Serdar Tatlı, MHK Başkanı olabilir ama gözlemci olamaz

Alınan 2 marjinal karar var. Biri malum gözlemci baba&oğul hakem ve gözlemcilerin aynı klasmanda görev yapmalarının yasaklanması. İkincisi de daha önce medyada görev almış kişilerin gözlemcilik yapmasının engellenmesi. Bu noktada ‘tuhaf ve saçma’ olan şu; MHK Başkanı ya da yöneticisi olmak için böyle bir kriter konmamış olması. Mesela Bülent Yıldırım yeni MHK talimatına göre gözlemci olamaz ama MHK Başkanı ya da yöneticisi olabilir! Alın size başka bir örnek daha... Zekeriya Alp’ten boşalan koltuğa oturacağı söylenen Serdar Tatlı, daha önce bir gazetede köşe yazarlığı yaptığı için gözlemcilik yapamaz ama MHK Başkanı olabiliyor! Neresinden bakarsanız bakın ‘tutarlı’ hiçbir tarafı yok. Ben ‘Serdar Tatlı MHK Başkanı olmasın’ demek istemiyorum; eğer bir kişi MHK Başkanı veya üyesi olabiliyorsa, gözlemci de olabilir. Kaldı ki gözlemcilerin görev ve yetkileri MHK Başkanlığı ve üyeliğinin yanında devede kulak kalır!

AİHM’NiN İSTEDİĞİ DÜZENLEME İÇİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ŞART

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AiHM), ‘oluşum açısından bağımsız ve tarafsız olmadıkları’ gerekçesiyle TFF bünyesindeki Tahkim ve Disiplin kurullarının yapısının değiştirilmesini dünkü köşemizde duyurmuştuk. TFF, gerekli düzenlemeleri elbette ki yapacak. Ancak Anayasa’nın 59. Maddesi’nin 3. Fıkrası’nın da değişmesi gerekiyor.

Şöyle ki; bu maddede ‘Tahkim Kurulu kararları nihaidir’ hükmü yer alıyor. Dolayısıyla bu maddede de düzenleme yapılması gerekiyor. “Peki bu iş ne zaman ve nasıl olacak?” derseniz, bekleyip göreceğiz.

ZEKERiYA ALP’iN iSTiFASI VE ANORMAL OLMAYAN iŞLER

Ağustos 2019’da MHK Başkanlığı’na seçilen Zekeriya Alp, daha önce TFF yönetiminden gelen birçok talebi, çok içine sinmemesine rağmen kabul etti Mesela TFF’nin isteğiyle Bülent Yıldırım ve Serkan Çınar’ın hakemlik kariyerleri sona erdirildi.

Yine TFF’nin talep ettiği ‘baba&oğul gözlemci ve hakemler aynı klasmanda yer almasın’ düzenlemesini de hoş karşılamadı ama karşı da koymadı.

Keza kendisinin istediği bazı şeyler de kabul edilmedi. Örneğin ‘Hakem klasmanları A-B-C şeklinde tekrar düzenlensin’ talebinin reddedilmesi gibi.

Dolayısıyla TFF yönetiminin önceki gün Alp’ten, “MHK’daki şu isimlerin görevlerini değiştirip pasifize edin” talebini anormal karşılamamak lazım!

KULÜPLER iLE BANKALAR BiRLiĞi’NiN PROTOKOLÜ DE REViZE EDiLMELi

Dünya ekonomisi sıkıntıda. Ülke ekonomisinin durumu ortada. Kulüplerin durumları felaketti, şimdi felaket ötesi. Sis bulutları futbolumuzun üzerine öyle bir çökmüş ki; yarım metre ötesini görmek mümkün değil. Yayıncının da haklı olduğu taraf çok. Tek çare kulüplere can suyu vermek. Dışarıdan ekstra bir nakit akışı sağlamak. Lisans talimatı değişse de bu ekonomik tablo kolay kolay değişmeyecek.

