Şişmanlık gençleri tehdit ediyor

Obezite son yılların en hızlı yayılan hastalıklarından biri. 1990’lı yıllardan beri bir salgın hızına ulaşan bu hastalık pek çok ülkede "acil durum çağrısı" yapılmasını gündeme getirecek boyutlara ulaştı.

Dünya nüfusunun neredeyse 1-1,5 milyarı ya obez ya da fazla kilolu.

Obezite sorunu yalnız yetişkinleri tehdit etmiyor, büyüme çağındaki çocuklar ve gençler arasında da hızla yayılıyor. Fazla kilolu ve obez gençlerin sayısındaki hızlı artış pek çok ülkenin başını ağrıtıyor. Amerika, İngiltere, komşumuz Yunanistan, Ortadoğu ülkelerinin çoğu hızla gelişen ve kendi kendini büyüten bu dev dalgadan daha az etkilenmenin çarelerini arıyor.

Bizim ülkemizde durum nasıl? Çocukluk çağı obezitesi ile ilgili kapsamlı ve güvenilir bir çalışma yok gibi bir şey. 10-15 yıl önce yapılan bazı çalışmalarda 6-10 yaş arası kız ve erkek çocuklarının neredeyse yüzde 10’u obezdir. Bu oranın şimdilerde yüzde 15’lerde olduğu tahmin ediliyor. Gençlik-ergenlik dönemi obezitesinde de hızlı ve korkutucu bir artış var. Kısacası çocukluk çağı veya gençlik-ergenlik dönemi obezitesi bizim ülkemiz için de bir tehdit, ciddi bir sorun.

Sorunun çözümü için kurumlar arasında iyi bir işbirliği gerekiyor. Üniversitelerin, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın, sivil toplum kuruluşları, yiyecek ve içecek üreticileriyle yazılı ve görsel basının da içinde olacağı, üretken ve hızlı kararlar oluşturabilen bir yapılanma şart.

Geleceğimiz ve güvencelerimiz olan çocuklarımız, gençlerimiz için daha fazla beklememek, hemen yola koyulmakta fayda var. Sorunun boyutları büyümeden çözülmesi gerekiyor.

Yaşlı çocuklar çoğalıyor

Şişmanlık; beslenme, hareketsiz ve tembel bir yaşam ya da hormonal, metabolik, psikolojik sorunlardan kaynaklanan bir sorundur. Alınan kalorilerle harcanan kaloriler arasındaki dengenin bozulması ve kullanım fazlası artık-kalorilerin yağ olarak depolanması bu sorunun en önemli sebebidir. Şişmanlık veya fazla kiloluluk, hayat kalitesini bozan; formda, sağlıklı ve keyifli bir hayata düşman olan bir problemdir. Kalp ve damar hastalıklarına, hipertansiyona, şeker hastalığına, solunum sistemi yetersizliğine, gece uykuda solunum durmalarına ve horlamalara yol açar. Bununla da yetinmez; ileri yaşlara gelince kanda yağ dengesini bozar. Kalbi besleyen koroner kan damarlarını tıkayıp kalp krizine, beyni besleyen serebral damarları tıkayıp beyin krizine, eklemleri tahrip edip osteoartirit tipi romatizmaya yol açar. Bitmedi! Kısırlık, adet bozuklukları, tüylenme, cinsel güç azalması veya kaybı, safra kesesi hastalıkları ve çeşitli organ-doku kanserlerine de neden olabilir. Ani ölümler şişmanlarda daha erken yaşlarda ve daha çok görülür. Özetle şişmanlık hastalığı hayatın sadece kalitesini değil, süresini de etkiler. Şişman çocuklar çok sık hastalanır. Şekere, hipertansiyona yakalanır. Şişmanlık ve fazla kiloluluk erken yaşlandırır, ömrü kısaltır.

Anlattıklarımız size üzücü, korkutucu gelebilir. Ne var ki hepsi de gerçektir. Kilo sorunu şimdi de, çocuklar ve gençler arasında hızla yayılıyor. Bundan 20 yıl önce en erken 40’lı yaşlarda belirlenebilen erişkin tipi-insüline bağımlı olmayan Tip-2- diyabet hastalığını son yıllarda 10-12 yaşlardaki çocuklarda görmemizin, kalp krizi ve felç yaşının 25-30’lu yaşlara kadar inmesinin sebebi şişmanlıktan başka bir şey değil. Şişmanlık veya fazla kiloluluk çocuklarımızı ve gençlerimizi erkenden yaşlandırıyor. Yaşam sürelerini azaltıyor. Sorunun önemi büyük, çözümü ise güçtür. Sorunu erkenden tanımakta, acil önlemleri gecikmeden almakta fayda vardır.

AKLINIZDA OLSUN

Kilolu çocukları bekleyen sağlık sorunları

l Şeker hastalığı

l Kan basıncı yükselmesi

l Kolesterol seviyelerinde artma, erken dönemde damar sertliği

l Koroner kalp hastalığı riskinde fazlalaşma

l Eklem ve kemik problemleri, ortopedik sorunlar, romatizmal eklem hasarları

l Sivilceler ve tüylerde artış

l Solunum problemleri

l Uyku bozuklukları ve uyku apnesi sorunu (gece uykuda solunumun durması atakları)

l Yeme bozuklukları ve benzeri psikolojik yeme davranışı değişiklikleri

l Depresyon ve kaygı gibi durum bozuklukları


Televizyon kilo aldırıyor

Televizyon izlemek çok az enerji harcatır ve hareket ederek harcanabilecek zamandan çalar. Araştırmalar çok fazla televizyon seyreden çocukların fiziksel aktivitelere katılmadıklarını gösteriyor. Televizyon başka yollarla da çocuklarda kilo alımını teşvik ediyor; yiyecek reklamları en çok televizyonlarda yapılıyor. Televizyon seyrederken yapılan atıştırmaların çoğu kilo yapıyor.

