Halil Mutlu: Ben hala acı çekiyorum

Güncelleme Tarihi:

Halil Mutlu: Ben hala acı çekiyorum
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 31, 2019 12:14

Olimpiyat, dünya ve Avrupa şampiyonu eski milli halterci Halil Mutlu, Bulgaristan'dan Türkiye'ye uzanan hayat hikayesini Demirören Haber Ajansı'na (DHA) anlattı. Mutlu, "Ben halterci olarak Türk olduğum için halter branşından uzaklaştırıldım. Hayatımda ise en çok yıprandığım ve yorulduğum olay 2005 yılındaki doping süreciydi. O süreçte bu kadar başarılı olduğum için kendi kendime 'keşke bunun yarısı kadar başarılı olsaydım' dedim" diye konuştu.

Haberin Devamı

Halil Mutlu, 10 yaşında halterle tanıştığını belirterek, "Halter ile tanıştıktan 1 ay kadar sonra Naim ağabey şampiyon oldu ve onunla tanıştım. Halter köyden kasabaya gelirken bilmediğim bir branştı. Tam adapte oldum dediğim dönemde biliyorsunuz 1985 yılında Bulgaristan'da isimlerimiz değişti. Tabii bu süre içerisinde köylü bir çocuk için oradaki baskıları görünce işin aslı baya bir ürktüm. Ancak hiçbir zaman spordan vazgeçmedim" dedi.

"16 BUÇUK YAŞIMDA AİLEMİ BIRAKIP ÜLKE DEĞİŞTİRDİM"

O süreç içerisinde tam olarak halterin ne olduğunu bilmediğini vurgulayan Mutlu, "Zor süreç ve zor badireler atlatmışız. Bu baskılı süreç 1989 Aralık ayına kadar Bulgaristan'da benim adıma sürdü. O aydan sonra Türkiye'ye tek başıma ailemden ayrı göç amacıyla yola çıktım. 16 buçuk yaşımda Türkiye'ye geçiş yaptım. Benim için yeni bir süreç başladı. 1 Ocak 1990 itibariyla da Ankara'da yaşamaya başladım" ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

"HALTER YAPMAK İSTİYORDUM, TÜRK OLDUĞUM İÇİN HİÇBİR OKUL BENİ KABUL ETMEDİ"

Halil Mutlu, 'tam alıştım' dediği yıllarda baskıların başladığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Baskılar başladı. O süreçte bitti, tam her şey yoluna girdi dediğimiz anda biliyorsunuz 1986 yılında Naim ağabeyin göç etmesiyle birlikte 1987 ve 1988'in başlarına doğru Bulgaristan'da Türkçe konuşmaya ceza gibi farklı baskılar oluşmaya başladı. O süre içinde Türk çocuklarının spor ile sanat ile uğraşması noktasına engeller konuldu. Örneğin ben halterci olarak Türk olduğum için halter branşından uzaklaştırıldım. Ancak eğitimimi verebileceklerini ama halterin benim için bittiğini söylediler."

"SINIRDAN GEÇMEK BENİM İÇİN ACI OLDU"

Ailesinden ayrılmanın kendisi için çok zorlu olduğunu belirten Mutlu, "16 buçuk yaşında annemi, babamı, ablamı, iki tane ağabeyimi nasıl 10 yaşındayken köyde bırakıp kasabaya gittiysem, bu sefer yine onları köyde bırakıp ülke değiştirdim. Sınırdan geçince benim için bir sürü acı oldu. Çünkü annem, babam, ablam ve kardeşlerim orada kalmıştı. Düşündüğün zaman evet zordu akabinde sınırda komple göç vizesi de kalktı. Dolayısıyla benim annem ile babamın Türkiye'ye gelme şansları hiç yoktu" şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

''MECBUREN AİLEMİ BULGARİSTAN'DA BIRAKMAK ZORUNDA KALDIM''

Türk olduğu için Bulgaristan'daki hiçbir okulun kendisini kabul etmediğini söyleyen Halil Mutlu, "Benim için her şeyden önemlisi ailemden ayrı kalmak değildi, ben halter sporu yapmak istiyordum. Bütün spor okulları kapalı olunca ben mecburen ailemi Bulgaristan'da bırakmak zorunda kaldım. Çünkü Bulgaristan'da gitmediğim okul yoktu ama Türk olduğum için hiçbir okul kabul edemedi beni. Belki hocalar isterdi ama yönetim alamazdı. Devletin almış olduğu kararlardan dolayı. Benim de tek seçeneğim vardı halter yapabilmek için Bulgaristan sınırları dışına çıkmak. Bende direkt Ankara'ya geldim" diye konuştu.

