Sultanahmet rezaleti

PEK çok ülkede belli yerler vardır, onlar o ülkenin gözbebeğidir. İçinde dolaşırken her adımınızı dikkatle atarsınız. Her metrekaresini sindire sindire belleğinize sokmaya çalışırsınız.

Böyle gözbebekleri bizde de var. En başta geleni de Sultanahmet Meydanı.

Dört bir yanı anıtlar, camiler ve saraylarla taçlanmış tarihi bir meydan. Burası her gün binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilir.

Fakat gelin görün ki, her ramazan ayında bu meydan çıfıt çarşısına döndürülür.

Türkiye’nin ve dünyanın incisi o güzelim meydana, gecekondu barakalar kurulur, gecekondu dükkanlar açılır.

Kokoreç, piza, dondurma, kahve, ızgara sucuk, portakal suyu, nargile, turşu, kebap, kuvvet macunu... Açıkta yıkanan bulaşıklar... Zorla bahşiş toplayanlar... Ve Kuran tefsirleri, rüya tabirleri, namaz hocası ve bilumum dini yayınlar... Posterler, afişler, promosyon satışları...

Fes giymiş adamlar eskiyi (!) yaşatır.

Meydan bütün tarihi ve turistik özelliğini yitirir. Barakaların kurulmasına ramazandan birkaç hafta önce başlanır. Ramazan biter, bu kez onları yıkma ve sökme kargaşası başlar. Kamyonlarla, kepçelerle!

Tarihi Sultanahmet Meydanı en az 2 ay boyunca şantiyeye döner.

İş bittiğinde o güzelim parklar, çimenler, çiçekler, her şey yok olmuş ve toprak yığınına dönüşmüştür.

Kahvehaneler, lokantalar, çay ocakları... Ortalık ızgara dumanından, et kokusundan geçilmez. Kasetçi dükkanlarından yükselen müzik sesi, çığırtkanlar... Pislik, çöplük, nereden baksanız rezalet...

Gün boyu büyük bir kalabalık vardır.

Tarihi Sultanahmet Meydanı sadece ülkemizin değil, dünyanın sayılı incilerinden biridir.

Bu meydanı bu utanç verici-arabesk duruma kimler, hangi AKP’li belediyeler getirir? Bu barakaları kim kiraya verir? Parası kime gider? Elde edilen rant kimlerin cebine hortumlanır?

Varsayalım bu işten büyük gelir elde ediliyor. İyi de, bu gelir karşılığında böylesine bir kültür ve tarih alanını taşra panayırına döndürmeye kimin hakkı vardır?

Sultanahmet son yıllarda bu rezalete her ramazan ayında tanık oluyor. Koskoca İstanbul’da bu panayırı düzenleyecek başka bir alan yok mu?

İstanbul’un valisi, belediye başkanı nerede? Devlet nerede?

Türkiye’nin bir numaralı incisini bu duruma getirmeye kimin hakkı var?

Lütfen, birileri hiç değilse gelecek yıl için uyansın da, bu tecavüze, bu katliama son verilsin. Ayıptır yahu.


İFTAR TİCARETİ

MÜSLÜMAN İşadamları Derneği Ankara’da devletin Gazi Üniversitesi’nde iftar veriyor. Dualar okunuyor ve aynı anda salondaki sinevizyon perdesinden ‘iftarın sponsoru’ olan firmaların isimleri ilan ediliyor. Kulaklar duada, gözler sinevizyon perdesindeki sponsorlarda!

Dinimize reklam ve ticaret bulaşıyor.

Sosyetik hanımlar toplanmışlar, beş yıldızlı otelde iftar sofrasına oturmuşlar. Kılık kıyafetler dört dörtlük, tamamı ithal malı. Gerili yüzler iftarı bekliyor. Başlarına örtü bile atmışlar. Çoğu oruçsuz.

İftar sofrasında kuş sütü eksik! Yemek sonrasında örtüleri atıyorlar, müziğe uyup göbek atıyorlar.

Türkiye’nin dört bir yanında siyasetçi takımı beş yıldızlı iftar sofralarında. Bu işin de reklamı yapılmadan olmaz!

Değişmez kural! Önceden medyaya haber salınıyor, ya da davetiye gönderiliyor:

‘Falanca yerde şu saatte iftarımız var, muhabir ve kamera yollayın.’

* * *

Onlar beş yıldızlı iftarlarda karınlarını güzelce doyururken, fakir fukara ne yapıyor? Aaaa, bizimkiler onu da düşünmüş!

Onlar için iftar çadırları falan kurulmuş. Din ticaretinden oy toplayacaklar ya, çadırlarda belediye başkanlarının afişleri, posterleri asılı. Sanki harcamayı ceplerinden yapıyorlar!

Gariban takımına çoğu zaman soğumuş kuru fasulye-nohut-mercimek üçlüsünden biri, makarna-pilav, turşu...

Garibanlar ve uyanıklar iftardan bir saat önce çadırın önünde kuyruğa giriyor. Allah affetsin, onların da çoğu niyetli değil. Amaçları hiç değilse bir öğün yemeği beleşe getirmek.

Sosyetemiz, siyasetçilerimiz, işadamlarımız beş yıldızlı otel ve restoranlarda...

Fakir fukara ya evinde, ya iftar çadırlarında. Reklam panolarının, belediye başkanlarının afişleri altında!

‘İftar veriyoruz, muhabir ve kamera yollayın!’

Ramazan sömürüsü, din tüccarlığı, firma reklamcılığı olanca hızıyla sürüyor. Allah kabul etsin!

Promosyonlu ramazan bitiyor. Bir ay sömürdükleri fakir fukara 11 ay boyunca ne yapacak?
Yazarın Tüm Yazıları