Sinan ve Şerifali yan yana gelince terör başlıyor

Bayram'da görümcemin yanına Akçay'a gittik. Son beş dönüşümüz çeşitli sebeplerden dolayı sorunlu olduğu için bu dönüşte de aksilik çıkabilir diye önceden yazımı hazırlamıştım. Sağsalim geldik ama ben o yazıdan vazgeçtim. Deşarj olmak istiyorum. Sizlere ihtiyacım var. Şimdi beni biraz dinlendirin.

Bir hafta... Kapalı hava... Evin içinde 2 çocuk... Biri 2 diğeri 3 yaşında... Başta biri azgın, biri sakin... Azgın olan ilk 24 saat misafirperver. Sakin olan son 72 saat efelerin efesi... Evin içinde merdiven... Efelerin peşinden koşan genç gelin ve ben...

İnanın yazacak halim yok yorgunluktan.

Oysa her gidişimin daha kolay geçeceğini sanıyordum. Artık oğlanlar büyüdü, beraber oynarlar sanıyordum. Bu sene tutmadı. Seneye diyorum. Ve yaşadıklarıma geçiyorum. Hemen hemen her gün için...

Sabah 8.30 Sinan 'Şerifali nerede?' diye kalkıyor ve kahvaltı ediyoruz, her şey yolunda. Sinan kahvaltı sürecini bitirmiyor, nutellalı ekmeğe, oradan baklavaya geçip duruyor. Esas efe Şerifali kalkıyor ve terör başlıyor. Oyun torbaları dökülüyor, kitaplar, hamurlar ortada. Her şeyden 2 tane var ama nedense birinin elindekinin kıymeti var. 30 saniye sakin oynanan oyundan sonra kıyamet kopuyor. Büyük ve güçlü olan Şerifali oğlumu iteliyor. Annesi ona saldırıyor, ben benimkine...

İki ayrı tarafa götürmeye çalışıyoruz çocukları. Benimki dayak yiyo yiyo, gidip ona sarılıp öpme derdinde. Öbürü bunalmış, kaçıyor. Annesi yukarı, televizyona çıkartıyor onu. Sinan 'bakıcam, bakıcam' diye merdivenlere saldırıyor. Ona anlatmaya çalışıyorum ki çocuk bir süre kafasını dinlesin, 'bakıcam bakıcam' diye inliyor. Merdivenler sakat iş. Kendisi çıkacakmış. Oğlan önde ben arkada ağır ağır merdivenler çıkılıyor. Odaya gidiliyor ve bu sefer Sinan televizyonla oynamaya başlıyor.

Yine kıyamet...

Oğlanlar ayrılıyor. Oyalanmaları için gırtlak planına geçiliyor. Oysa ki yenilen baklava ve şekerler onları daha da azdırıyor. Neyse ki öğlen oluyor, birini yediğini gören öbürü hırsından yemeğe sarılıyor ve kısmetse çocuklar biraz uyuyor.

Benimki yine 'Şerifali' diye kalkıyor. Anneler babalar da çocuklar oynasın diye yanlarına oturup legolar yapıyor ama çocuklar aradaki 3-4 kişiye rağmen yine kapışıyor. Plastik toplar ortaya çıkıyor. 3 dakika daha toplarla oynanıyor ve evdeki eşyalar tehlikeye girince toplar kaldırılıyor. Bu sefer çocuklar bir olup bize karşı böğürmeye başlıyor. Süper babaanne Ayşe abla devreye giriyor, çocuklar biraz sakinleşiyor.

Arada bir de keyiften azıyorlar tabii... Koşturmaca, kovalamaca, hoplamaca, zıplamaca... Ne var ki her şey yolunda giderken bile takışacak bir şeyler buluyorlar ve sonunda babalar da isyan ediyor. 'Yok edin bunları ortadaaaan' diye bağırıyorlar. Öbürünü alıp anneannesine gezmeye götürüyorlar. Kalıyor benimki... Başta sakin. Ama azgınlık ruhuna girmiş bir kere, durmuyor.

Neyse, uzatmaya gerek yok. Saat 22.00 gibi anca odaya çıkarıyorum onu ve kitap müzik derken 23.00 gibi uyuyor. Uyumadan önce 'Sinan yaramazlık yaptı, anneyi üzdü,' diyor. Karşılıklı yarın böyle olmayacağına söz veriyoruz.

Ne var ki ertesi gün...


