Roma'ya 6 gol atan mütevazı takım Bodo'nun sırrı: Bir savaş pilotu

Güncelleme Tarihi:

Romaya 6 gol atan mütevazı takım Bodonun sırrı: Bir savaş pilotu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2021 14:12

Güçlü ve zengin takımlar, mütevazı bütçeli küçük takımlarla bir araya geliyor ve Avrupa Konferans Ligine “yanlışlıkla düşen” Avrupa’nın köklü kulüpleri, sürpriz yenilgilerden kaçamıyor. Son olarak, Norveç takımı Bodo/Glimt'in İtalyan devi Roma’yı 6-1 gibi bir skorla yenmesi büyük bir şok etkisi yarattı. The New York Times’ın baş spor yazarı Rory Smith'in yaklaşık 1 yıl önce kaleme aldığı Bodo/Glimt yazısından hareketle bu başarı hikayesinin şifrelerine baktık.

Haberin Devamı

Kim ne derse desin mevzu futbol olunca, güçlünün karşısında kendimizi güçsüz olanı desteklerken buluyoruz. Hayatta gerçekleşmeyen mucizelerin 90 dakika içinde gerçekleşmesini umarak... Endüstrileşen futbolun “pırıltılı” takımları, dev transferleri, büyük sponsorluk anlaşmaları derken, maç günü gelip çatıyor. Kazanmasına kesin gözüyle bakılan milyarlarca avroluk takımların karşısına biri çıkıyor, “tekere çomak sokuyor” ve olmazı olduruyor. Futbolun kültürel tarihi, "gerçekleri" dilim dilim doğrayan böyle maçlarla dolu.

UEFA Avrupa Konferans Ligi C Grubu müsabakasında, 14 milyon avroluk (159 milyon TL) piyasa değeri bulunan Norveç takımı Bodo/Glimt,  430 milyon avroluk (4 milyar 807 milyon TL) İtalyan devi Roma’yı kendi sahası Aspmyra Stadyumu'nda 6-1’lik bir skorla mağlup etmesi bunun en somut göstergesiydi.

Haberin Devamı

Comparisonator verilerine göre, Roma’nın Bodo/Glimt karşısında tüm hücum parametrelerinde geride kaldığı görülüyor. İtalyan ekibi, 14 başarılı atak geliştirirken, Bodo/Glimt 33’e ulaşmış. 14 ceza sahasında topla buluşma ve 558 pasın 491’inde başarı yakalan Bodo’ya karşı Roma’nın tek çözümü uzun paslar ve ortalardı ki, 11 ortanın sadece 1’i başarılı olmuş.

Romaya 6 gol atan mütevazı takım Bodonun sırrı: Bir savaş pilotu
Portekizli teknik direktör Jose Mourinho, kariyerinde ilk kez 6 gollük bir yenilgiyle tanıştı. 

Bodo/Glimt, oldukça mütevazı olanaklara rağmen oynadığı cesur futbol ile Avrupa futbolunda yer edinmek istediğini gösterdi. Öyle ki, Avrupa’nın en köklü kulüplerinden biri olan Roma'nın Portekizli “ikon” teknik direktörü Jose Mourinho, bu irade karşısında kariyerinde ilk kez 6 gollük bir yenilgiyle tanışmış oldu. 

Bodo/Glimt'in tarihe geçen zaferinin arka planında ilginç detaylar mevcut. 2017'de mental koç olarak takıma katılan Afganistan'da görev yapmış eski savaş pilotu Bjorn Mannsverk ve tüm oyuncuların sevgisini kazanan antrenör Kjetil Knutsen ile başlayan bir hikaye bu.

BODO/GLİMT TARAFTARI ‘BELEŞ TEPE’DE

Norveç takımı Bodo/Glimt’in 8 bin 500 kişilik Aspmyra Stadyumu’na bakan çatı katında onlarca taraftar takımlarını izlemek için bir araya geliyor. Stadyuma bakan bu alana çıkmak bir hayli zor ve tehlikeli. Ama yine de birçok taraftar, takımlarının Avrupa macerasına buradan ortak oluyor.

Haberin Devamı

Bu görüntüler, Beşiktaş taraftarının “beleş tepe” olarak adlandırdığı eski adıyla İnönü Stadı’nın Taksim'e bakan kısmında, yeni açık ile numaralının arasında bulunan alandaki taraftarların bir araya gelmesini hatırlatıyor.

