Bahar Ekinci Akçaoğlu
Bahar Ekinci Akçaoğlu
Bahar Ekinci AkçaoğluYazarın Tüm Yazıları

Fenerbahçe parolayı unuttu mu?

Bir tarafta Euroleague tarihinin en başarılı kulübü diğer tarafta ilk kupasını saniyeler ile almaya çok yaklaşmış ancak kaçırmış bir Fenerbahçe diye başlıyor Euroleague sitesi bu maçtan bahsederken.

Haberin Devamı

Fenerbahçe en son Real Madrid'e yenildiğinde takvim 2015 Aralık ayını gösteriyordu. O tarihten sonra 4 kere daha karşılaştı iki ekip, her maçın sonunda skor tabelası hep Fenerbahçe lehineydi. Hatta Nocioni Euroleague'e verdiği röportajlardan birinde 2 sezondur oynarken en sıkıntı çektikleri takımın Fenerbahçe olduğunu itiraf etmekten çekinmiyordu. 

Galibiyetlerin parolası, koç Obradoviç'in 15-16 sezonundaki playoff serisinde soyunma odasında yaptığı konuşmada gizliydi. "Ne yaparsanız 5 kişi yapacaksınız, 5 kişi ribaund alacak, 5 kişi box out yapacaksınız, seride önde olduğunuzu bir dakika olsun aklınıza getirmeyeceksiniz"

Fenerbahçe bu gece bu parolayı unuttu mu? Hayır unutmadı ama gücü 40 dakika aynı şekilde oynamaya yetmedi maalesef. Neden mi? Sezon başından beri sakatlıklar ile boğuşan Obradoviç, Udoh, Bogdanoviç ve Sloukas'ın birlikte oynadığı sadece 5 maç geçirebilmişti. Bogdanoviç 13, Sloukas 5, Udoh 4 ve Datome 3 maçı kaçırmıştı bile. 

Haberin Devamı

Bunu çok iyi çalışmış olan Pablo Laso maçtan önce, erken ama acele olmayan hücumlar üzerinden oyun kuruculara baskı yaparak tempoyu kontrol etmeyi öğütlüyordu öğrencilerine. Diğer yanda Obradoviç'in mesajı kısa ve netti. "Herşey bizim elimizde iyi basketbol oynayalım bunun ötesi yok" dedikten sonra dün akşam ev sahibi avantajının farkındalığı ile çıktı sahaya sarı lacivertliler. Ev sahibi avantajı demek %78 Final Four demekti çünkü. 

Ama maç tam da Real Madrid'in istediği gibi başladı aslında, Llull bildiğimiz gibi Madrid'in baş döndürücü temposunun mimarı, son haftaların sıcak eli hiç çekinmedi potaya giderken. Fenerbahçe ise Bogdanoviç ile soğukkanlı, panik yapmadan ve akıllı oynamaya başladığında tüm sakatlıklara rağmen bu maç bizim diyordu. İlk yarı sona erdiğinde skor tabelası Real Madrid için 29'u 2. çeyrek için sadece 9'u gösteriyordu, evet yanlış duymadınız ilk çeyrek 20 sayı ile hızlı başlayan Madrid 2. çeyrekte sadece 9 sayı bulabilmişti. Madrid'de moraller düşmüş, maçın başındaki enerjinin yerini "Yine mi yeniliyoruz?" sorusuna bırakmıştı soyunma odasına giderken.

Haberin Devamı

Fenerbahçe agresif savunma hırsı, minimumda yaptığı top kayıpları ve Bogdanoviç'in saha içi liderliği sayesinde 3. çeyrekte farkı açsa da benchten gelerek ben de hala bu takımdayım diyen Rudy Fernandez'in 3'er 3'er yaklaşmasına engel olamadı. 7 sayı geriye düşmüş Real, Fenerbahçe ne olduğunu anlamadan 5 sayı öne geçmişti bile, mesajı gönderdi Fenerbahçe'ye, "Öyle her canın istediğinde beni kendi evimde yenemezsin" 

Sağlıklı bir Fenerbahçe bu mesaja tüm oyuncuları ile çok net cevap verirdi ancak kaçan serbest atışlar, yorulan bedenler, üst üste yapılan top kayıpları derken tıkanmış ve ritmini kaybetmiş bir takım izledik son çeyrekte. Kazanmak için sadece durdurmak yetmiyordu bir de atmak gerekiyordu ama 4 oyuncusu 30 dakikanın üzerinde dakika almış bir takımın bu seviyede başarmasını beklemek biraz haksızlıktı aslında.Tüm maç boyunca alıştığımız Real gibi değildi Real ama Fenerbahçe'den daha akıllı oynadı, rotasyon derinliği ile diri kalmayı başardı. Aynı son maçlarda olduğu gibi maçın bitmesine 1 dakika kala skor 59-56'yı gösterirken ayağına gelen maçı 2 kere Real Madrid'in ellerine teslim etti Fenerbahçe. İşler bu mağlubiyet ile daha da karışırken elindeki ipleri başka takımlara vermenin huzursuzluğu ile uçağa binecek ve evine dönecek Obradoviç'in öğrencileri. Bizler de haftaya tüm maçların Fenerbahçe lehine sonlanmasını bekleyeceğiz.

Haberin Devamı

Akıldaki sorular:

-Vesely'yi kaybetmiştik peki Udoh'a ne oldu şimdi?

-Sloukas ve Datome ne zaman dönecek?

-Final Four biletlerinin neredeyse %60'ını almış olan Fenerbahçe taraftarı, Fenerbahçe'yi mi Anadolu Efes'i mi izleyecek?

-İstanbul'daki Pana maçında aslan gibi çıkıp oynamış bir Ahmet'imiz vardı bizim ne oldu ona?

Akılda kalanlar:

-Nocioni'nin efsane bıyıkları

-Her oyuncuyu kandırabilen Pero Antiç'in şut fake'leri

-Anthony Randolph'un yüzündeki huzursuzluk

-Dixon'ın Vesely'ye jeneriklik asistleri

-Llull'un Bogdanoviç'e attığı tokat ve çalınmayan faulü.

Yazarın Tüm Yazıları