Haberin Devamı

"7 REKOR KIRARAK DÜNYA HALTER TARİHİNDE BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİM"

Dünya halterine adını altın harflerle yazdıran Mutlu, DHA'ya yaptığı açıklamada, "Bu süreçler benim için hep acabalarla doluydu. Tabi daha sonra Türkiye'deki şartlara biraz adapte olunca şuna inandım; Türkiye'ye geldikten sonra biraz da ülkemi tanıyınca ben başarılı olursam benim şu sesimi birileri duyar. 7 tane dünya rekoru kırdım, dünya halter tarihinde bir ilki gerçekleştirdim" dedi.

"BEN HALA ACI ÇEKİYORUM"

Anne ve babasından ayrı olmasının kendisi için acı verici olduğunu ifade eden Halil Mutlu, şunları kaydetti:

"Acı dediğiniz noktada neye göre acı. Ben hala acı çekiyorum. Ben hala annem ve babam ile 1 hafta dolu dolu bir evde bir ortamda bulunmadım. Eğer bu ülkede başarılı olmak isterseniz maalesef sevdiklerinizden uzak kalmak zorunda kalıyorsunuz. Biraz da hayat şartları sizi zorluyor. Acı çektiğim tek nokta şudur annemin babamın yanlarında görmek istediği hiçbir dönem yanlarında olamamışımdır. Dolayısıyla bu acı da benimle sonsuza dek sürüklenip gidecek. Ama onun karşılığında da milyon belki de milyarları mutlu etmişimdir. Bunun bedeli de böyle oldu."

Haberin Devamı

"EN MUTLUSU İLK YARIŞMALARIM, EN ACISI DA 1995 YILI"

Kariyerine dair önemli noktaları açıklayan Mutlu, "Benim için ilk mayo giydiğim zaman en mutlu olduğum andır. 1990 yılında 5-6 ülkenin katıldığı Adapazarı'nda Uluslararası Cumhuriyet Turnuvası ilk mayoyu giydiğim zamandı. Benim için olimpiyattan daha önemli bir yarışmaydı. Acıya gelirsek, 1995 yılında Çin'de yapılan Dünya Şampiyonası'ydı. Yarışma başladı, koparmada çok iyi bir performans sergiledim. Daha sonra silkmede yine iyi bir performans sergiledim. Yarışma neredeyse tamamlanmıştı, bütün rakiplerim haklarını tamamlamıştı ama benim bir hakkım daha vardı. Çin'de dünya rekoru kırabilmek daha farklı bir duyguydu. Hocalarıma ve başkanıma sordum. Oradan antrenörlerden biri 'şampiyonsun ve son hakkına girsen de girmesen de olur, ne yapmayı düşünüyorsun?' dedi. Evet şampiyon olduk önemli olan oydu. 5 kilo artış yaparak dünya rekorunu denedim ama başarılı olamadım. Önemli olan şampiyonluktur dedim. Beni kürsüye aldılar, tam kürsüye çıkarken rahmetli başkanımız Savaş Ağaoğlu tuttu beni kolumdan ve bütün sorumluluğu üstlenerek 'sen ikinci olmuşsun' dedi. Hatalı veya bilinçli öyle bir hata olmaz diye düşünüyorum. Oradaki hocaların sorumsuzluğu. En mutlusu ilk yarışmalarım, en acısı da 1995 yılı" şeklinde konuştu.

Haberin Devamı

"HAYATIMDA EN ÇOK YIPRANDIĞIM VE YORULDUĞUM OLAY 2005 YILINDAKİ DOPİNG SÜRECİYDİ"

Halil Mutlu. 2005 yılında yaşadığı doping sürecinin kendisini çok yorduğunu vurgulayarak, "Keşke bu kadar başarılı olmasaydım da benimle bu kadar uğraşan insan olmasaydı diye dua ettiğim tek noktaydı. O süreçte bu kadar başarılı olduğum için kendi kendime keşke bunun yarısı kadar başarılı olsaydım dedim. Benim başarılı olduğum 10-14 yıllık istikrarlı süreç, hep birilerini mutsuz etmiş, rahatsız etmiş. Bunun bedelini 2005 yılında ben bir şekilde ödedim. Sporda bir sporcunun yaşayabileceği en üst noktayı bütün branşlardan bahsediyorum, ender sporcuya nasip olmuş mutluluğun fazlasını yaşadım. Ben zaten o olayı yaşadıktan sonra bunları hak etmediğimi ve daha iyisini yapabileceğimi tekrarladım kendi kendime. Zaten hedefim vardı. 2008 yılında dönünce olimpiyat şampiyonu olabilmeyi hedefliyordum ve bu yönde ilerlemeye çalıştım. Bu süreçten sonra kişiler kendi yüzlerini göstermeye başladılar. Hep böyle sizin yanınızda birileri varken çalışmak istediğiniz insanları uzaklaştırma yönünde hareket ettiler" ifadelerini kullandı.

