kafamızda daha net bir şekilde aydınlandı.

Üç değerli meslektaşımızın katillerinin neden bulunmadığı ve kolay kolay da bulunmayacağı anlaşıldı.

Abdi İpekçi'nin yaşamını anlatan ‘‘Gazeteci’’ kitabı için Erhan Akyıldız'la birlikte çalışırken, çok üst düzey bir devlet görevlisi ile de uzun uzun konuşmuştuk.

O çok önemli kişinin o gün bize söylediklerini hiç unutamam:

‘‘Bir cinayetin içinde eğer büyük organizasyonlar varsa onu çözemezsiniz.

Soruşturmada başta çok yol alırsınız ama sonra karanlık bir tünele girersiniz ve hiçbir şey göremezsiniz.

Artık ilerlemenizin anlamı da kalmaz, çünkü bu tünelin çıkışı yoktur.’’

Saatler süren bu ilginç konuşmada ‘‘büyük organisazyon’’la cinayete bazı devlet görevlilerinin bulaştığı kastediliyordu.

Bu adamlar profesyonel oldukları için döktükleri kanın gerisinde hiçbir iz, hiçbir ipucu bırakmıyorlardı.

Yani cinayetlerden sonraki temizlik kusursuz yapılıyordu.

Üç cinayetin bugüne kadar çözülememesi de bu gerçeği açıkça gösteriyor.

19 yıl geçti ABDİ İPEKÇİ'nin katilleri hâlâ yakalanamadı.

8 yıl geçti ÇETİN EMEÇ'in katilleri yakalanamadı.

Ve 1826 gün geçti UĞUR MUMCU'nun katilleri yakalanamadı.

Bu acı gerçek ulusumuz için büyük bir utançtır.

* * *

Uğur Mumcu hep yoksul halkın haklarını savunan yazılar yazardı. Kısa yaşamını onları soyanların pisliklerini ortaya dökmek için harcadı.

Topladığı belge ve bilgilerle devletin içine çöreklenen ve her türlü pisliğe bulaşan çeteleri ortaya çıkardı.

Ayrıca laik demokratik cumhuriyeti yıkmaya yönelik irticai faaliyetleri bir savcı titizliği ile izledi ve inanılmaz gerçekleri gözler önüne serdi.

Kısaca Uğur Mumcu mesleğinin keyfin yaşamadan bombayla paramparça edilinceye kadar itlerle, uğursuzlarla savaştı.

Çetelerin korkulu rüyası oldu.

Sonunda onu ortadan kaldırmaktan başka çare bulamadılar.

Devlet bu itleri, uğursuzları yakalamayı beceremedi.

Yani girdiği karanlık tünelden bir türlü çıkamadı.

Üç meslektaşımıza olan borcunu ödeyemedi.

Bu nedenle on parmağımız devletin yakasındadır.

Onların katilleri bulununcaya kadar da boynumuz bükük kalacaktır.

* * *

Mumcu, İpekçi'nin cenazesinin kaldırılacağı gün Milliyet'e gelmişti.

Yazı İşlerinde Demirel, Baykal da vardı.

Kimse konuşmuyordu.

Yalnız hiç unutmuyorum, Demirel sık sık ‘‘Bu bir tesadüf olamaz’’ diyordu.

Sanırım üzüntü içinde bu cinayetin büyük bir organizasyonun işi olabileceğini ima etmek istiyordu.

Demirel'in bu sözleri belleğimden hiç silinmedi.

O gün bir de Uğur Mumcu'nun yüzünü çok iyi anımsıyorum.

Aradan 19 yıl geçmesine rağmen o yüzdeki dehşet ifadesi gözlerimden hiç gitmiyor.

O yüzü bu kadar net anımsamama rağmen sizlere çizemiyorum.

O yüzdeki ifade o gün yüreğimi ürpertmişti. Bugün hâ*la ürpertiyor.

Ne yazık ki 14 yıl sonra aynı acı kader Uğur Mumcu'yu da aramızdan koparıp aldı.

‘‘UĞUR MUMCU ÖLDÜRÜLELİ 1826 GÜN OLDU; KATİLLERİ HÁLÁ YAKALANAMADI.’’

Hepimize yazıklar olsun.














Yazarın Tüm Yazıları