Kaynatın kompostoyu emzirecek anne var!


Mutfak harıl harıl çalışıyor. Kızı yeni doğuran anne, bir taraftan komposto kaynatırken bir taraftan da acemi babayı alışverişe gönderiyor: 'Git şunları şunları al. Sakın karnabahar alma. Kıza gaz yapar. Soğan da alma süt kokar. Bol bol loğusa şekeri al. Ben şimdi bir şerbet de yaparım. Ha içine koymak için ceviz de al...'

Kayınvalide başka yemekler peşinde: 'Bizim orada börülce verirlerdi süt artsın diye...'

Uyanık yeni annede çözüm farklıdır: 'Ay bana arkadaşım dedi ki bira sütü arttırırmış. Verin bi bira içeyim!'

Bu ve benzeri muhabbet istediğiniz kadar Avrupai olun, doğum olan her evde gerçekleşiyor. Daha da ilginci, hayatında böyle bir şeye inanmayan yeni anne bile bu yemek işine kafayı takıp çaktırmadan da olsa 'Ay, lahana yemeyeyim bari. Ya gaz yapar da çocuğa geçerse...' diye düşünmeden edemiyor. Doktorlara soruluyor. Herkes kendi inandığı şekilde bir açıklama getirip duruyor bu yemek işine...

Peki işin aslı ne?

Gerçekten annenin yediği yemeğe göre sütün tadı değişiyor mu? Ya da çocuğa gaz geçiyor mu? Ya da yemekler sütü arttırıyor mu?

EMZİRME LİSTESİ SAFSATASI

Bir kere, rejim listesi gibi emzirme yemekleri listesi diye bir şey yok. Ama bazı yiyeceklerin çocukta bazı küçük huysuzluklara yol açtığını iddia eden annelerin sayısı da çoktur.

'Çocukluk ve ergenlik döneminde Beslenme' adlı kitabın yazarlarından biri olan Prof. Dr. Gülbin Gökçay'a göre anne sütünü arttıran yiyeceklere dair yapılan araştırmalar çok az: ‘‘Anne sütünün arttırılmasını sağlayan yiyeceklere laktogog denir. Halk arasında mayalı yiyecek ve içeceklerin (boza, bira vb.), şerbetin anne sütünü arttırdığına inanılır. Bazı anneler bu tip besinleri aldıklarında sütlerinin artığını belirtmektedirler. Bunun nedeni annelerin bu besinleri aldıkları zaman psikolojik olarak rahatlamaları olabilir.’

Araştırmalara göre süt yapımının artmasını sağlayan en önemli unsur bebeğin sık aralarla ve doğru teknik ile emzirilmesi, annenin kendine güvenmesi, aşırı yorulmaması ve bebeğin emmediği durumlarda memelerin boşaltılmasıdır.

Ayrıca masajın da sütün akışına yararlı olduğu da söylenir. Çünkü zaten bebek diliyle emerken dudaklarıyla anne göğsüne masaj yapar. Dolayısı ile sütün artması için yararı olur.

Anne sütünün tadının annenin yediklerine göre değiştiği kabul ediliyor. Sarmısak ve soğan yiyen annelerin sütü sarmısak ve soğan kokmaktadır. Ancak bu konuda yapılan az sayıdaki çalışma sonuçlarına göre, sarmısak ve soğan kokan anne sütlerini bebekler daha da çok sevmişler!

EN İYİSİ BOL BOL SU

Bazı anneler gaz yapmasını önlemek için emzirdikleri süre boyunca bazı besinleri tüketmekten kaçınırlar. Oysa eğer emziren anne bunları yediği zaman bebeğinde bir sorun olmuyorsa bu yiyecekleri tüketmesinde sakınca yoktur. Deneme yanılma yöntemi ile bebeğinize rahatsızlık veya gaz yapan yiyeceği bulabilirsiniz. Böyle bir liste yok desek de, kabak, brokoli, karnabahar, lahana, brüksel lahanası, salatalık, fasulye, mercimek bu yiyeceklerin en bilinenleridir. Bunların etkisi 24 saat sürer ve sonra tamamen kaybolur.

Portakal, limon, greyfurt ve mandalina suyu da çok kuvvetli olduğundan kimi anne ve bebekler için rahatsızlık verici olabiliyor.

Nadir bir durum olsa da kimi bebeklerde inek sütü ve yoğurt, peynir hatta tereyağ gibi süt ürünlerden dolayı alerjik durumlar görülebilir. Böyle bir şey fark ederseniz de iki hafta için anne bu ürünlerden yemeyi kesebilir.