‘Hülle’ ile nereye kadar? Kulüp başkanlarının itiraf ettiği gibi bazıları şu limit meselesini arkadan dolanarak halledecekler, ama sonuçta bir gün gelip yine tıkanacaklar.

Kulüplere gidilecek yol mu yok? Olmadı, Acun Ilıcalı alır oyuncuyu kendi kulübüne, oradan kiralar Kadıköy’e. Olmadı, kulüp kasasını hiç işin içine sokmadan sponsor yoluyla hallolur, bu meblağlar. Bankalar Birliği ile yapılan protokolün yeniden revize edilmesi şart. Hele hele şu ekonomide 5 yıllık yapılandırma ile kulüplerin mali yapılarını normale döndürmek mümkün değil. Bunun 10 yıla yayılması kaçınılmaz. ‘Fener Ol’la, ‘Bırakmam Seni’ ile nereye kadar? Bu gidişle yarın Trabzonspor ‘u da, Galatasaray’ı da ‘alo yardım’ için ekranlarda görürüz.

KULÜP LiSANS KURULU GÖZDEN GEÇiRiLMELi

Şu kulüp lisans meselesinde enteresan ve üzerinde tekrar düşünülmesi gereken konulardan biri de; kulüplerin Bankalar Birliği ile kredi yapılandırması yaptığı bir noktada, o bankalar kısmında görevli iki yöneticinin aynı zamanda Kulüp Lisans Kurulu’nda yer alması. Yani, harcamayı, kısıtlamayı, cezayı verecek o kurulda olmaları. Bence kurulun oluşumunu tekrar gözden geçirmekte fayda var.

YAYIN KRiZi BÜYÜYOR

Sezonun başlamasına bir aydan az zaman kalmasına rağmen yayın krizi aşılmış değil. Spor Toto ve TRT yani ‘devlet’ kanadı bu işe el atmazsa yandı gülüm keten helva! TFF, Kulüpler Birliği ve beIN Sports yetkilileri arasında gerçekleşen son zirvenin üzerinden bir hafta geçti ancak henüz uzlaşma yok. Kaygı büyük.

Asıl sıkıntı yayıncı ile yapılan protokol gereği her sezon öncesi, o yıl kulüplere verilecek paranın yüzde 25’lik kısmını peşin ödeyen beIN Sports’un söz konusu ödemeyi henüz yapmamış olması. Kulüpler diretiyor. “Transfer yapıyoruz, para lazım” diyor. Yayıncı ise “Anlaşma yok, para da yok” cevabını veriyor.

FATiH TERiM’iN YARDIMCI ANTRENÖR SEÇiMi VE DiĞERLERi

Abdullah Avcı... Yardımcıları; Okan Buruk, erol Bulut, Tayfun Korkut bugünün başarılı teknik adamları oldu... Dahası Buruk’un eski yardımcısı Tomas da Rizespor’un hocası.

Yine Sergen Yalçın’ın yardımcısı Çağdaş Atan, Alanyaspor’un teknik patronu. Keza 2013-2015 yıllarında Gaziantepspor ve Sivasspor’da Yalçın’ın yardımcılığını yapan Tamer Tuna’nın geldiği nokta ortada.

Ünal Karaman; teknik direktör Şenol Güneş’in yardımcılığından gelme.

Hüseyin Çimşir de Ünal Karaman ve Mustafa Akçay’ın ekibinden çıkma.

Kemal Özdeş, Mesut Bakkal ve rahmetli Tevfik Lav; teknik direktör ersun Yanal’ın yardımcıları idi.

Hâl böyle olunca ister istemez insan, ‘yıllarını teknik adamlığa vermiş Fatih Terim hocamızın ekibinden bugüne kadar hangi teknik adamlar yetişti?’ diye merak ediyor.

Bakıyorum da, onca zamanda Terim’in yanından bu nitelikte tek bir kişi dahi çıkmamış. Enteresan!

Belki de sebep; Terim’in yardımcı seçerken aradığı ‘özelliklerin’ diğer meslektaşlarından farklı olmasıdır. Bilemiyorum ama tablo düşündürücü...