Fenerbahçe kendi Piontek'ini bulmalı

MourInho’nun Manchester United dönemiyle ilgili şu değerlendirmeye bayılıyorum: “Mourinho’nun Manchester’daki en büyük başarısı, herkesi, hatta futbolcuların kendisini kötü oyuncular olduklarına inandırmasıydı.”

Haberin Devamı

Şu sıralar Fenerbahçe’de gördüğüm iki büyük problemden biri bu. Herkes, Fenerbahçe’nin ne kadar kötü bir oyuncu kadrosu olduğunu anlatıyor. Artık futbolcular da buna inanmış gibiler. Ancak bu takım, çok geçmişte değil, bu sezonun 19’uncu haftasında Başakşehir’i yenmiş, rakibinin üstüne tırmanmıştı. O gün Trabzonspor’un da 1 puan gerisindeydi. O günkü kadroyla bugünkü kadro aynı...

İLK PROBLEM...

Sadece 9 hafta sonra bugün Başakşehir’le 16, Trabzon’la 14 puan fark varsa, bunu sadece kadro kalitesiyle izah edemezsiniz. Fenerbahçe’ye gelecek teknik adamın halletmesi gereken birinci mesele, özgüven problemi. İçeridekileri tekrar iyi futbolcular olduklarına ikna etmek. En azından iyi olanları...

YÖNETİM BOŞLUĞU VAR

Fenerbahçe’de gözlemlediğim ikinci büyük problemse takımdaşlığın kaybolmaya yüz tutması. Sahada bir grup hareketinin kalmaması, herkesin bireysel olarak ön plana çıkıp, takımın geri kalanının suçlu ilan edilmesinden çekinmemesi. Trabzon’la oynanan kupa maçında yaşananlar hâlâ taze, tribünden telefonlar, Deniz’in çıkarken gösterdiği tepki. Bu garip yönetim boşluğu, Kasımpaşa maçında da sürdü: 27’de Deniz’in kaçırdığı gol sonrası Ozan’ın ona tepki göstermesi. Deniz’in yanıtı... 70’te bu kez Mehmet Ekici’nin frikiğinde etrafındakilerin vücut dili. Muriç’in yalnızlığı ve ayaklarının birbirine dolanması. Dikkatli izleyicilerin gözünden kaçmamıştır bu detaylar. Kulüpte net bir otorite boşluğu var. Bu da takım içi gruplaşmalara veya en azından bütüncüllüğün kaybına yol açmış.

Haberin Devamı

BU OTELDEN KURTULMAK İSTİYORSAN, KAZANMALISIN

Şu sıralar Danish Dynamite’ı okuyorum, Smyth-Eriksen-Gibbons tarafından yazılan, 1980’lerin kült Danimarka takımını anlatan bir kitap. Bu harika eseri okudukça, Sepp Piontek’in 80’lerde Danimarka, 90’larda da Türk futbolunun dönüşüm fitilini nasıl ateşlediğini çok daha iyi anlıyorum. Piontek’in 1982 Dünya Kupası öncesi Danimarka Milli Takımı’nın hazırlık rutininde yaptığı en önemli değişimlerden biri, takım kamplarını muhteşem Hotel Marina’dan Israettens Hus’a alması. Telefon yok. Deniz manzarası yok. Televizyon yok. Takım kendi arasında bir plan yaparak büyük yıldız Elkjaer’in hastalandığı ve o oteli tek etmeleri gerektiği yalanını uyduruyorlar! Elkjaer hocaya gidip, korkunç bir baş ağrısı olduğunu, nefes almakta güçlük çektiğini ve koku duyusunu kaybettiğini söylüyor (Evet farkındayım, uydurdukları hastalık gelecekten gelmiş gibi!). Piontek’in Elkjaer’e cevabı şu oluyor: “Bu otelden kurtulmak istiyorsanız, iyi sonuçlar almalısınız.”

Haberin Devamı

TANJU'NUN SİLAHI VE FATİH TERİM'DEN İSTENEN

PIontek’in Türk Milli Takımı’nda da karşılaştığı problemler benzer. Bir gün Tanju’nun antrenmana silahla geldiğini görüyor Piontek. Sebebini sorduğunda Tanju’dan “mafyanın peşinde olduğu” yanıtını alıyor. “Çıldırmışsın sen” diyor Avrupa gol kralına. Ve Ümit Milli Takım hocası Fatih Terim’den ona yeni oyuncular bulmasını istiyor. Aktrislerle çıkmayan, yeni ve aç futbolcular...

ESPRİLİ ANCAK VAHŞİ!

Piontek, 11 yıl boyunca çalıştırdığı Danimarka Milli Takımı’nı tarihindeki ilk Dünya Kupası’na götürdü. Orada (sonradan kupanın finaline çıkacak) Almanya’yı 2-0, Uruguay’ı 6-1 yendiler. Bıraktığı ekol, Euro’92’nin şampiyonu oldu. Sonra Türkiye’nin başına geçti. Yepyeni, dinamik bir milli takım yarattı. Ve Terim’le kazanılacak başarıların tohumlarını ekti. Çok zeki ve esprili bir karakterdi. Onun anlattığı hikayelerin kimsede olmadığı söylenir. Öyle eğlencelidir gerektiğinde. Ancak teknik adamlık kariyerinde ‘Vahşi Alman’ olarak tanınır.

Haberin Devamı

SCHMIDT, KORKUT...

Fenerbahçe’nin şu anda ihtiyacı olan şeyin de bu tarz bir teknik adam olduğunu düşünüyorum ben. Net bir lider. Bu iktidar kargaşasını çözecek kariyerde ve ciddiyette. Futbolcular arasından virütik olanları acilen ayıklayacak, iyi olanların da potansiyelini hemen açığa çıkarabilecek zekada. Piontek, Van Gaal, Magath böyleydi. Zidane, Simeone, Allegri böyle. Bir alt kategoriden Martin Schmidt, Nigel Pearson ve Tayfun Korkut böyle. Fenerbahçe’nin de kendi Piontek’ini bulması lazım. Görünen o.

Yazarın Tüm Yazıları