GeriSeyahat Son Mayalar
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Son Mayalar

Son Mayalar

3Onlar bir zamanlar Orta Amerika'ya hükmetmiş Maya İmparatorluğu'nun son temsilcileri... 500 yıl önce İspanyol istilasından kaçarak Lacandona ormanına sığınan 20 bin Mayadan geriye kalanlar Meksika'nın Lacandona ormanında yüzyıllar öncesinden kalan gelenekleriyle yaşıyor. Yakın köylerdeki akrabaları çoktan protestan olup, geleneklerini unutsalar da Naja köyündeki 180 Maya hala güneşe tapıyor. Modern dünyaya sırt çevirerek yaşadıkları köy adeta yaşayan bir müzeyi andırıyor. Meksika'nın en gelişmiş imparatorluğu'ndan geriye kalan bir avuç insan, ormanın derinliklerinde geleneklerini korumak için bugünün teknolojik dünyasına sırt çevirerek meydan okuyor.

Meksika'nın ortasında küçücük bir kasabadayım. Burası adını yakınlardaki eski Maya kentinden alan Palenque. Kasabanın çıkışındaki briketten yapılmış otobüs terminalinde beni ormanın derinliklerindeki Naja köyüne götürecek otobüsü bekliyorum. Öğle saatlerinde terminalin önünde nuh nebiden kalma bir otobüs duruyor. Otobüsten inen genç bir çocuk bizim Aksaray dolmuşçularına taş çıkarırcasına bağırıyor: ‘‘Naja Naja...’’ ‘‘Vamos’’ (Gidiyoruz). Benimle birlikte uzun saçlı, beyaz tunikli pek çok yerli otobüse doluşuyor. Kasabadan alışverişlerini yapan Lacandona yerlileriyle birlikte yola koyuluyoruz. Yedi saat sürecek maceralı bir yolculuk bu. Hava karardıktan sonra Naja'ya varıyoruz... Zifiri karanlıkta sadece meydandaki ahşap bir kulübenin ışığı görülüyor. Burası köyün tek bakkalı. Otobüsten indirilen malları bakkaldaki tezgahlara yerleştirmeye çalışan bir kadın geceyi nerede geçirebileceğim konusunda bana yardımcı oluyor... ‘‘Sağdaki patikayı izle. Tepeyi aş. Karşına çıkan evde kalabilirsin.’’ Bırakın tepeyi, evi, zifiri karanlıkta patikayı bulmam mümkün değil. Neyse oğlu bana yolu gösteriyor. 10 dakika kadar ormanın içinde ilerledikten sonra eve varıyoruz... Ahşap evin kapısından içeri girdiğimde karşılaştığım görüntü beni adeta başka bir boyuta taşıyor. Odanın toprak zemininde yakılmış bir ateşin başında toplanmış ısınmaya çalışan çocuklar ve iki kadınla karşılaşıyorum. Oda adeta bir çıfıt çarşısını andırıyor. Ahşap kalaslardan yapılmış kulübenin duvarlarına yaslanmış yataklar... Duvarlardan birinde asılı mutfak malzemesi ve sepet yapmak için kullandıkları mısır yaprakları... Bir köşede mısır koçanlarından bir yığın. Bir sürü kedi ve köpek... Bütün bu görüntülere aykırı tek eşya odanın başköşesindeki televizyon! Aralarında maya dilinde konuşuyorlar. Küçük bir kız bana yandaki kulübelerden birinde kalabileceğimi söylüyor. Adı Çaşkin... 12 yaşında. Aralarında bir tek o İspanyolca konuşabiliyor. Beni önce ev halkıyla tanıştırıyor. Dişleri dökülmüş yaşlı halası Kah, diğer halası Maria, kızkardeşleri Çanuk ve

