Susmak ve konuşmak zamanı

LİGİN son 3 haftasına geldik. Kimilerine göre kalitesiz, kimilerine göre ise son derece zevkli ve çekişmeli bir lig sezon yaşıyoruz. Hangi pencereden bakarsanız bakın, kalite olmasa da heyecan var, 2008-2009 Süper Ligi’nde.

Haberin Devamı

Üstelik hem üstte hem de altta. Zirvede Beşiktaş, Sivasspor ve Trabzonspor şampiyon adayları. Galatasaray’ın da matematik şansı var.

Altta ise durum, inanılmaz. 40 puanla 9. sırada bulunan Ankaraspor bile tedirgin. Gençlerbirliği, Eskişehirspor, İstanbul Büyükşehir, Ankaragücü, Antalyaspor, Denizlispor ve Konyaspor’dan biri, Hacettepe ve Kocaelispor ile birlikte Bank Asya 1. lig’e düşecek.

Herkes tedirgin, herkes gergin.

Ankaragücü yöneticisi Fatih Mert’in dün yaptığı, "Herkes, üç hafta için sussun" çağrısı bu nedenle çok önemli. Toplum sağlığı ve akıl gereği şimdi susmak, konuşmaktan daha yararlı. Anlamsız tartışmalar, Domuz Gribi etkisi yaratabilir. Gerginlik, hem insanlar hem de kurumların sağlığına dokunur.

Kısacası, ortak akıl "şimdi susma zamanı" diyor. Şimdi susanların konuşacağı günler ise yakındır.

GENÇLERBİRLİĞİ’nin Başkanı İlhan Cavcav, geçtiğimiz hafta içinde Gezin Oyman’a verdiği röportajda "Hacettepe’yi medya düşürdü" demiş. Doğrusu, çok önemli ve büyük laf etmiş!

Bu işin, nasıl gerçekleştiğini de şöyle açıklamış: "Eğer Osman Özdemir’den sonra göreve getirdiğimiz Erdoğan Arıca’yı hemen kovsaydım, medya beni topa tutardı. Onların korkusundan bunu yapamayıp, Ergün Penbe hamlesinde geç kaldım ve Hacettepe düştü."

Öncelikle, çok tartışılan Gençlerbirliği-Hacettepe maçı öncesi böylesine talihsiz bir açıklama, yeri ve zamanı olmayan gereksiz bir itiraf olmuş. "Gençlerbirliği ile Hacettepe’nin ilgisi yok diyorsanız, Osman Özdemir’in gitmesiyle sizin ne ilginiz var?" diye sormazlar mı adama?

Onursal-sorunsal başkanlık da açıklamaz bu durumu.

İkincisi, medyanın ilgisi ve takipçiliğinden bu kadar rahatsız oluyorsanız, niçin baştan doğruyu yapıp, sonraki yanlışları önlemiyorsunuz?

Kendi hatalarını, medyaya yıkma alışkanlığının sadece İstanbul’daki kulüp yöneticilerinde olduğunu düşünürdük, yanılmışız. Yanlış hocayı getir, yanlış oyuncuları transfer et, kulübü yanlış yönet, işler kötü gidince de sorumlu medya olsun. İlhan’ı, Giray’ı gönder, aslan gibi Osman Özdemir’i kov, herşeyi berbat et, sonra da bu takımı, medya düşürmüş olsun.

Sayın Cavcav, gülüp geçecektim ama vazgeçtim...

Sadece sizin adınıza, üzüldüm...

Haberin Devamı

GENÇLERBİRLİĞİ’nin Başkanı İlhan Cavcav, geçtiğimiz hafta içinde Gezin Oyman’a verdiği röportajda "Hacettepe’yi medya düşürdü" demiş. Doğrusu, çok önemli ve büyük laf etmiş!

Haberin Devamı

Bu işin, nasıl gerçekleştiğini de şöyle açıklamış: "Eğer Osman Özdemir’den sonra göreve getirdiğimiz Erdoğan Arıca’yı hemen kovsaydım, medya beni topa tutardı. Onların korkusundan bunu yapamayıp, Ergün Penbe hamlesinde geç kaldım ve Hacettepe düştü."

Öncelikle, çok tartışılan Gençlerbirliği-Hacettepe maçı öncesi böylesine talihsiz bir açıklama, yeri ve zamanı olmayan gereksiz bir itiraf olmuş. "Gençlerbirliği ile Hacettepe’nin ilgisi yok diyorsanız, Osman Özdemir’in gitmesiyle sizin ne ilginiz var?" diye sormazlar mı adama?

Onursal-sorunsal başkanlık da açıklamaz bu durumu.

İkincisi, medyanın ilgisi ve takipçiliğinden bu kadar rahatsız oluyorsanız, niçin baştan doğruyu yapıp, sonraki yanlışları önlemiyorsunuz?

Haberin Devamı

Kendi hatalarını, medyaya yıkma alışkanlığının sadece İstanbul’daki kulüp yöneticilerinde olduğunu düşünürdük, yanılmışız. Yanlış hocayı getir, yanlış oyuncuları transfer et, kulübü yanlış yönet, işler kötü gidince de sorumlu medya olsun. İlhan’ı, Giray’ı gönder, aslan gibi Osman Özdemir’i kov, herşeyi berbat et, sonra da bu takımı, medya düşürmüş olsun.

Sayın Cavcav, gülüp geçecektim ama vazgeçtim...Â

Sadece sizin adınıza, üzüldüm...

İnsanca, gerekli ve önemli

ÖZGÜR Şahiner kongredeydi, Ankara Hürriyet’te yazdı. Sonra 2 artı 1’de Nezir Önal da açıkladı. Gençlerbirliği, 10 Mayıs’daki kongre öncesi, büyük operasyon yapmış. 4500 üyesinden 3500’ünü kapının önüne koymuş. Üye sayısını da bine düşürmüş.

Aslında "Şu üyeler olmasa, ne güzel idare edilirdi bu kulüpler" demek istiyorlar herhalde.

Büyük kısmını sorgusuz sualsiz yollamış, itiraz edenleri de genel kurul onayına bırakmışlar.

Atilla Aytek, Zeki Ünaldı, Yaşar Durak ve Muzaffer Özbayrak gibi yönetici olarak, Gençlerbirliği’ne hizmet veren değerli insanları, salondaki 400 kişiye oylattırıp, üyelikten atmışlar.

Hem ayıp olmuş, hem de yazık.

Muhaliflere tahammül edemeyen demokrasi anlayışının, Beştepe versiyonu bu.

"Bana karşıysan, kapının önüne konulursun... Siz diğerleri! Aklınızı başınıza alın ve asla böyle şeylere cür’et etmeyin" mesajını da içeriyor bu eylem.

Muhalif iken yandaş olan Ali Rıza Onat’ın dağıtılan kalemlerle organize biçimde nasıl çizilip, liste dışı kaldığı bir başka kongre gerçeği.

"Muhalif isen, sonucuna katlanırsın" anlayışı, çok yaygınlaşmaya başladı bu ülkede.

YandaÅŸ olmak, yaÅŸama iktidar penceresinden bakmak da, moda oldu.

Muhalif duruş, fikri olanların, iş yapanların, proje üretebilenlerin hareketidir.

İnsanca, gerekli ve önemlidir.

Yazarın Tüm Yazıları