Romaya 6 gol atan mütevazı takım Bodonun sırrı: Bir savaş pilotu

Bazı taraftarlar ise daha yaratıcı çözümler geliştirmiş. Sepetli vinç kiralayan taraftarlar, aracı stadyumun dışına park ederek takımlarını bu platform üzerinden izleme imkânı buluyor. 8 bin kişilik stada korona virüs tedbirleri nedeniyle giremeyen taraftarlar, buldukları yaratıcı çözümler nedeniyle sık sık para cezası yeseler de bunu pek dert etmiyor.

24 MAÇTA 83 GOL ATTILAR

Haberin Devamı

Norveç’in kuzeyinde bulunan ve başkent Oslo’ya 16 saatlik uzaklıktaki Bodo, Kuzey Kutup Dairesi’ne yakın 50 bin nüfuslu bir şehir. Bodo/Glimt’in yöneticileri takımın daha önce böyle bir ilgi görmediğini itiraf ediyor. Kuzey’in yükselen yıldızı başarılı bir grafik çizdikçe, insanlar takımın maçlarını stadyum çevresinde izlemek için olağanüstü bir çaba sarf ediyor.

Başarılı grafiğiyle ve inatçı oyunuyla seyir zevki yüksek maçlara imza atan Bodo/Glimt son yıllarda adeta altın çağını yaşıyor. Geçtiğimiz yıl Norveç liginde şampiyonluk kupası kaldıran ekip, küçük bir bütçeyle çıktığı bu yolda, 30 lig maçının 26’sını kazandı. Lig’de oynadığı 25 maç geride kaldığında 83 gol atan takım, inanılmaz bir rekora imza atmış oldu.

Haberin Devamı

Takımın bu çıkışı, sadece Bodo şehrini değil bütün ülkeyi etkisi altına aldı. Bodo/Glimt'in CEO'su Frode Thomassen, Norveç’in her köşesinde ve hatta Avrupa’da takıma sempati duyan kişilerin sayısında ciddi bir artış olduğunu söylüyor. Küçük bütçeli bir takım olmalarına ve az sayıda taraftar kitlesine sahip olmalarına rağmen, son zamanlardaki yükselen performansları nedeniyle, pek çok yayıncı kuruluş tarafından cazip hale geldiklerini açıklıyor. Takım kaptanı Ulrik Saltnes ise röportaj talebinin gelmediği tek bir gün olmadığını söylüyor.

Romaya 6 gol atan mütevazı takım Bodonun sırrı: Bir savaş pilotu

‘LİGİ TAKİP ETMİYORUZ AMA SİZİN MAÇLARINIZI DA KAÇIRMIYORUZ’

Haberin Devamı

Kulübün eski oyuncularından olan ve şu anda kulübün altyapısında antrenörlük yapan Orjan Berg, yaz tatili esnasında taraftarların sezonda göstermiş oldukları başarı için kendisini tebrik etmeleri karşısında şaşkınlığa düşmüş. Berg, “Hemen herkes kulüp için tezahürat yapıyordu” diyor.

Orjan Berg’in 22 yaşındaki oğlu Petrick ise takımın orta sahasında görev alıyor. Berg, oğlunun Norveç milli takımına çağırıldığında başından geçen bir anısını aktararak, Bodo/Glimt’in sadece taraftarlar arasında değil, yurtdışında oynayan oyuncular arasında da ciddi bir karşılığı olduğuna işaret ediyor. Orjan Berg’in anlattığına göre, Petrick milli takıma katıldığında, Borussia Dortmund’da top koşturan Erling Haaland ve Arsenal’in orta saha oyuncusu Martin Odegaard’in yanına geldiğini ve kendisine “Normalde bizim ligi takip etmiyoruz ama Bodo/Glimt’in maçlarını kaçırmamaya çalışıyoruz” dediklerini söylemiş.

Kulüp tarihinin en parlak dönemini geçirirken, maddi yetersizlikler ve yaşanan sağlık krizi nedeniyle bu başarıları çok az kişi yakından tanıklık edebiliyor. Koronavirüs salgını nedeniyle stada 200 taraftarın girmesine izin verilmesi nedeniyle, taraftarlar çatılara çıkıp, vinç kiralayıp maçı izlemek zorunda kaldı. Bu sezon ise bu rakam 600’e çıkartıldı. Tüm taraftarlar Bodo/Glimt’in maçlarını tribünde izlemek için çıldırsa da alınan önlemler nedeniyle bu halen mümkün değil.

