Sinan’ın sosyal hayatıma katkıları

Yaklaşık bir ay önce idi. Evde pazar tembelliği yaşıyorduk. Kocam öğleden sonra uykusuna yatmıştı. Epey bir zaman sonra inim inim inleyerek uyandı.

Dişi ağrıyordu ve hayatında böyle bir ağrı yaşamadığını söyleyerek kıvranıyordu. Nasıl bir ağrı çekiyordu bilemem ama ben iki metrelik adamın devrildiğini görüyordum karşımda.

Dişçimizi aradım, muayenehanesi ilaçlandığından bize sadece alabileceğimiz bir ağrı kesici adı verdi. Pazar akşamı çıkıp eczane aramaya başladım. Buldum, ilacı verdim, kesmedi. Saat 23.00 olmuştu ve kocam hálá kıvranıyordu. Ben de Sinan’ın en yakın arkadaşı Tibet’in annesini aramayı akıl ettim. Çünkü onlar da diş hekimi. Kadın, iki çocuğunu evde bırakıp gecenin o saatinde muayenehaneyi açtı ve kocamı mutlu bir insana dönüştürdü.

O gece oğlumun hayatımıza kattığı bu durumu düşündüm. Ufacık boyu, küçücük dünyası ile bizim bir sorunumuza çözüm yaratmıştı. Ayrıca o günden sonra görüşmeye başladığımız yeni bir aile soktu hayatımıza. Çocuklarla başlayan yemek programlarımız, çocuklarımızı ekerek baş başa çıktığımız yemeklere kadar ilerledi.

ANNESİZ BULUŞMALAR ARTTI

Oğlum büyüyor ve ben artık onun (ve tabii arkadaşlarının) kendi programlarını yaptıklarını görüyorum. Anneleri devre dışı bırakmalarını pek onaylamasak da, okul çıkışlarında sırayla bir arkadaşlarının evine gitme programı yapılıyor. Aslında annelerin hoşuna gidiyor bu durum ama haftada bir uygun gördüğümüz bu buluşmalar haftada dörde çıkmaya başladı. Beyler bizi takmadan programları arttırmaya başlayınca biz anneler de olaya el koymak durumunda kaldık. Sonuçta okul koridorlarında annelerine direnen, böğüren bir grup çocuk görüntüsü ortaya çıktı. Kontrolü ele geçirince gördüğüm durum hoşuma gidiyor açıkçası. Sinan’ın üç dört arkadaşıyla evde oynadığını görmek, aralarındaki ilginç konuşmalara tanık olmak gerçekten çok eğlenceli.

Özetle oğlum yeni arkadaşlar ve o arkadaşlarının anneleri ile yeni muhabbetler sokuyor hayatıma.

Ve bu benim çok hoşuma gidiyor.

BİZİ ARARSANIZ MİNİFEST’TEYİZ

İstanbul Kültür Sanat Vakfi’nın düzenlediği Minifest sonunda bu haftasonu Parkorman’da yapılıyor. Aslında geçtiğimiz sonbaharda yapılacaktı ama kötü hava yüzünden bahara ertelemişlerdi. Sinan bu üç günlük festival için nasıl heyecanlı, anlatamam. Günlerdir festival broşürü ve Parkorman’da neyin nerede olduğunu gösteren kroki ile yaşıyoruz.

Bütün enerjileriyle kıştan çıkan çocukların bu haftasonu doya doya azacağı, üstelik de bir sürü şey öğreneceği kesin. İKSV’ciler üşenmemişler, hem Türkiye’den hem de Avrupa’dan bir sürü aktiviteyi bir araya getirmişler. Yabancı konuklar Hollandalı sirk AdieJos & AlaBas, dev İngiliz kuşlar Les Oseaux DeLuxe... Başka neler var derseniz, burada saymaya kalksam, sayfa yetmez: Cam üfleyebilir, arkeoloji kursu, çalgı yapımı atölyesine katılabilirler. İsteyen dans atölyesine, isteyen masal drama atölyesine katılıp, seçtiği masal kahramanının kimliğine bürünebilir.

Sinan şimdiden, sırasıyla katılacağı aktivitelerin listesini yaptı. Bilgi için www.iksv.org/minifest web sitesine bakabilir ya da 0212 334 07 77’yi arayabilirsiniz ama bence hiç vakit kaybetmeyin, hemen Maslak’a doğru yola çıkın.

Doğru okulu nasıl seçeceksiniz

Çocuğunuz dört yaşlarındaysa, anaokulu ve ilkokul seçimi hayatınıza girmiş demektir. Eskiden, çocuk altı yaşını doldurunca mahalle ilkokuluna yazdırılırdı, artık o dönemler bitti. Şimdi anneler, ellerinde listeler, çocuklarının okula başlamasından yıllar önce en iyi eğitimi veren kurumları aramaya başlıyorlar. Anne & Trends dergisi mayıs sayısında okul seçimi konusunun gündemini yoğun olarak işgal ettiği ebeveynler için pratik ama önemli bilgiler içeren bir dosya hazırladı. İşte çocuğunuza uygun anaokulunu ve devam edeceği ilkokulu nasıl bulacağınıza dair önemli notlar.

