Ancelotti'nin Zidane'a bakışı

Uğur Meleke yazdı...

Haberin Devamı

Dikkatli sporseverler hatırlayacaklar, kaçıranlar da küçük bir internet aramasıyla ulaşabilirler: 201314 sezonunda Real Madrid’in teknik direktörü Ancelotti, yardımcısıysa gelecekte yukarıya geçiş yapacağına kesin gözüyle bakılan Zidane’dı. Bir müsabaka sırasında Zidane’ın kenardan iştahla taktik verdiği sırada Ancelotti’nin ona meşhur bir bakışı vardır. Sanırım kimin patron olduğunu hatırlatan bir bakıştır bu. Üstelik ikilinin ilişkisi başarılı Juventus günlerine dayanır ve Zidane’ın koçluğunu yaparken futbola bakışının bile değiştiğini söyler, Fransız oyuncuya hayranlığını sıkça dile getirir Ancelotti... Ancak şüphesiz ki futbolda kenar yönetiminde net bir hiyerarşi olmalıdır. Ve Ancelotti, o anlamlı bakışında sonuna kadar haklıdır bence.

Haberin Devamı

KARAPINAR HAKİM DEĞİL

Dün Fenerbahçe Stadı’nda yaşananları izleyince hafızam o meşhur Ancelotti-Zidane olayına götürdü beni. Fenerbahçe yedek kulübesinde bir sürü “Zidane’2014” vardı sanki: Futbolcunun bir tık üstü, başkanın bir tık altı olduğu düşünülen Emre Belözoğlu var mesela. Tribünden cep telefonuyla uzun uzun kulübeyle konuşan Volkan Demirel var. Ama ortada bir Ancelotti yok gibi! Evet, teknik sorumlu kartını Tahir Karapınar boynunda taşıyor ama bu son derece beyefendi adamın vücut dili, oranın hakimi gibi değil. O yüzden de Fenerbahçe şu anda yönetilmiyor, idare ediliyor sanki sahada.

YAPILANMA MODELİ

Ali Koç’un gelecek sezon nasıl bir teknik yönetim hayal ettiğini bilmiyorum. Ancak bu ‘yatay yapılanma modeli’ futbola bence çok uygun değil. Hiyerarşinin net ve pürüzsüz olduğu bir dikey teknik yapılanmaya ihtiyacı var Fenerbahçe’nin. Aynen basketbol operasyonunda olduğu gibi baskın ve güçlü bir lidere ihtiyacı var kulübede. Deniz Türüç’ün oyundan çıkarıldığında böyle açık açık sorgulamayacağı bir lidere...

30 MİLYONLUK ADAM SÖRLOTH

19 Ağustos 2019’da, Süper Lig’in birinci haftasında oynanan Kasımpaşa-Trabzon maçı sonrası yazdığım yazının başlığıydı bu: Süper Lig’e belki de 30 milyonluk bir adam geldi ve onun adı Sörloth diye... Premier Lig’de gol atmak dışında her şeyi doğru yapıyordu ve eksik kalan özgüvenini de Süper Lig’de tamamladı.

Haberin Devamı

EKUBAN: 3 - RODRIGES: 1

Dün topla daha fazla oynayan taraf Fenerbahçe’ydi Kadıköy’de. Ancak daha fazla net pozisyon bulan ve istediği skoru alan Trabzonspor oldu. Sebebi de basit: Oyunu üçüncü bölgeye yığan Fenerbahçe’nin orada ekstra işleri yapacak, sahaya akıl ve kalite koyacak oyuncusu yok gibi. Kruse sakat. Emre atılmış. Rodrigues’in sırtına binen bir yetenek yükü var. Onun da yapabilecekleri belli. İyi bir maç oynadı. Ama ancak bu kadarına yetti onun çabası. Belki ilk 11’de Tolga Ciğerci’nin yerine Mehmet Ekici başlasaydı, üçüncü bölgede daha efektif bir 45 dakika oynayabilirdi sarı-lacivertliler. Trabzonspor’sa topu Fenerbahçe’ye bırakmış, tamamlayamayacakları hücumları ve hızlı geçiş yapacakları o altın fırsatları bekliyor haliyle. Bu hızlı geçişi yapabilecek üç adamları vardı sahada. nwakaeme’nin sakatlanmasıyla orada da ön plana çıkan Ekuban oldu. Ganalı forvet harika bir maç oynadı ve Sörloth’a iki gol attırarak Trabzonspor’a bu sezon Avrupa Ligi gruplarından sonra Türkiye Kupası finalini de hediye etti. Ekuban sanırım performans/ fiyat paritesi bakımından Süper Lig’in son döneminin en verimli futbolcusu.

Haberin Devamı

HERKESİ KÖTÜ OLDUĞUNA İNANDIRAN YAPI

Mourinho’nun Manchester United günleriyle ilgili muhteşem bir analiz okumuştum İngiliz medyasında: “Mourinho’nun Manchester’da yaptığı en önemli şey, takımdaki herkesi kötü futbolcu olduklarına inandırmasıydı” şeklinde. Gerçekten de Portekizli teknik adamın 3 yıllık hikayesinin özeti buydu. Sürekli şikayetlendi, sürekli homurdandı, sürekli alaycıydı ve takımının yetersizliğini ima ediyordu. Adeta soyunma odasında herkese futbolu unutturmuştu Jose Mourinho. Solskjaer’in de göreve gediğinden beri yaptığı belki en önemli şey, birçok oyuncunun özgüvenini tamir etmesi. Rashford, Martial, Shaw gibilerinin çıkışı da bu özgüven tamiratıyla ilgili.

Haberin Devamı

GARİP BİR EKOSİSTEM

Bugün Fenerbahçe takımına baktığımda da benzer bir durum görüyorum. Fenerbahçe’de garip bir ekosistem var. Öyle bir ekosistem ki sanki oksijen oranı yüzde 21 değil de yüzde 5 gibi... Ve kulüpteki azot oranı yüzde 90 sanki! Sarı-lacivertlilerin göreve getireceği teknik adamın yapması gereken ilk şey, içerideki adamlara iyi futbolcular olduklarını hatırlatması. Kadronun en büyük sorunu özgüven. Ve bu sorun ancak karizmatik bir liderle çözülür.

 

Yazarın Tüm Yazıları