‘İLK 11’İN YARISI BİZDE YETİŞEN ÇOCUKLAR’

Tüm spor branşları, kazanma şansı az olan takımların sürpriz başarı hikayelerine sahip. Bu başarının ardında genelde karizmatik bir çalıştırıcı, ya da bir şeyleri kanıtlamak için yanıp tutuşan ve dünyaya kendilerini göstermek isteyen yetenekli bir grup sporcu olur. Çoğu zaman perde arkasında avantajları veya rakip takımları şaşırtan cesur oyun tarzlarıyla karşımıza çıkarlar.

Bodo/Glimt'in öyküsünü öne çıkartan bu ve benzeri avantajlar mevcut. Örneğin, 52 yaşındaki teknik adam Kjetil Knutsen, istisnasız herkesin saygısını kazanmış bir isim. Takım kaptanı Saltnes, onu sevdiğini söylerken, ön libero mevkisinde oynayan Petrick Berg ise onun kolektivist anlayışını övüyor: “Bütün oyuncuları dinliyor.”

Romaya 6 gol atan mütevazı takım Bodonun sırrı: Bir savaş pilotu
Fotoğraf: glimt.no

Bodo/Glimt, altyapıdan yetişen oyuncular üzerine kurulan bir takım. Hemen hemen tüm oyuncular küçük yaştan itibaren takımda top koşturan isimlerden oluşuyor. Berg, Saltnes, Brede Moe ve Jens Petter Hauge olmak üzere birçok oyuncu altyapıdan veya Norveç’in kuzeyindeki diğer futbol okullarında yetişen isimler. “İlk 11’in yarısı bizde yetişen çocuklar” diyen Orjan Berg, kadronun yüzde 40’ının takımın altyapısından, yüzde 15’nin ise Norveç’in diğer bölgelerinden geldiğini söyledi. Yerel oyuncularla oynamayı hedeflediklerini ifade eden Berg, “Bu bizim kimliğimizin bir parçası. Ayrıca taraftarlarımız da altyapıdan yetişen oyuncuların sahada olmasını istiyor” açıklamasını yaptı.

BODO/GLİMT’TE ÜÇ KUŞAK: BERG AİLESİ

Bu oyuncuların arasında Patrick Berg ise apayrı bir örnek. Dedesi Harald halen kulüp tarihinin en iyi oyuncusu ve ilham kaynağı olarak gösteriliyor. Amcaları Runar ve Arild da öyle. Babası Orjan ise bir dönem başarılı bir futbolcu olmasının yanı sıra, altyapılardan yetiştirdiği öğrencileri ve taraftarlar tarafından oldukça sevilen bir isim. Bu futbol ailesinin son ferdi olan Patrick ise diğer aile fertlerinden daha şanslı çünkü dedesinden sonra lig kupasını kaldırmayı başaran ikinci kişi. Bodo/Glimt bugüne kadarki en büyük başarısı, 1975’te ve 1993’te kazandığı Norveç kupasıydı.

Takımın parlak yıldızlarından olan Patrick birkaç yıl önce, az süre aldığı ve ailesiyle iç içe olduğu bir takımda oynamak istemediği için kulüpten ayrılmaya karar vermiş. “Doğru düşünemediğim bir dönemdi” diyen Patrick, “Hayal kırıklığına uğramıştım, kızgındım ve sürekli kendimden başka herkesi suçluyordum” sözleriyle içinde bulunduğu dönemi açıklıyor.

‘NELER YAŞADIĞIMIZI ASLA TAHMİN EDEMEZSİNİZ’

Bugünkü başarıda büyük pay sahibi oyunculardan olan takım kaptanı Saltnes, o dönem takımı bırakmayı düşünen oyunculardan. Üç yıl önce futbolun eskisi gibi tat vermediğini açıklayan Saltnes, o dönemlerde futbolu bırakmayı düşündüğünü söylüyor ve ekliyor: “Maçlardan önce mide krampları ve bulantı yaşıyordum. Geriye dönüp baktığımda ‘şüpheler ve korkular’ tarafından tüketiliyordum.”

Geçtiğimiz ay San Siro'da oynan Milan maçında sahaya çıkan Saltnes, “O gün o sahadaki oyuncuların hemen hepsinin farklı bir hikâyesi olduğunu görürsünüz. Hayal kırıklığına uğramış, sakatlanmış veya futbolu bırakmayı düşünen oyunculardık. Neler yaşadığımızı asla tahmin edemezsiniz” diyor.

Takım tüm yaşanan olumsuzluklara karşın, dostluğun ve çalışmanın başarıda en büyük faktör olduğunu kanıtlıyor. Bodo/Glimt'i değerli kılan şey ise tüm bu zorlukların içinden sıyrılmayı başarmış olması.

Takımın patronu Thomassen ise “Biz güçsüz görünen bir takımız” dedi ve devam etti: "Güçsüz görüneni kim sevmez ki?"

