Sivil toplum Kızılırmak için ikna olmak istiyor

Güncelleme Tarihi:

Sivil toplum Kızılırmak için ikna olmak istiyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 21, 2007 00:00

TMMOB Yönetim Kurulu Sekreteri Ahmet Göksoy, "Kızılırmak suyunun akıbeti hakkında resmi ağızlardan kamuoyunu ikna edici en küçük bir açıklama yapılmamaktadır" dedi. Göksoy, son günlerde sık yaşanan ve geniş alana yayılan su kesintilerinin nedeninin belli olmadığını da belirtti.

TÜRK Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Sekreteri Ahmet Göksoy, Ankara’nın su sorununa köklü bir çözüm getirilemediğini öne sürerek, "Kızılırmak suyunun akıbeti hakkında resmi ağızlardan kamuoyunu ikna edici en küçük bir açıklama yapılmamaktadır" dedi.

Göksoy, Ankara Tabip Odası, Çevre Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası ve Kimya Mühendisleri Odasından yetkililerin katılımıyla "Büyükşehir Belediyesi tarafından Kızılırmak’tan Ankara’ya su getirilmesi" konusunda TMMOB’da basın toplantısı düzenledi.

Büyükşehir Belediye yönetiminin su konusunda "geleceği göremediğini" savunan Göksoy, belediyenin, ihtiyaca uygun su yatırım programı olmadığını ve sorunun, bilimsel olmayan esaslar doğrultusunda çözülmeye çalışıldığını söyledi.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun, DSİ Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde, "Kızılırmak suyunda sülfat var. Sülfatın arıtılması mümkün değildir" açıklamasında bulunduğunu belirten Göksoy, "Bu kez de Bakan Eroğlu, ’arıtılamayacak su olmadığını’, sadece arıtılma maliyetinin yüksek olduğunu söylüyor. Yani iki açıklama birbiriyle çelişiyor" diye konuştu.

Göksoy, Ankara’nın su sorununa köklü bir çözüm getirilemediğini öne sürerek, "Kızılırmak suyunun akıbeti hakkında resmi ağızlardan kamuoyunu ikna edici en küçük bir açıklama yapılmamaktadır" dedi. Kızılırmak suyundaki sülfat oranını öğrenmek istediklerini belirten Göksoy, şunları kaydetti:

BÜYÜKŞEHİR’E SORULAR

"Eğer sülfat oranı kabul edilebilir sınırın üstündeyse, bu arıtılabilecek mi? İvedik Arıtma Tesisleri bu kapasiteye sahip midir? Eğer değilse, tesislerin ıslahı ne zaman başlayacaktır? Tesislerin ıslahı için herhangi bir girişim başlamadıysa, sülfat oranı düşürülemeyecekse, Ankaralılar sağlıklarını yok sayarak Kızılırmak suyunu kullanabilecek midir?"

Barajların doluluk oranlarının rakamsal değerlerin altında kaldığını ifade eden Göksoy, Ankara’ya ölü hacimden su verildiğini söyledi. Ölü hacimdeki suyun insan sağlığına zarar verecek nitelikte olduğunun bilindiğini ifade eden Göksoy, "İlgili kamu kurumları ölü hacimdeki suyun analizini yapıp, sonuçlarını kamuoyuna açıklamak için neyi beklemektedir?" dedi.

Günlük su harcamasının ne olduğu ve ölü hacimde ne kadar su bulunduğuna ilişkin doğru verilere sahip olunmadığını savunan Göksoy, son günlerde sık yaşanan ve geniş alana yayılan su kesintilerinin nedeninin belli olmadığını kaydetti.

TEHDİTE DİKKAT

Kamuoyunda oluşan soruların ve kaygıların giderilmesinin muhatabının Ankara Büyükşehir Belediye yönetimi olduğunu ifade eden Göksoy, "Belediyenin, suyla ilgili bir özelleştirme programı var mı? Kızılırmak suyundaki normal olmayan değerlerin yol açacağı varsayılan hastalıklarla ilgili herhangi bir önleyici çalışma yaptı mı? İvedik Arıtma Tesisleri’nin ıslah edilmesinin maliyeti ne kadardır? Sorulara açıklık getirilmesini istiyoruz" dedi.

Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Vahide Bilir de, Ankaralılar’a verilecek içme suyunun insan sağlığı açısından hiçbir tehdit oluşturmaması için, belediyenin gereken özeni göstermesinin zorunlu olduğunu belirterek, "Yoksa, suyun içinde ağır metallerin yer alması, 1932-1968 yıllarında küçük sahil kasabası Minamata’da ortaya çıkan ve canlılarda görme, duyma, işitme rahatsızlıklarına neden olan, ölüme kadar gidebilen Minamata hastalığına yol açabilir" dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!