BÜTÇENİZİ HESAPLAYIN:

Artık okul seçiminde fiyatlar da önemli bir rol oynuyor. Çok farklı fiyatlara pek çok eğitim kurumu bulmak mümkün. Dolayısıyla ilk olarak bütçenizi belirlemeniz lazım. Okula aşağı yukarı kaç para ödeyebilecekseniz o sınırlardaki okulları listeleyebilirsiniz.

ÖNCELİKLERİNİZİ BELİRLEYİN:

Okul öncesi eğitim kurumu seçimi çok önemli çünkü daha sonra devam edeceği ilkokulun temelini de oluşturur. Başladığınız tarzda bir okula devam etmek çocuğun istikrarı ve mutluluğu açısından çok önemli. Bu yüzden çocuğunuzun gideceği anaokulunu dahi seçerken önceliklerinizi belirleyin. Okulun evinize yakınlığı, servis imkanı, yabancı dil eğitimi, spor, folklor ya da bale gibi ekstra faaliyetler bunların arasında. İlkokullar ve okul öncesi eğitim kurumları aynı müfredata bağlı olduğundan uygulamalardaki detaylar sizin için yol gösterici olacaktır. Seçilen okulun çocuğunuza kazandıracağı vizyon da çok önemli.

PEDAGOGLA KONUŞUN:

Seçeceğiniz okulun disiplin anlayışı önemli. Çocuğunuz için esnek mi yoksa biraz katı bir okul mu istediğiniz de seçiminizi etkileyecekler arasında. Eğer çocuğunuzu tanıyan, düzenli olarak görüştüğü bir pedagog varsa, ne tip bir okulun uygun olacağını ona danışabilirsiniz. Bazı çocuklar daha kuralcı okullarda başarılı olabilirler, bazıları ise daha serbest. Sizinki için nasıl bir kurumun daha doğru olacağı konusunda bu önemli bir detay.

FARKLI EĞİTİM FELSEFELERİ:

Son yıllarda anaokullarından başlayarak değişik eğitim felsefeleri uygulanabiliyor. Örneğin, İskoçya çıkışlı Story Line’da öğretmen daha çok arkadaş ve yol gösterici konumunda. Öğrencilerin keşfederek öğrenmesi amaçlanıyor. Avusturya çıkışlı Waldorf, doğal ortamda eğitimi amaçlıyor. Teknoloji ve tahta parçalarıyla hayal gücü geliştirilerek yapılan eğitim yaratıcılık ağırlıklı ve dersler öğrenciye model olabilecek kişiler tarafından veriliyor. Örneğin resim dersi, öğretmenden değil ressamdan, müzik dersi piyanistten alınıyor. İtalyan kökenli Montessori sisteminde çocuk bütün sorun ve çözümlerle birlikte günlük sosyal yaşama dahil oluyor. Öğrenimi yaşam dayatıyor. Montessori’de öğretmen diktesi, önceden hazırlanmış bakanlık programının torna tezgahından çıkmışçasına aynı tür üretme zorlaması yok. Bunlardan birini istediğiniz takdirde bu sistemle çalışan okulları seçebilirsiniz.

ARAŞTIRMA YAPIN, ZİYARETE GİDİN:

Listeye aldığınız eğitim kurumları hakkında geniş kapsamlı bir araştırma yapmanız çok önemli. İnternet siteleri ile başlayabilirsiniz. Daha sonra okulu ziyaret edip, eğitimcilerle görüşebilirsiniz. Hatta orada okuyan çocuklarla ve anneleri ile de konuşarak çok önemli bilgiler alabilirsiniz. Dersler nasıl işleniyor, nasıl bir çalışma programı uygulanıyor gibi bilgileri almalısınız. Sınıflara kaç öğrenci- öğretmen olduğu da önemli. İdeal olan; 2-3 yaşındaki çocuklar için 5 öğrenciye 1 öğretmen, 3-4 yaşında 7 öğrenciye bir öğretmen, 5 yaşından sonra da 15 öğrenciye 1 öğretmen. Okulu gezmek, yemek sistemi, temizlik ve güvenilirliği konusunda da faydalı olur. İkinci bir ziyareti çocuğunuzla da yapabilirsiniz. Ona okulu tanıtıp burada çocukların nasıl eğlendiklerini, güzel vakit geçirdiklerini, arkadaşlıklarını gösterebilir, böylece onu heveslendirebilirsiniz.

ANNEMİN KÖŞESİ

Annemin hediyesi internetten

Anneme bu sene pratik ama işlevsel ve şık bir hediye ayarladım. Gerçi hediyeyi yarın vereceğim ama o bu günden okuyacak. (Belki o da bana bir şey alır!)

Işıl Sarraf ve Tuba Peksayar tarafından kurulan www.hediyenizvar.com, bu seneki hediye seçimimin kaynağı oldu. Her türlü ihtiyaca yönelik, her bütçeye uygun hediye seçenekleri ve çözümleri üretiyor, özel gün organizasyonları ve süslemeleri düzenliyorlar.

Işıl’ı daha önceden de tanıdığım için güzel şeyler çıkartacağından emindim. Paketlere tepsiler, minik havlular, lavanta keseleri, mum, kuki gibi pek çok şey koymak da mümkün.

Ben annemin paketine neler koyduğumu söylemeyeceğim ama yukarıda verdiğim tüyolardan belki anlamışsınızdır. Bakalım annem beğenecek mi?
Yazarın Tüm Yazıları