Sizden akıl istemiyorum

Gençlik yıllarında çok sevmiş onu besbelli. Belki üniversiteye gitmesine karşı çıktığı için ayrılmışlar.

Bunu pek çok erkek bugün bile yapmıyor mu? "Ya üniversite ya ben?" demiyor mu?.. Ayrılmışlar ama, bu ilk aşkını asla unutamamış. Ne evliliği ne de çocukları aklından çıkarabilmiş o adamı. Yıllar sonra, artık yürümeyen bir evliliği bitirdiğinde, birden evlatlarından biri çok ağır hastalanınca, ona sığınmak, ondan güç almak istemiş. Hatta ölümü bile düşündüğünde... Ama o adam çok değişmiş meğerse. Bu orta yaştaki kadın ona can yoldaşı olup, zor gününde yanında bulunmak

üzere her şeyi terk edip geldiğinde, son sığınak, son liman ve ilk sevgi olarak gördüğü bu adamda ne bulmuş? Aşağılanma, ihanet ve büyük bir vurdumduymazlık. Benden akıl istemiyor, çünkü yararı olmayacağını söylüyor. Beni en çok üzen ise 50’li yaşlarındaki bu hanımın kendini aşağılanmış, kirlenmiş, kullanılmış hissedip acı çekmesi. Bütün bunları hálá inandığı bir sevgi uğruna yapmış. Hangimiz, böyle bir sevginin peşinden gitmedik ki?..

Ama 60’lı yaşlarına gelmiş olmasına rağmen 18’lik delikanlılar gibi kadın-kız peşinde dolanan bu adamı hálá sevmek mümkün mü?


Rumuz: Bir Şey Söyleyin Yeter

Benim hikayem için sıradan diyor herkes. Size de sormadan edemedim...

17 yaşında, benden dokuz yaş büyük bir adama aşık oldum. Bir sene sonra üniversiteye girdim ve ayrıldık. Daha sonra evlendim, çocuklarım oldu. 34 sene sürdü evliliğim. Hayatımda 17 yaşımda sevdiğim bu adam ve çocuklarımın babasından başka hiç kimse olmadı.

17 yaşındaki ilk aşkımı hiç unutmadım. Evliliğim bitti, küçüğüm hastalandı, çok bunalımlı bir dönemimde o ilk sevdiğimi aradım. Belki de küçüğüm beni bırakıp giderse, ben de küçüğümle gittiği yere gidecektim, son bir allahaısmarladık demek için aradım onu.

Ama küçüğüm iyileşti, Onunla görüşmeye başladık.

Ben bir dost diye aramıştım onu; ihtiyacımı gördü, ısrar etti, kandım. Bilmem aklım neredeydi? Şimdi ablası bana böyle diyor. Bu arada ben dünyanın bir ucunda o diğer ucundaydı. Bir sene, iki sene, böyle sürdü. Ama o hastalandı, kalkıp uçup gittim yanına, hayata döndürdüm onu. Biz, iki geçkin, bulmuştuk sihirli anahtarı ya...

Bu arada önce o boşandı. Benim yüzümden değil, hasta olunca (manik depresyon) karısı atmıştı evinden. Sonra benim zaten senelerdir çözülmüş olan yuvam tamamen dağıldı. Zaten son 15 senedir ayrıydım eşimden. Sonra bir sene daha geçti. Ve benim o ilk aşkım, artık asla ayrılmayız diyen adam, birden hayatını yaşamaya karar verdi. Tahmin edebileceğiniz gibi her önüne gelen kadınla, hep de genç olanlarla. Yüzüne vurduğumda aldığım cevap; "Onlar benim küçük heyecanlarım; ben 24 saat sana aidim, seni aldatmıyorum" oldu.

Ben, benimle gülsün, mutlu olsun isterken, iyi yüzünü sokaktakilere, kötü yüzünü bana göstermeye başladı. Karısı bile olamadan, ki olmamaya ant içmiştim, evdeki bakıcı kadın muamelesi yapmaya başladı bana. Anladım, o bir iyi gün dostu ve el-iyisi idi. Sadece ben onun her zor gününde yanındaydım, ama ben hiç kimse idim... Ailesinin memleketine gitmemi yasakladı. Beni kızıyla da tanıştırmadı. Güya kızı ve ben, hayatındaki en önemli kadınlardık...

Aldırmadım önceleri ama kızı geleceği zaman bana, "arka odaya saklan" demeye devam ettiği bir gün canıma tak etti.

KÖTÜ VE SAKINCALI OLAN BENMİŞİM!

Şimdi ben gittim. Kendimi aldatılmış, kandırılmış, kullanılmış, adı kirlenmiş ve sokaktaki küçük heyecanlar için harcanmış hissediyorum.

Kırgın ve kızgınım. Hiçbir şeye yaramasa da. Bu arada hatırlatayım, biz bu beraberliğe başladığımızda ben 50 küsur, o 60 küsur yaşındaydık. Dünyayı kadınları, erkekleri tanımıştık, çok çekmiştik ikimiz de evlilikten. Ve o 35 yaşına kadar çok gezmişti bir sürü kadın-kız ile.

Onu elinden tutup çocuklarıma, "Bakın benim onca sene unutamadığım, ilk sevdiğim bu adam işte" diyemiyordum.

Şimdi benimle konuşmayı reddediyor. Hayatını dilediği gibi yaşıyor. Dişlerini yaptırıyor, arsalarını, evlerini satıp parasını harcıyor, yeni araba alıp kadınları-kızları gezdiriyor. Hiçbiri de benim gibi 50 yaşında değil. Ailesi onun bu davranışlarını hep onaylamış. Şimdi de, "O sana göre değil" deyip, beni kötü ve sakıncalı ilan ediyorlar

Bütün ömründe, evliliği de dahil, uygunsuz davranışlarında hep kardeşlerine sığınmış, onlar da onu hep hoş görmüş, ona sığınak olmuşlar. "Kadınlar böyledir, sen yaşamana bak, arkanda biz varız" demişler. Çok sevdiği kızı bile engel olamamış bu mesuliyetsiz davranışlarına.

Ben mi adam edecektim böyle bir adamı?

Ama işte inandım ona, güvendim. Onun ise yaşamasının tek sebebi, her gün listesine ekleyeceği başka bir kadın. Benden esirgediği bütün karizmasını ve çekiciliğini her önüne gelen tazeye sunan bir adam; en nemrut suratını bana saklıyorsa, 24 saat ait olduğu tek kadın olsam ne yazar?

Ona sadece zor gününde yanında olacak bir kadın gerekli. Akıl bana kár etmez, bana akıl vermeyin. Sadece bu durumuma ne diyeceğinizi merak ediyorum.
Yazarın Tüm Yazıları