Romaya 6 gol atan mütevazı takım Bodonun sırrı: Bir savaş pilotu

Bodo/Glimt'in 52 yaşındaki antrenörü Kjetil Knutsen. Fotoğraf: glimt.no

‘HEDEFLERİMİZ YOKTU, PERFORMANSIMIZI ARTTIRMAK İSTEDİK’

Takımın ilk değişim adımı, 2019’da sezon hazırlıkları için gittikleri İspanya kampında atılmış. Her zaman yaptıkları gibi orada sezon için hedefleri tartışılırken, daha önce pek alışık olmadıkları bir eğilim gelişmiş. O dönemki anlayış değişikliğine ilişkin konuşan Saltnes, “Bütün beklentileri, hedefleri ortadan kaldırdık. Hiçbir hedefimiz yoktu. Sadece performansımızı arttırmak istedik” açıklamasını yapıyor.  

Saltnes, takımın üç yılda yaşadığı dönüşümün ardında sihirli bir çözümün bulunmadığını belirtiyor. “İnsanlar her zaman başarının ardındaki sırrın ne olduğunu soruyor. Fakat bu tek bir şeye veya kişiye bağlı değil” ifadesini kullanan Saltnes, “Her şey çok doğal bir biçimde oldu. Büyük hayallerimiz veya başarı haritamız yoktu” diyor.

BAŞARININ MİMARI ESKİ BİR SAVAŞ PİLOTU

Fakat herkesin üzerinde mutabık oluğu şey, Bjorn Mannsverk olmadan tüm bu başarının gerçekleşemeyeceği. Afganistan’da iki kez görev grubuna katılan ve Libya’da görevler yapan Norveç Hava Kuvvetleri’ne bağlı eski bir savaş pilotu olan Mannsverk, 2010’da pilotlar için düzenlenen mental hazırlık programına katılmış. Burada öğrendiklerini ileri bir seviyeye taşıyan Mannsverk, 2017’de mental koç olarak takıma dahil olmuş.

Bir futbolsever olmasına rağmen takımın izlediği ilk maçın oldukça sıkıcı olduğunu söyleyen Mannsverk, gelinen noktada seyir zevkinin oldukça yükseldiğini belirtiyor. Zihinsel eğitim ve farkındalığın faydalarını çok önceden keşfettiğini ifade eden Mannsverk, ilk başlarda bu yetileri spora yansıtmanın oldukça zor olduğunu kabul ediyor. “Sadece iki kuralım vardı” diyen eski savaş pilotu şunları söylüyor: “Her biri benim sunacaklarıma açık olmalıydı. Ben bir teknik adam değildim ve onlara daha mutlu olmaları ya da daha çok çalışmaları gerektiğini tembih edemezdim.”

Mannsverk, ilk olarak futbolcularla her biri yarım saat süren özel görüşmeler yapmış. Ardından grup seansları düzenleyerek, oyuncuların duygularını ve deneyimlerini yansıtmaları için cesaretlendirmiş; her birine ev ödevleri vermiş ve sabah antrenmanları öncesi düzenli olarak meditasyon yapmalarını sağlamış.

Mannsverk’in yöntemleri maç içerisinde de gözlemleniyor. Takım kalesinde gol gördüğünde, oyuncular en ufak bir moral bozukluğu göstermeden hızlıca bir araya gelip konuşuyorlar. Mannsverk nüktedan bir üslupla, “Artık maç içinde o kadar sık toplanmıyorlar. Şansız bir durum olması durumunda, -ki bu çok nadir oluyor- bir araya geliyorlar” diyor.

‘PERFORMANSA ODAKLANMAK YARATICILIĞI ORTAYA ÇIKARTIYOR’

“Çok şeffaf bir kültür oluşturduk” ifadesini kullanan Patrick Berg, “Başka bir kulüpte zayıflık olarak algılanabilecek şeyleri rahatlıkla antrenörümüzle konuşabiliyoruz” diyor. Berg, ayrıca Mannsverk'in kendilerini bir futbolcu olarak değil, insan olarak gördüğünü ve yardım ettiğini söyledikten sonra ona çok şey borçlu olduklarını ekliyor.

Müsabakalarda, skordan ziyade ortaya koyulan performansı değerlendiren ve bunun üstüne düşünmeyi teşvik eden Mannsverk, “Maç skorlarına odaklanmak çok fazla stres yaratıyor. Performansa odaklanmak ise yaratıcılığı ortaya çıkartıyor” açıklamasını yapıyor.  