Çocuklar için hazırlanan televizyon programlarında gösterilen reklamların ve programların çoğunun ortak bir yönü olduğunu göreceksiniz: Yiyecek ve içecekler. Rahatsız edici olan, son reklamların artık ürünlerini çocuklara pazarlamak için anne babaları aşılması gereken engeller olarak görmesidir. Pazarlamacılar artık "mızmızlanma" faktörünü kullanıyor. Şirketler, bir yiyeceğin çocukları için iyi olduğu konusunda ebeveynleri ikna etmeye çalışmak yerine genelde çok da sağlıksız yiyeceklerle doğrudan çocuklara ulaşıp mızmızlanarak, o ürünü anne-babalarına satın aldırmaya bakıyor.

Televizyon tüm ev halkında kötü yeme alışkanlıklarına yol açabilir. Televizyon önünde atıştırmak, yemek yemeyi önemsenmeyen bir iş haline getirir. Bu şekilde bilinçsizce ve fark etmeden atıştırmak da aşırı yemeye neden olabiliyor. ealtinel@yasasinhayat.org

Dr. Evren ALTINEL

Sofrada balığa yer verin

Balık, düşük kalorisi, güçlü protein içeriği, değerli vitamin ve minerallerle yüklü oluşu ve içerdiği Omega-3 yağlarından dolayı çocuklarınıza verebileceğiniz en yararlı besinlerden biridir. Balık yağında bulunan Omega-3 yağları, DHA ve EPA çocuklarda beynin gelişmesini desteklemekte, bağışıklığı güçlendirip, görme gücünü artırmaktadır. Düzenli Omega-3 alan çocuklarda gözün retina tabakası daha hızlı gelişmektedir. Omega-3 yağlarının kalp-damar hastalıkları riskini azalttığını, eklemlere destek sağladığını da hatırlatalım. ehattat@yasasinhayat.org

Dr. Ece HATTAT

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için:

Tel: (0212) 236 73 00

Nasıl beslenecekler

0-5 yaş çocuklarının beslenmeleri özel bir bilgi ve ilgi ister. Onların beslenmeleri büyüklerinden bir hayli farklıdır. Bu yaş grubunda büyüklerden ısrarla sakındığımız doymuş yağlar ve yağ kısıtlaması asla yapılmaz. 2 yaşın altındaki çocuklara düşük yağlı bir beslenme programı kesinlikle tavsiye edilmez. Yağ onların gelişmelerini, büyümelerini destekleyen önemli bir besindir. Özellikle Omega-3 yağları bu yaş grubunda mutlaka alınmalıdır. Sağlıklı beyin ve göz gelişimi için vücutlarının yapamadığı bu çok önemli yağlara bebeklerin mutlaka ihtiyaçları vardır.

2-5 arasında yağ tüketimi yavaş yavaş azaltılmalıdır. Tahıl ürünleri, meyveler, düşük yağlı süt ürünleri ve diğer proteinler ağırlık kazanmalıdır. 5 yaş ve sonrasında, beslenme tarzı yavaş yavaş yetişkinlere benzeyebilir. Bu yaş sonrasında çocukların günlük toplam kalori tüketiminde yağ oranı yüzde 30’u, doymuş yağ oranı yüzde 10’u aşmamalıdır. Sizin için doğru olan bazı beslenme kurallarının çocuklarınız için doğru olmayabileceğini aklınızda tutun. Yeni doğan çocukların beslenme farklılıkları için en iyi ve doğru bilgi kaynağı, çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarıdır. Onları doğru besleyebilmek için doktorunuzdan ve diyet uzmanlarından bilgi alın ve şu önerilere kulak verin!

7 Çocuklarınızı yalnız yemeklerle değil sevgiyle büyütün ve ödüllendirin

7 Onlara daima farklı tat ve renkte yiyecekler yedirin

7 Çocuklar neofobiktir! Yeniye ve farklıya direnç gösterir. Yeni besinlere birden bire değil, alıştıra alıştıra ve yavaşça geçin

7 Çocuklarınızı yemek yerken oturmaya teşvik edin. Ayakta, okurken, TV izlerken yememeyi öğretin.

7 Onların da yemek seçme özgürlüğüne sahip olduklarını unutmayın. Doğru seçimler yapmalarına yardım edin.

7 Yasak yiyecekler kavramını asla kullanmayın. Faydasız veya zararlı yiyecekleri onlara teker teker anlatın.

7 Dışarıda nasıl beslendiklerine dikkat edin. Okul ve yuvalarda yediklerini takibe alın.

7 Kendi yiyeceklerini kendilerinin hazırlamasına imkán tanıyın. Kendi kendilerine servis yapmaya teşvik edin

7 Odalarında yemek yemelerine müsaade etmeyin. Sofraya oturma, aile ile birlikte ortak sofralarda yemek yeme alışkanlığı verin.
Yazarın Tüm Yazıları