Sineğe demokrasi getirdi

“Herkes bir gün 15 dakikalığına meşhur olacak” derler ya o hesap...

Haberin Devamı

15 dakika değil, 10 saniyeliğine meşhur oldu hem de türünün en meşhuru oldu ama sonra sert bir tokat darbesiyle hayata veda etti. Tokadı atan “Enayiyi çiviledim” deyip yerde yatan sineğin cesedini gösterdi. Fazla duygusal cümleler kurdum galiba. Evet, normal hayatta her gördüğü sineği sevip okşayan biri değilim. Hatta cani çocukluk döneminde yakaladığım sinekleri, örümcek ağına atmışlığım da vardır ama ne bileyim işte ABD Başkanı Barack Obama’nın tokadıyla yere serilen sineği ve hemen arkasından yükselen kahkahaları görünce kötü oldum.

Bence bu cinayetin asıl suçlusu Obama’nın kameralar karşısında sergilediği sokaktaki vatandaş olma şovunda abartıya kaçmasıdır. Hamburgerci de sıraya girip “Bakın ben de sizin gibiyim” der gibi yapan Obama, normal vatandaş gibi sineği öldürünce olacakları hesaplamadı.

Sineği Bush öldürse unutur giderdik ama söz konusu kişi barışa dair heyecan yaratan vaatleri ve “Yes we can change” (Evet değiştirebiliriz” sloganıyla gönülleri fetheden Obama olunca işin rengi değişiyor. Sineği öldürdükten sonra kahkahalar atması belki de Obama’nın bittiği an olacak. Şimdi değil tabi! İnsan hafızası biriktirir böyle kareleri.

Her neyse bu sinek cinayetinin yankıları büyüyecek. Hayvanları koruma derneği PETA, Obama’yı kınayacak. Sineğin cesedini saklamayı akıl eden birisi varsa, o da muhtemelen köşeyi dönecektir. Tabii Obama da bol bol ti’ye alınacak. Pardon alınmaya başlandı bile. Sizleri bu olayla ilgili okuyucu yorumlarıyla baş başa bırakıyorum. 

“Bizde iş yapacak zannediyorduk. Meğer sinek avlıyormuş...”

“Afrika’daki akrabalarının sinek kovalamaya mecali bile yok Hüseyin...”

“Obama orantısız güç kullanmış yine...”

“Sineklerin ömrü bir haftadır. Niye öldürürsün o hayvanı? Bir de hukuk adamısın!”

“Yazık sineği niye öldürdü ki, onda petrol de yok maden de...”

“Öldürmeye gelince siz iyi bilirsiniz...”

Haberin Devamı

Vuvuzela işkencesi

Ligler bitti ama futbol tutkunlarının imdadına Güney Afrika’da düzenlenen FIFA Konfederasyon Kupası yetişti. Ama ortada büyük bir sorun var. Sorun oynanan futbolla ilgili değil, şahane maçlar, nefis goller izliyoruz. Sorun statlardan yükselen sesle alakalı.

Maçları takip edenler neden bahsettiğimi iyi biliyor. İzlemeyenler için nasıl anlatsam acaba? Maçları insanlar değil de sivrisinek ya da arıların izlediğini ve binlerce kanatlı böceğin aynı anda vızıldadığını düşünün. Üstelik bu vızıltı 90 dakika devam ediyor. İyi tarif edebildim mi bilmiyorum ama Güney Afrika’da statlardan yükselen bu seslerle maç izlemek büyük bir işkence.

Gelelim sesin kaynağına... Güney Afrikalılar’ın Vuvuzela adında bambudan yapılan üflemeli bir müzik aleti varmış. Bu müzik aletini Güney Afrikalılar her maçta üflüyormuş. Ama ne üflemek! Ne nefes varmış adamlar da, 90 dakika Vuvuzela’rını üfleyip duruyorlar. Şimdi sıra kötü haberde. Ekran başındaki milyonlar bu ses kirliliğine tepki koyar, FIFA’da yasak getirir diye umut ediyordum, Güney Afrika’da düzenlenecek 2010 Dünya Kupası’nın tanıtım filmlerini izleyince fena halde yanıldığımı anladım.

Efendim, Vuvuzela, Güney Afrika’nın geleneksel müzik aletiymiş. Tanıtım filmlerinde de Vuvuzela’nın otantik ritmiyle maçları izleyeceksiniz falan diyorlar. Yandık yani!

Genç müzisyenlere 10 öğüt

Haberin Devamı

Korsan CD’ler ve şarkıların internetten bedava indirilmesi müzik piyasasının geleceğini büyük bir belirsizliğe sürüklediğinden bahsedip duruyoruz. Gelecekte klasik anlamda albüm üretilmeyeceğini, söylüyoruz. Sanatçıların PR konseptlerinde radikal bir değişimden geçmek zorunda oldukları da ortada.
Peki, bu belirsizlik ortamında ayakta kalma adına neler yapılıyor ya da yapılacak? Bu konuda en mantıklı öngörüde bulunan kişiye severek takip ettiğim Trendometre adlı blog’ta rastladım.

Hypebot.com adlı sitenin editörü Bruce Houghton, genç müzisyenler için altın kurallar sıralamış.

Buyurun afiyetle okuyun: 

Yanlış peygamberlere tapma! Albüm anlaşması veya auto-tune’lar kurtarıcın değildir.

Müziğini bedavaya dağıt! Aynı İsa’nın ekmeği gibi çetene paylaşıldıkça çoğalan hediyeler ver.

Çalma! Beat (ritim) ödünç almak başka bir şeydir ama çalmak...

Blog tut! Çeten senin neler yaptığını bilmek ister.

Profil yarat! Çeten neredeyse sen de orada olmalısın!

Fotoğraf upload et! Poz vererek, spontane, sahne arkasından veya sahneden; her dakikadan!

Video upload et! 

Ödüllerini paylaş! Konser ve performanslarını paylaş, fikirlerini paylaş, hayranlarınla paylaş!

Sana nasıl davranılmasını istiyorsan, sen de başkalarına öyle davran!

Yazarın Tüm Yazıları