Güncelleme Tarihi:
Bu önemli keşif, NASA'nın 2018'de Dünya'dan 60 milyon kilometre uzaklıktaki Bennu adlı asteroide inen OSIRIS-Rex uzay aracı sayesinde mümkün oldu. OSIRIS-Rex sadece asteroide inmekle kalmadı, aynı zamanda Bennu'dan örnekler toplayarak 2023'te bu örnekleri Dünya'ya geri getirdi.
Bu olay, mühendislik açısından büyük bir başarı olmasının yanı sıra, bilim insanlarına "milyonda bir" diyebileceğimiz bir asteroidi inceleme fırsatı sundu.
Bennu'nun bu kadar özel olmasının nedeni, sıradan bir uzay taşı olmaması. Karbon açısından zengin yapısı ve Dünya'ya yakınlığı sayesinde, Güneş Sistemi'nin erken dönemlerine ait bir zaman kapsülü gibi.
Peki araştırmacılar bu incelemeden neler öğrendi? Yakın zamanda Nature Astronomy ve Nature dergilerinde yayınlanan iki ayrı makaleye göre, elde edilen bulgular yaşamın nasıl başladığına dair bildiğimiz hikayeyi yeniden yazmamıza neden olabilir.
BENNU'DA NELER BULUNDU?
En önemli bulgu, Bennu örneklerinde yaşamın temel yapı taşlarının bulunmasıydı.
Dünya'daki canlılarda bulunan 20 protein amino asidinden 14'ü de dahil olmak üzere binlerce organik molekül tespit edildi. Ayrıca Dünya biyolojisinde nadir görülen veya hiç bulunmayan 19 protein yapısında olmayan amino asit ve genetik kodun yapı taşları olan beş biyolojik nükleobaz (DNA ve RNA gibi) da keşfedildi.
Daha önce Dünya'ya düşen diğer asteroit örneklerinde de bu maddelerden bazıları bulunmuştu. Ancak Bennu örneği, şimdiye kadar gördüğümüz en zengin içeriğe sahip.
Yapılan keşifler bununla da sınırlı değil. Örnek üzerinde bir zamanlar su bulunduğuna dair kanıtlar da elde edildi. Bu kanıtlar, Bennu'nun ana gövdesinin erken dönemlerinde tuzlu suyun buharlaşmasıyla oluşan çeşitli tuz mineralleri şeklinde ortaya çıktı. Bu, Bennu'nun tamamen suyla kaplı olduğu anlamına gelmiyor; sadece ıslak veya çamurlu bir yapısı olduğunu gösteriyor.
NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?
Peki bu uzay taşı neden bu kadar önemli? Suyun varlığına dair ipuçları, nükleobazların ve temel amino asitlerin keşfiyle birleştiğinde, Dünya dışında yaşam olasılığına dair önemli soruları gündeme getiriyor.
Birleşik Krallık Astrobiyoloji Merkezi Eş Direktörü Sean McMahon, BBC Science Focus'a yaptığı açıklamada, "Sık sık yaşamın yapı taşlarından bahsediyoruz. Yaşamın Dünya'da ortaya çıktığı düşünülürse, asıl soru şu: Yaşamın yapı taşlarının ne kadarı Dünya'daki süreçlerden, ne kadarı Dünya dışı kaynaklardan geldi?" dedi.
Bu "yaşamın yapı taşları", bir dizi atom, molekül, hücre ve biyomolekülden oluşuyor. Bennu'da bulunan amino asitler ve nükleobazlar da bu kategoriye dahil. Bu, bunların canlı organizmalara dönüştüğü anlamına gelmese de, asteroitte yaşam için gerekli malzemelerin ne kadar bol olduğunu gösteriyor.
McMahon, "Eğer Dünya'daki yaşamın bu yapı taşları dünya dışı bir kaynaktan geldiyse, Güneş Sistemi'nin başka yerlerine de ulaşmış olabilirler. Bu yapı taşları asteroitlerde bulunuyorsa, örneğin Mars'ın erken dönemlerine ulaşma ihtimalleri çok yüksek" diye ekledi.
