Tatsız, tuzsuz, gereksiz

Seyircisiz futbol maçının, hele seyircisiz derbinin tadının da tuzunun da olmayacağı baştan belliydi ancak karar böyle verilmiş, “Oynayın” denilmiş, haliyle bize de oturup izlemek düşüyor.

Haberin Devamı

Yanlış anlaşılmasın... Elbette böyle kritik bir süreçte stada seyirci alınmaması çok doğru karardır; ancak hemen hemen tüm Avrupa’da olduğu gibi maçların tamamını ertelemek daha doğru bir karar olurdu, bunu da belirtmek gerekir. Maskeyle seyredilse yeridir denilecek, eldivenle bile dokunmak istemeyeceğimiz, hafızalardan kolonya veya dezenfektan marifetiyle silinmesi gereken türden bir ilk yarı izledik öncelikle... Çok heyecan ararsanız Onyekuru, donk, Feghouli, Seri gibi isimlerin ‘pozisyonumsu’ girişimleri vardı Galatasaray açısından bu süreçte. Beşiktaş ise 0 (yazıyla sıfır) şutla tamamlamıştı ilk yarıyı.

TEDİRGİN İSTEKSİZ

Futbolcuların tedirginliklerini, isteksizliklerini sadece istatistikler üstünden okumaya gerek yok, yüz ifadeleri olayı özetliyordu. İkinci yarıda manzara değişti mi peki? Bu soruya cevap olarak “eh işte” diyebiliriz. Belhanda’nın yerine oyuna giren Ömer bariz bir şekilde Galatasaray’ın hücum organizasyonlarını zenginleştirdi.

Haberin Devamı

HEYECAN FAKTÖRÜ OYUN DIŞI

Yine topa ve maça daha fazla hâkim olan taraf, yine daha fazla pozisyon yaratan ve golü zorlayan taraf bariz şekilde Galatasaray’dı ancak heyecan faktörü oyun dışı kalmıştı bir kere işte. Maçın/maçların oynanması kararı hakkında görüşler değişik olabilir, bütün argümanlara da saygı duyarım... Ancak bu kadar tatsız tuzsuzunu seyretmemiş bir futbolsever olarak derbinin yarattığı his için gönül rahatlığıyla “Oynanmasa da olurdu” derim... Başta sahadaki oyuncular olmak üzere herkese geçmiş olsun...

Yazarın Tüm Yazıları