Paylaş
Okan Buruk’un dün Seyrantepe’deki dev maçta en büyük rakibi Arne Slot değil, Okan Buruk’tu aslında. Sebebi de şu: Adeta iki farklı Okan Buruk var. Biri sakin, soğukkanlı. Son üç sezonu şampiyon bitiren, Avrupa’da Manchester, Bayern gibi rakiplere karşı ayakları birbirine dolaşmayan... İkinci bir Okan Buruk var bir de: Kritik müsabakalar öncesi anlamsızca takımının temel ayarlarıyla oynayan. Young Boys maçlarında aniden Batshuayi’yi 11’e sokup 4-4-2’ye dönen... AZ Alkmaar 11’ine Cuesta’yı monte etmek için üçlü savunma riski alan... Rakipleri şaşırtayım derken kendisi şaşıran.
Dün Liverpool’a karşı hangi Okan Buruk’un kenarda olacağıydı zaten temel soru. Neyse ki Buruk bu kez kimseyi şaşırtmaya kalkmadı; takımını dün sahaya orijinal ayarlarıyla, kas hafızasıyla, ideal 11’i ve klasik dörtlü savunmayla çıkardı. Bunun ödülünü de kısa sürede aldı zaten.
Sarı kırmızılılar dün hem çok organize, hem de tutkulu bir 45 dakika oynadı Rams Park’ta. Şampiyonlar Ligi’nin favorilerinden birine karşı Torreira liderliğinde etkili hücum pres yaptı. Sol önde Barış, ilk devrede sağ bek oynayan Szoboszlai’ye karşı üstünlük kurdu. Osimhen gücüyle, kalitesiyle bugün Premier Lig devlerinin çoğunda ilk 11 oynayabileceğini gösterdi bir kez daha. Hak edilmiş bir üstünlükle girdi Galatasaray soyunma odasına.
SANE’NiN GiRMEMESi ÖNEMLi
Dünyanın en kaliteli takımlarından biri Liverpool’un ikinci 45’te baskıyı artırması doğal... Arne Slot, İstanbul’dan puanla çıkmak için tüm kozlarını oynadı, bir ara Liverpool’un ileri dörtlüsü sağdan sola Salah-İsak-Ekitike-Wirtz oldu. Üstelik Osimhen-İlkay çıkıp İcardi-Sara girince önde top tutamamaya başladı sarı kırmızılılar. Okan Buruk’un dün verdiği en doğru karar, Frankfurt’ta her topu ezen ve takımına adeta ihanet eden Sane’yi oyuna sokmamasıydı bence.
Büyük hoca, büyük oyuncuların etiketleri altında ezilmez. Formayı hak edene verir. Büyük maçlarda aniden formasyon değiştirmez, takımının alışık olduğu ayarları bozmaz. Doğru kararlar, doğru oyunları tetikler. O zaman da dünkü gibi büyük galibiyetler gelir işte. Kenarda Mircea Lucescu’nun ruhu vardı sanki ikinci yarıda.
Paylaş