Sofia sendromu

Son zamanlarda New York’a giden insanlar, İstanbul sosyetesinin tanınmış simalarının New York gecelerinde görülmeye başladıklarını söylüyorlar.New York gibi dev bir şehirde İstanbulluların birbirlerini gece yaşamı içinde görebilmeleri başta bana oldukça tuhaf gelmişti.Örneğin ben New York’a gittiğimde ne kadar kalırsam kalayım bu insanlardan tek bir tanesini bile görmüyor ve üstelik bundan da mutlu oluyordum.Onların kısa süre içinde hemen bir araya gelme işini nasıl başardıklarını ilk önce anlayamamıştım.* * *Sonra mesele kafama dank etti.Aslında her şey son derece basitti.İstanbul’da ‘Paper Moon Sendromu’ olarak adlandırılabilecek hastalık, New York’ta ‘Sofia Sendromu’ olarak aynen yaşanmaktaydı.Bizim insanımızda önemli bir kültürel sorun var.Nedense bu insanlar hayatın çeşitli güzelliklerini sadece kendileri için yaşayıp mutlu olamıyorlar.Onların mutlu olabilmeleri için illa da yaşadıklarını başkalarının da görmesi, yabancı insanların onlara bir anlamda şahitlik yapması gerekiyor.Yaptıklarını başka insanlara göstermek amaçları olduğundan tüketimlerini de aslında kendileri için değil başkaları için yapıyorlar.Onların yedikleri yemekten zevk almaları önemli değil. Daha da önemlisi ne yediklerini başka masadakilerin görmesi.Kıyafetlerini de kendileri için değil yabancılar için giyiyorlar.Başkaları görsün diye eğleniyorlar, keyif almak için değil daha sonra anlatmak için yaşıyorlar.Sonuçta başkaları görsün diye yaşamak bir yaşam biçimi haline dönüşüveriyor.* * *Bu insanların New York gibi bir yerde geceleri aynı lokantalarda buluşmaları bu nedenle şaşırtıcı değil.O gün alınan bir çanta, bir gömlek veya o gün ısmarlanan pahalı bir şarap mutlaka o gece bu tür şeyleri umursayan başka insanlara defile yapar gibi gösterilmek zorunda.Bu nedenle New York’ta istediğiniz takdirde gündüz saatlerinde İstanbul gecelerinin tiplerini belirli mekanlarda bulmanız da mümkündür.Gece konuşulan kıyafetlerin alınacağı yerler belli olduğundan o mağazaların önüne gittiğinizde şıp diye karşınıza çıkıverirler.* * *Eh mesele bizimkilerle ilgili olunca işin içine biraz üçkağıt girmemesi de mümkün değil tabii.Marka kıyafetler insanın kendisinin keyfi için değil de başkalarının bakması için alınınca ve üstelik gerekli teşhir, lokantaların loş ışığında yapılınca o kıyafetin orijinal dükkandan alınması da ikinci plana düşer.Bugün New York’a gezmek için giden bütün Türklere ‘‘Century 21 Mağazası nerede’’ diye sorsanız, şize şıp diye söylerler.Central Park’ın bile tam nerede olduğunu bilmeseler de farketmez, bu dükkanı hemen buluverirler.Çünkü bu büyük mağazada marka kıyafetlerin basit deformasyonları bulunanları inanılmaz düşük fiyatlardan satılmaktadır.Bunları alan insanların milletlere göre tasnifi yapılsa ilk sırada Türklerin geleceğine eminim.O minik deformasyonlar gece görülemeyeceğinden bu mağaza adeta bizimkiler için özel olarak açılmış gibidir.* * *İstanbul’da korunan siteler içine kapanma adeti de var ya.Yakında New York’ta buna benzer Türk siteleri oluşmaya başlarsa hiç şaşırmayın.Başta dışarıya kaçanlar olmak üzere onları seven bütün insanlar birbirleriyle komşu olurlarsa o zaman her sorun ortadan kalkmış olur. Dedikodu üretilmesi böylece daha rahat hale gelir.Kendi aralarında bir de aylık magazin dergisi çıkarıp, fotoğraflarını dergide bastırırlarsa o zaman bir daha İstanbul’a gelmeleri hiç gerekmez.Özledikleri her şeyi oraya taşımış olacaklarından, mutlu bir şekilde yaşayıp giderler.Sizi bilemiyorum, ama ben daha şimdiden New York’a gittiğimde onları kesinlikle görmemin imkansız olduğu yerlere gitme planı yaptım bile.
Yazarın Tüm Yazıları