DÜNYA DIŞI YAŞAM İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?
Bennu, bize sadece yakın gezegenlerdeki yaşam hakkında ipuçları vermekle kalmıyor. Bu kimyasal bileşimlerin Samanyolu Galaksisi'ne özgü olmadığına inanmak için bazı nedenler var. Diğer güneş sistemleri de bu organik moleküller açısından benzer zenginliğe sahip olabilir, bu da evrendeki yaşam olasılığı için umut verici bir durum.
McMahon, Bennu örneği hakkında, "Astro biyolojide yaşam için gerekli elementler azot, fosfor, karbon, oksijen ve sülfürdür. Görünüşe göre hepsi orada ve yaşamı inşa etmek için ilginç ve faydalı bileşikler halinde düzenlenmiş. Yaşamın kökenini bir yemek tarifi gibi düşünürseniz, bu bize tüm malzemelerin güneş sisteminin erken evrelerinde, başlamak üzere dolapta olduğunu gösteriyor" diyor.
Ancak Dünya dışında yaşam için umut veren tek şey Bennu'da bulunan bileşikler değil. Gördüğümüz gibi, tuz minerallerine dair bulgular yaşamın ikinci önemli göstergesine işaret ediyor: Su. "Yaşamın yapı taşları" ile birlikte su ve ıslak ortamlar, yaşam formlarının gelişimi için hayati önem taşıyor.
Bu iki faktör, araştırmacıları prebiyotik organik sentez potansiyelini araştırmaya yöneltti. Prebiyotik organik sentez, yaşamın yapı taşları olan basit organik moleküllerin sulu ortamlarda oluştuğu süreçtir. Bilim insanları, UV radyasyonu ve volkanik aktivite gibi etkenlerin tetiklediği kimyasal reaksiyonların, su ve bu organik moleküllerin etkileşime girmesine olanak sağladığına ve sonuçta Dünya'daki ilk organik bileşiklerin oluşumuna yol açtığına inanıyor.
McMahon'un da belirttiği gibi Bennu, yaşam için gerekli malzemelere ve hatta bu malzemelerin içinde bulunabileceği bir "su kabına" sahip. Eksik olan tek şey, "pişirme" sürecini başlatacak enerjiydi.
Westminster Üniversitesi'nden astrobiyolog ve yazar Prof. Lewis Dartnell, BBC Science Focus'a yaptığı açıklamada, "Su ve organik maddeler, birlikte ele alındığında birbirlerini destekliyor. Yaşam için gerekli olan üçüncü şey ise eksik olan enerji kaynağıdır. Bu ister fotosentez için güneş ışığı olsun, ister kimyasal enerji kaynakları. Bennu'da yaşam için gerekli üç şeyden ikisine sahibiz. Ancak bu kısa ömürlüydü; su uzun süre orada değildi ve bu durumda gerçekten de yaşam ortaya çıkmazdı" diyor.
Kuyruklu yıldızların ve asteroitlerin yapısı teleskoplar aracılığıyla incelenebiliyor. Hatta 2016 yılında 67P/Churyumov-Gerasimenko kuyruklu yıldızına inen Rosetta uzay sondasında olduğu gibi, daha önce de kuyruklu yıldızlara laboratuvarlar gönderildi. Ancak Bennu'dan elde edilen bu bulgular, Dünya dışı yaşamın şimdiye kadar sahip olduğumuz en net işaretlerinden biri.
Bennu'da yaşamın yapı taşlarının ne kadarının sentezlendiği konusunda hala sorular var. Şu anda örnekleri inceleyen ekip, daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.
Ancak yine de bu keşif, sadece yakın çevremizdeki gezegenlerde değil, evrenin 96 milyar ışık yılı yarıçapındaki her yerinde yaşam için gerekli malzemelerin ne kadar bol olabileceğini gösteriyor.