Çaşnuk ve bir de dilsiz ağabeyi Boli. Çaşkin'in annesi ve babasıysa turistlere hediyelik eşya satmak için kasabaya gitmişler... Ev halkı aralarında benden ne kadar para isteyebileceklerini tartışıyor. Sonunda Çaşkin, bir gece hamakta yatma karşılığı 10 peso Kah, 10 peso Maria için ödemem gerektiğini söylüyor. Sonra beni kalacağım kulübeye götürüyor. Burası ortasında bir hamak kurulu bomboş

bir oda.. ‘‘İyi geceler’’ demeden önce odanın ahşap kapısını yatmadan sürgülemem konusunda beni uyarıyor. Nedenini soruyorum. Hayvanlar, diyor. Ardından da bir jaguarın geceleri köyde dolaştığını söylüyor. Çaşkin'in hayal gücü mü bilemiyorum. Ama Lacandon ormanında hala yaşayan jaguarların Mayalar için Tanrısal bir sembol olduğunu biliyorum... Ertesi sabah Çaşkin ve ailesini ateşin başında kahvaltı ederken buluyorum. Kahvaltıları omlet ve mısır unundan yapılmış yufkaya benzer tortilla ekmeğiyle kahve. Çaşkin'e öğle yemeğinde ne olduğunu soruyorum. ‘‘Maiz, huevo, tortilla, plata... Nada mas!’’ Mısır, yumurta, tortilla... Bundan başka da yiyecekleri yok. Ataları 3. yüzyılda Orta Amerika'da imparatorluk kuran Mayalar. 9. yüzyılda ekolojik bir felaket nedeniyle yokolan Maya İmparatorluğu'nun mirasçıları daha sonra küçük kabileler halinde Yucatan yarımadasına dağılmışlar. Avrupalılar kıtayı keşfettiğinde onlardan kaçan Mayalar'ın çoğu Lacandona ormanına sığınıyor. O zamanlar Lacandona ormanında 20 bin Maya yaşıyormuş. Ancak katliamlar ve salgın hastalıklar yüzünden Lacandonyalıların yüzde 90'ı ölmüş. Geriye bugün 700 kişinin yaşadığı üç köy kalmış; Lacnja, Metzabok ve Naja. Ancak bu köylerden ikisi çoktan atalarının inançlarını terkedip protestan olmuşlar. 180 kişinin yaşadığı Naja köyündekiler ise hala ataları gibi güneşe tapıyor. Ormanın ve hayvanların Hachokum dedikleri Tanrıları tarafından onlara hediye edildiğine inanıyorlar. Bu yüzden ormanı ve hayvanları korumak yani doğaya saygı, onlar için ibadetin bir şekli. Güneşin hareketlerine göre yılda birkaç kez yaptıkları dini törenlerinde seramik kaplar içine her biri ayrı bir dileği simgeleyen ağaç recineleri yerleştiriyorlar. Ardından bunları yakıyorlar. Duaları yanan reçinelerin dumanıyla birlikte göğe yükselerek güneşe ulaşıyor.

GİDEREK YOKOLUYORLAR

Najalıların günleri kahve ve mısır tarlalarında, ormanda avlanarak ya da hediyelik eşya yaparak geçiyor. Zaten tek geçim kaynakları hayvanları avlamak için kullandıkları ok ve yaylar, tohum ve meyve çekirdeklerinden yapılmış kolyeler ve tanrılarına tapınmak için yaptıkları seramik kapları turistlere satmak. 20. yüzyılın teknolojik dünyasına sırt çevirerek yaşayan mayaların bu son temsilcileri giderek yokoluyor. Köy halkının büyük bölümü geçinebilmek için kasabaya ve kentlere göç etmiş. Kalanlarsa geleneklerini korumak için akraba evlilikleri yapıyor. Ancak bu evlilikler yüzünden çocuklarının çoğu albinolu.

YERLİLERE ÖZEL EĞİTİM

Köyde bir okul var ama Çaşnuk bir yıl gidip biraz İspanyolca öğrendikten sonra okulu bırakmış. Nedenini ‘‘evde çok iş var’’ diye açıklıyor. Köyde yaşayan pek çok kız çocuğu için aynı durum geçerli. Yine de okulun 44 öğrencisi var. Eğitim Meksika'nın diğer okullarında verilen eğitimden farklı. Yerliler için özel bir eğitim programı uygulanıyor. Çocuklar önce İspanyolca öğreniyor. Ardından da metamatik, coğrafya ve sağlık bilgisi...

YILIN 300 GÜNÜ YAĞMUR

Najalılar için yaz ya da kış pek birşey farketmiyor. Çünkü Lacandon ormanlarında yılın 300 günü yağmur var. Ama yağmura ve soğuğa rağmen kısa kollu beyaz tunikleri ve sandaletleriyle dolaşıyorlar.

False