2018'de ligi 11. sırada bitiren takım, düşünce yapısını değiştirme kararı aldıktan sonra bunun meyvelerini hemen toplamaya başladı. 2019 sezonunu ikinci sırada tamamlayan Norveç ekibi, geçtiğimiz yıl şampiyonluk kupasını kaldırdı ve bu yıl benzer bir başarıyı yakalamak için kıyasıya mücadele ediyor. Berg, “Mannsverk ile yaptığımız zihinsel çalışmalar olmasaydı, bu noktaya ulaşabileceğimizi sanmıyorum” ifadesini kullanıyor.

Romaya 6 gol atan mütevazı takım Bodonun sırrı: Bir savaş pilotu
Fotoğraf: glimt.no

YAPRAK DÖKÜMÜ BAŞLADI

Babası 1975’te kupayı kaldırdıklarında 7 yaşında olduğunu söyleyen Orjan Berg, cumartesi günleri ailecek Bodo’ya gidemediklerini hatırlıyor. “İnsanlar babamı durdurur ve futbol hakkında uzun uzun konuşmak isterlerdi” diyen Berg, “Bugün de aynı şeyleri yaşıyorum” diyor.

Kulüp tarihine altın bir yıl olarak geçecek bu dönemin, boş stadyumlarda oynanması ise büyük bir üzüntü doğuruyor. Ancak kulüp yöneticileri ve futbolcular bu konuyu dert etmediklerini söylüyor. Takımın patronu Thomassen, “Tabii ki, taraftarlarımız bizi stadyumlarda izlemek istiyor ve biz de onların desteğinin yanımızda olmasını istiyoruz. Ama böylesi bir dönemde, değiştiremeyeceğimiz şeyler için çaba harcamamızın bir anlamı yok” açıklamasını yapıyor.

Olumsuzluklar bununla da sınırlı değil. Milan maçı sonrası takımın yıldız oyuncularından Jens Petter Hauge, yaptığı açıklamada Norveç’e geri dönmeyeceğini duyurmuştu. “Büyük olasılıkla takımdan kopacak birkaç kilit oyuncumuz daha olacak” diyen Thomassen, “Bu durum futbol endüstrisinin doğal bir sonucu. Tabii ki bizim de sponsorlarımız ve farklı gelir kaynaklarımız var ancak onlara sunamadığımız yüksek meblağlar oyuncular farklı seçenekler arıyorlar. İyi iş çıkaran bir takımın büyük ve zengin yırtıcılar tarafından hedef alınacağına şüphe yok” ifadesini kullanıyor.

Bu sezon, Jens-Petter Hauge elemelerdeki rakipleri Milan'a, Philip Zinckernagel İngiliz kulübü Watford'a, Kasper Junker ise Japon temsilcisi Urawa Red Diamonds'a transfer oldu. Galatasaray’ın ise 22 yaşındaki Patrick Berg ile yakından ilgilendiği ve transfer ihtimalinin yüksek olduğu söyleniyor. Thomassen bu durumu, “Oyuncularımızın Norveç’te oynamaktan daha büyük hedefleri var” sözleriyle açıklıyor.

‘BU MACERA BURADA BİTMEYECEK’

Yerel bir takımda top koşturan bir Bodo/Glimt taraftarı, sezonu “rüya gibiydi” diye nitelendiriyor. Genç taraftar rüyanın bitmesinden duyduğu korkuyu dile getirirken, “Bu yükseliş sona erdiğinde, ışıklar sönecek ve soğuk, kasvetli bir şafağa uyanacağız. Uyandığımızda ise herkesin izlemekten büyük keyif aldığı bu takım çoktan gitmiş olacak” diyerek karamsar bir tablo çiziyor.

Fakat, Thomassen bu kötümser tabloyu paylaşmıyor. Son haftalarda 19 yaş altı alt yapı takımları için 400’den fazla sporcunun kulübe başvuru yaptığını belirtiyor ve Bodo/Glimt'in Norveç futbolunda önemli bir yer tutmaya başladığını söylüyor. Genç oyuncuların sayısını arttıracaklarını ve altyapı olanaklarını geliştireceklerini açıklayan Thomassen şunları söyledi: “Artık birçok oyuncu takımımızda oynamak istiyor. Bu muazzam bir yolculuk oldu ama bizim için macera burada bitmiyor. İlk adımları attık ve gelişmeyi sürdüreceğiz. Gelecek yıl da şampiyonluğu kazanacağımızdan eminiz.”

New York Times'ın "Norway Has a Must-See Team. Barely Anyone Can Watch It" başlıklı haberden derlenmiştir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!