Güncelleme Tarihi:
Fenerbahçe, Süper Lig’in 26. Haftasında Antalyaspor’u 3-0 gibi net bir skorla mağlup ederken, zirvedeki rakibi Galatasaray’ın puan kaybı sonrası liderlik koltuğuna bir adım daha yaklaştı.
Sarı lacivertliler, bu galibiyet sonrasında Galatasaray ile aralarındaki puan farkını 3’e indirdi.
CEZALI MOURINHO KAZANDI
Fenerbahçe Teknik Direktörü Mourinho, karşılaşmayı tribünden seyrederken son 11 müsabakada 9 galibiyet 2 beraberlik aldı.
Gelecek hafta ligde bay geçecek Fenerbahçe, Galatasaray’ın Alanyaspor karşısında puan kaybetmesi halinde bir sonraki hafta oynayacağı Samsunspor maçına büyük bir avantajla çıkacak.
Fenerbahçe’nin Antalyaspor maçını usta yazarlar Banu Yelkovan ve Mehmet Aslan değerlendirdi
Banu Yelkovan'ın yazısı
Puan farkı artık korkutmuyor!
Fenerbahçe'nin yükselişi sadece tabelada değil oyunda da hissediliyor.
Kazanan takımı 1-2 dokunuş hariç değiştirmeyen, Avrupa, lig ve kupada oyun ezberini iyiden iyiye oturtan, kendine güvenli Fenerbahçe, Antalyaspor karşısında ilk 45 dakikada maçı kopardı. Son 5 haftadır kaybetmeyen Antalyaspor, Şükrü Saracoğlu’nu gayet iyi tanıyan Emre Belözoğlu’yla kağıt üzerinde zorlu bir rakip olsa da, Fenerbahçe’nin temposu karşısında ilk yarım saatte ne olduğunu bile anlamadan 3 farklı geriye düşmüştü bile.
RAKİBİNE NEFES ALDIRMADI
Sarı lacivertliler, maçın başlama düdüğünden itibaren oyunun tek hakimiydi. Fenerbahçe’nin oyuna ağırlığını koymasını sağlayan tek şey rakibine kıyasla çok daha üstün bir kadroya sahip olması değildi. Taca giden topun bile peşinden sprint atan, rakibine nefes aldırmayan, Galatasaray’ın puan kaybıyla motivasyonu artmış ve kazanma isteği elle tutulur, gözle görülür bir takım vardı sahada. Fiziksel olarak iyi durumda sayılabilecek Antalyaspor dahi sarı lacivertlilerin bu temposuna ayak uyduramadı.
İlk gol kornerden geldi. Bu sezon kornerden kazanılan gollerde ligin 2. sırasında bulunan Fenerbahçe, Mert Müldür’ün golüyle ağları sarstı. Ardından Tadic farkı ikiye çıkardı. Ama gecenin özel hikâyesi En-Nesyri’ye aitti. Faslı golcü, Alex de Souza’dan bu yana üst üste 6 iç saha maçında gol atan ilk Fenerbahçeli oldu. 2006’dan bu yana kırılamayan rekoru egale etti.
Fenerbahçe’nin yükselişi sadece tabelada değil, oyunun her anında hissediliyor. Hücumdaki çeşitlilik, savunmada disiplin, orta sahada bitmek bilmeyen enerji, her geçen gün daha da oturan bir sistem ve bu ritme uyum sağlamış tribünler. Liderle aradaki puan farkı artık kesinlikle göz korkutmuyor.
Mehmet Aslan’ın yazısı
Görünmeyen ama hissedilen o muazzam bağ!
Mourinho, ligin ikinci yarısında Fenerbahçe'yi bambaşka bir takıma dönüştürdü.
Futbolun en güzel yanı skorun/ sonucun bilinmezliği. Galatasaray-Kasımpaşa beraberliğinden sonra bu altın kuralın, Kadıköy’deki Fenerbahçe-Antalya karşılaşmasında geçerli olmayacağı çok açıktı.
1) Galatasaray’ın puan kaybı hem takımda hem de tribünlerde motivasyonu zirveye çıkarmıştı.
2) Mourinho etkisi. Ben de dahil, çoğunluk, Fenerbahçe’nin takım ve bireysel oyuncu becerisinin gelişme göstermediği düşüncesindeydi. Ama itiraf edelim, Mourinho, ligin ikinci yarısı ile birlikte Fenerbahçe’yi, oyun planına sahip, etkili ve ligin en dengeli takımına dönüştürdü.
GÖRÜNMEYEN AMA HİSSEDİLEN BAĞ
3) Antalyaspor kadro derinliğine sahip bir takım değil. 13-14 oyuncu ile mücadele ediyorlar. Emre Belözoğlu’nun seçenekleri çok kısıtlıydı.
O ‘altın kural’ı zihnimde alt üst eden ve Fenerbahçe’yi galibiyete götüren 3 ana etken bunlardı. Bir unsur daha var... Yıllar önce Mesut Özil’e, Real Madrid’deki (birlikte çalışıyorlardı) Mourinho’yu sorduğumda, “O bizi çok rahatlatıyor, hatta güldürüyor” diyerek bir oyuncu olarak sevgisini dile getirmişti. Dzeko’yu ve diğer oyuncuları izlediğimde Mourinho’nun öğrencileri arasında görünmeyen ama hissedilen muazzam bir bağ oluştuğunu düşünüyorum.
38 yaşındaki Dzeko’nun müthiş performansını, ilk 10-15 haftada yerden yere vurulan En-Neysri’nin o harika dönüşümünü sadece profesyonellikle açıklayamıyorum çünkü. Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen elbette eleştilerim de var...
Fenerbahçe’nin bireysel olarak rakibe ve topa hamle ritmini geliştirmesi gerekiyor.
Özellikle orta alanda hatalı ve riskli pas istatistiğini minimuma indirmek zorunda.
Rakipten dönen topların geri kazanılması (bu maç hariç) süresini geliştirmeli. Savunmaya kadar koşup topa yeniden sahip olmaya çalışmak takımı hem yoruyor hem rakibe avantaj sağlıyor.
İlk yarı Antalyaspor 2, Fenerbahçe ise 4 faul yaptı. Ve oyun su gibi aktı. Bu istatistiğe bakarak “Temassız oyun” yorumu da yapabiliriz. Ama ben, “Ne mutlu ki sahada hakemi aldatan sahtekâr oyuncu yoktu” demeyi tercih ediyorum.