Simitçi yirmi birinci genç

Dolmabahçe’de yirmi bir genç protesto eylemi yapıyor, bağırıyor, çağırıyor, pankart taşıyor, iktidar aleyhine sloganlar atıyor. Yirmi bir genç.

Haberin Devamı

Çok sürmüyor, kısa süre içinde Dolmabahçe’yi dört bir yandan saran polis yirmi bir genci polis araçlarına doldurduğu gibi, emniyete filan götürmeden doğru Sıkıyönetim Komutanlığı’na götürüyor.
Polis tutanak tutmuş, protestocu yirmi bir gencin neden oraya getirildiğini anlatıyor, isim isim gençleri sayıyor ve yirmi bir kişinin teslim edildiğini anlatıyor.

KAPIDA SAYIM

Yirmi bir genç tam sıkıyönetime teslim edilecek, sayım yapılıyor, bir de bakılıyor ki, bir kişi eksik, yirmi bir değil, yirmi kişi var.
Eyvah, polisleri telaş sarıyor. Yakalananlardan biri arada bir yerde kaçmış, bir kişi eksik. Oysa, “tutanakta yirmi bir kişi” yazılı.

ÇÖZÜM BASİT

Polislerden birkaçı sıkıyönetim binasından dışarıya çıkıyor, sağa sola şöyle bir bakıyor, biraz ileride gariban bir simitçi, tablasını koymuş, simit satıyor.
Polis, hiç soru sormadan, simitçiyi yaka paça yakaladığı gibi, doğru sıkıyönetim binasına götürüyor. Mesele çözülüyor, kaçan kişinin yerine simitçi konuyor, eksik tamamlanıyor, simitçi yirmi birinci kişi. Simitçi dahil, hepsi hapse atılıyor.

DARBE DÖNEMİNDE

Olay aynen böyle, birinci elden dinliyorum. Ne zaman yaşanıyor? 12 Eylül askeri darbe döneminde, faşizmin azgınlaştığı dönemde.
Devamı da dramatik. Gençler on gün
sonra sıkıyönetim tarafından serbest bırakılıyor. Simitçi içeride kalıyor, kimse simitçinin ne suç işlediğini bilmiyor, simitçi yırtınıyor, nafile, derdini kimseye anlatamıyor.
Günün birinde dönemin sıkıyönetim komutanı cezaevine geliyor, aklı başında tutuklulardan biri komutana simitçinin durumunu anlatıyor. Komutanın emir subayı not alıyor, birkaç gün sonra simitçi serbest kalıyor. Gariban simitçi, durup dururken bir aydan fazla hapis yatıyor.
Askeri yönetim simitçiyi durup dururken gözaltına alan polisler hakkında soruşturma açıyor.

GELELİM BUGÜNE

Gezi eylemcilerine “cadı avı” sürerken, üç gün önce polis bir evde arama yapıyor. Bir öğrenciyi arıyor. Cumhuriyet’in dünkü manşeti haberin devamını anlatıyor. Buna göre:
Aranan öğrenci evde bulunamıyor, aranan öğrenciyi bulamayınca, polis onun yerine kardeşini gözaltına alıyor.
Yunanistan, İspanya, Portekiz ve Güney Amerika ülkelerinde faşizmi anlatan filmler gibi. Uzağa gitmeye gerek yok, işte 12 Eylül’deki simitçi ve bugün.

Haberin Devamı

Büyükelçi, bakanın sınıf arkadaşı

Haberin Devamı

KAMYON Tahran’dan yola çıkıyor, mühürlü, içinde bizim Tahran Büyükelçiliği’nin arşivi var. Koca arşivi kamyona yükleyip, Türkiye’ye göndermek muhteşem bir akıl.
Akıl akıldan üstün ki, arşivin bulunduğu kamyon İran topraklarında 48 saat kayıplara karışıyor. 48 saat sonra sınırda ortaya çıkıyor.
Arşivi kamyonla göndermek gibi dahiyane fikrin sahipleri hakkında Dışişleri soruşturma açar mı? Sanmıyorum. Tahran Büyükelçisi, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun sınıf arkadaşı.
Arkadaşlık bugünler için var.

Son çapulcu Başkan Başçı

DOLARIN yükselişini frenlemek adına, Merkez Bankası sonunda faizleri yükseltme kararı alıyor.
Eee, ne oluyor, Gezi eylemlerine Tayyip Erdoğan’ın gerekçe gösterdiği “Faiz Lobisi”ne şimdi iktidarın kendisi katılıyor. Dünyanın ünlü ekonomi gazetelerinden Financial Times Merkez Bankası’nın faiz kararını aktarırken, dalgasını geçiyor:
“Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı şimdi faiz lobisine mi katıldı?”
Önce faiz lobisi üyeliği, ardından bakmışsınız, Başçı tişörtü çekmiş, “son çapulcu” olarak Gezi Parkı’nda. Polis de peşinde.

Yazarın Tüm Yazıları