Ancak alkollü içecekler anne sütüne geçtiği için annenin aşırı alkol alması bebekte derin uykuya ya da kanda şeker düşüklüğüne yol açabilir. Günde içilen 1-2 fincan kahvenin de pek rahatsızlık verdiği görülmemiştir. Yine de kafeinsiz kahve tercih edilebilir. Yine de bütün doktorların hemfikir olduğu temel nokta annenin emzirirken bol bol su içmesi. Daha da önemlisi, rahat ve huzurlu olması. Sık sık emzirmesi ve hatta gerekirse bütününü boşaltması.

Sonuçta sütünüz artsın diye de istemediğiniz şeyleri zorla yiyecek değilsiniz. Normal yemenize devam edin. Bir terslik görürseniz antenlerinizi dikleştirin. Rahat olun. İkinize de afiyet olsun...


Konuyla ilgili itiraf.com'a bir itiraf

Yedi aylık oğluma hálá anne sütü veriyorum. Sütün miktarının azalmaması için marul, helva, ısırgan otu, bira mayası gibi saçmalıkları yemenize hiç gerek yok. Ben yolunu buldum: İyi uyku, düzgün moral ve bol bol su içmek. Artık süt verme konusunda tez bile hazırlayabilirim. Yolun sonuna geldiğim şu günlerde: 1. Üç bin kişinin çalıştığı bir plazanın bayanlar tuvaletindeki çöpün üzerine tüneyerek pompayla süt çekmekten, 2.Kapıdaki dedektörden pompam geçerken güvenlikçilerin, 'Bu nedir?' diye sormalarından, 3. 'Süt pompası' dediğimde kızarıp göğüslerime bakmalarından, 4. Her akşam evde biberonları yıkamaktan, 5.Bu maddenin konumuzla alakası yok. Serserikız; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 30; İl: İstanbul


ANNEMİN KÖŞESİ


Mahmure.com için benle yapılan bir söyleşide Annemin köşesi ile ilgili bir soru aldım. Şaka maka bu köşe başlayalı 5-6 sene oldu. Bu kadar uzun süren anne kız ilişkisinin sırrını sordular. Daha doğrusu, 'Yazdığın yazılarda sık sık annenin senin hayatına olan etkisinden bahsediyorsun. Biz de çocuklarımızın hayatında iyi etkiler bırakabilmemiz için sence çocuklarımıza nasıl davranmalıyız?' dediler.

İşte ahkam kesmek için bir fırsat!

Birincisi, acaba annem bende iyi etki mi bıraktı?

Evet

İkincisi bunun için ne yaptı?

Hiçbir şey... Sadece kendisi gibi oldu. Ne var ki kendisi zaten birikimli ve düzgün bir insan olduğu için bana da onları transfer etti.

Yani ben de birikimli ve düzgün bir insanım.

Peki çocuklarımızda iyi etkiler bırakmak için ne yapmak lazım?

Bilmem. Bunu hiç düşünmedim.

Anne sen düşünmüş müydün?


Annelere pratik öneriler


Çocukların büyüme hormonu, gece uykuda iken salgılanır. Bu nedenle geç yatan çocuklar sağlıksız olurlar. 12 yaşına kadar çocuklar, kışın 21.00, yazın 22.00'de yatmalıdır.

Çocuklarınıza ne derseniz öyle olma ihtimalini artırırsınız. 'Tembel', 'aksi', 'inatçı', 'huysuz' gibi olumsuz sıfatlar, bu özellikleri geliştirir.

Mutfağınıza sinmiş kızartma kokusunu yok etmek için ızgaranın üzerine defne yaprağı, ada çayı yaprağı ve kekik yaprağı koyabilirsiniz.


Anlatın beraber gülelim


Anıl'dan bir hikaye daha

Babamız oğlana pişti oynamayı öğretmiş. 2 el oynamışlar, babamızı yenmiş. Ortada hiç kağıt yokken babamız ortaya 10'lu attı ve Anıl'a sordu, '10'lu var mı, pişti mi?' Anıl istifini bozmadan cevapladı, '9'lu var, pişmedi.' Biz koptuk. 3,5 yaşındaki bir çocuk için mükemmel bir espri, sonuçta eşimin daha kötü esprileri var!

Ülkü Asma (28)
Yazarın Tüm Yazıları