"BEN SPORU BIRAKMADIM, BENİ YÖNETENLER BANA BU SPORU BIRAKTIRDI"

Mutlu, istemediği bir şekilde sporu bıraktığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Antrenmanlara başladım. Ancak maalesef 2008 yılında seçimden sonra bu yönetim tarzı ve halteri bilmeyen kişilerin geleceğe yön verdiği bir sistemde ben olmayacağım dediğim gün aslında sporu bırakmıştım. Daha sonra toparlayamadım, böyle istemediğimiz bir şekilde sporu bırakmış oldum. Ben sporu bırakmadım beni yönetenler bana bu sporu bıraktırdı. Bu şekilde sporu bıraktığım için de binlerce kez pişmanım. Belki de olimpiyata nasıl gidemediysem, sporu bırakmam da hüsranla bitti."

"MÜCADELEMİZ ÖNCEDEN PODYUMDAYDI, ŞİMDİ BAŞKANLIK YÖNÜNDE DEVAM EDİYOR"

"İnandıklarım doğrultusunda mücadeleme devam ediyorum" diyen Halil Mutlu, "Bir başkanlık serüvenim var. Ondan bir adım geri atmış değilim. İnandıklarım doğrultusunda mücadeleme devam ediyorum. Sene olimpiyat senesi akabinde de bizim için seçim senesi. İlk önce olimpiyatı atlatıp, halter camiamıza yakışır bir şekilde ülkemizi olimpiyatlarda temsil edip tekrar olimpiyat sonrası seçimlerde göreve talip olmaktır. Mücadelemiz önceden podyumdaydı şimdi başkanlık yönünde devam ediyor" şeklinde konuştu.

"İLK ÖDÜLÜMLE ŞAHİN ARABA ALDIM"

İlk ödülünün 1992 yılında Avrupa Şampiyonası'ndan sonra aldığı bir araba olduğunu belirten Mutlu, "Ödül konusunda biraz şanssız bir sporcuydum. Giderdim kazanırdım, kazandırırdım, o zaman gençtim bir sürü yarışmalara gider gelirdim. Devletimiz o zaman belli bir süreç sonrası toptan bize ödülleri takdim ederdi. Benim yaklaşık 10-15 yarışmam birikirdi ve sonra devlet baba derdi ki 'durumumuz yok'. Durumumuz olmayınca da siz ödüller arasından seçin ben size en iyisini veriyim derdi. Biz de devletimiz sağ olsun derdik. Milyonlar beklerken, binlere razı olur, Allah razı olsun derdik. İlk ödülüm ilk Avrupa Şampiyonası'nda büyüklerde gidip de 3'üncü olduğum yarışmaydı. İlk ödülüm 1992 yılındaki Şahin arabaydı" dedi.

MUTLU AİLESİNİN HEPSİ SPORCU

Çocuklarının antrenmanlarını yakından takip eden ve onlarla eskrim yapan Halil Mutlu, idmanda iki oğluna yenilse de keyifli anlar yaşadı. Olimpiyat şampiyonu eski milli halterci Halil Mutlu'nun eşi ve 2 çocuğu da kendi gibi sporcu. Eşi Seher Mutlu ise eski milli cimnastikçi ve bugün ise antrenörlük yapıyor. İki milli sporcunun çocukları Tuna ve Arda ise eskrim yapıyor. Seher Mutlu, çocuklarını sonuna kadar desteklediklerini belirterek, "Biz de sporun içinden geldiğimiz için bu anlamda bilinçliyiz. Hem eğitim hem spor anlamında çocuklarımızın arkasından hem destek verip, elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışıyoruz onlar adına, Türk sporu adına" dedi. Baba Halil Mutlu ise, "Elimizden geldiğince çocuklarımız, ailemiz, ülkemiz için hayırlı işler yapmaya çalışıyoruz. Önemli olan da bu düşünceyle hareket etmeye çalışıyoruz" diye konuştu.

Çocukları Arda ve Tuna ile maç yapan Halil Mutlu şunları kaydetti:

"İlk maç için söylenecek pek bir şey yok. Ama ikinci maç benim için daha eğlenceliydi. En azından kıyak da olsa 1 sayı aldım. O sayıyı da büyük oğlum Tuna'dan aldım. Arda için ise kendimi biraz daha geliştirmem lazım. Çünkü onda rekabet seviyesi üst seviyede."

Antrenör Erdoğan Kızıldağ, "Arda ve Tuna bizim için kıymetli sporcular. Bu sporcularımızın durumu biraz zor. Babalarından dolayı çıta çok yüksek. Onlar da ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!