Şimdi reklamlar!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

‘‘Bir kısım medya''yı izlerken şöyle reklamlar gördüğümüzü varsayalım:

‘‘Tarafımızdan yapılan hava tahminleri, en güvenilir olanlardır. Bizim tahminlerimizden şaşmayın. Bizi izleyin, diğer kuruluşların tahminlerine asla güvenmeyin. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü...''

‘‘Vagonlarımız, lokomotiflerimiz ve istasyonlarımız, Türkiye'nin en iyisidir. Tren yolculuğunuzda mutlaka bizi tercih edin. Rahat, huzurlu, çabuk tren yolculuğu sadece bizde. Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü...''

‘‘Bizim polisimiz en güvenilir olandır. Başka kuruluşların polisine gitmeyin, diğer karakolları kullanmayın. Yılların tecrübesi sadece bizde. Emniyet Genel Müdürlüğü...''

Bu reklamları görseydik, herhalde bir kez daha çıldırma aşamasına varırdık. Bunların belli medya kuruluşlarını zengin etmek için verildiğini de hemen anlardık... Çünkü bu hizmetlerin tümü tekeldir. Piyasada başka rakipleri yoktur. Meraklısı veya işi düşen, hizmeti bu kuruluşlardan almak zorundadır.

Hava tahmini yapan başka bir kuruluş yoktur, tren hizmetini sadece Demiryolları verir, güvenlik hizmetini kentlerde sadece Emniyet Genel Müdürlüğü sağlar.

Bunların rakipleri yoktur.

Bu gibi kuruluşlar geçmişte şayet Hacı-Bacı iktidarına yakın duran televizyon kanallarına veya yazılı basına paralı reklam verselerdi, tepki göstermez miydik? Devlet ve millet parasının hesabını sormaz mıydık?

Elbette sorardık.

***

Refah'ın İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri'ne bağlı bazı kurum, kuruluş ve şirketler, kendilerine yakın olan televizyonlara ve gazetelere ilgisiz konularda pek çok paralı reklam verdiler.

Örneğin İSKİ ve ASKİ reklamları!

Asfalt reklamları!

Ekmek reklamları!

Burada bunlara birkaç kez sordum:

‘‘Ey Recep Tayyip ve İ. Melih, bugüne kadar bunların kaç milyar liralık reklamını hangi televizyonlarda, gazete ve dergilerde hangi gerekçelerle yayınlattınız? Bu reklamlar için toplam kaç milyar ödediniz? Hangi kuruluşlara ne kadar ödendi? Örneğin, Refah'ın yayın organı Kanal-7'nin payına ne düştü?''

Dikkat ediniz, bu sorulara yanıt veremiyorlar!.. Çünkü verdikleri anda gerçekler ortaya çıkacak ve hesap sorulacak.

Ne demektir ASKİ veya İSKİ'nin reklamını vermek? İstanbul ve Ankara'da musluklardan su akıtan başka rakip kuruluşlar mı var ki, bunların paralı reklamları yapılıyor?

Diyelim ki milyarları gözden çıkardılar ve ille de yapacaklar! O halde niçin sadece ‘‘bir kısım medya'' tercih ediliyor? Bunları kaç kişi izliyor, kaç kişi okuyor ki, paralar onlara hortumlanıyor?

Önceki gün İ. Melih'in verdiği ASKİ reklamlarına değinmiştim. Dün yazılı bir açıklama yapmış ve aynen şöyle diyor:

‘‘Para miktarı abartılmıştır. Ayrıca bu reklamların verilmesini, İçişleri Bakanlığı müfettişleri ASKİ'ye tavsiye etmişlerdir...''

Allah Allah, mantığa bakın siz! Kuruluşların reklam verip vermemesi, ya da onları para harcamaya yöneltmek, ne zamandan beri İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin görev alanına girmiş?

Bir İçişleri Bakanlığı müfettişi düşünün ki, ASKİ'ye gidiyor ve ‘‘Aman abilerim, siz bol bol reklam verin'' diyor!.. Ve bizimkiler de veriyor!

Böyle mantık olur mu, böyle şey olur mu?

Eğer bazı müfettişler gerçekten bunu yapmışlarsa, bu hadisede kesin danışıklı dövüş vardır ve İçişleri Bakanlığı o müfettişler hakkında derhal soruşturma açmalıdır.

O müfettişler ‘‘Falanca kişi iyi çocuktur. Ondan su parası almayın'' deselerdi, ASKİ acaba o isteği de yerine getirecek miydi?

***

Burada İçişleri Bakanlığı'na tekrar hatırlatıyorum. Özellikle Refah'lı İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediyelerinin 1994 yılında işbaşına geldikleri günden beri verdikleri paralı reklamların hangi kuruluşlarda hangi gerekçeyle yayınlatıldığının, kimlere kaç milyar ödendiğinin ve toplam kaç para harcadıklarının derhal soruşturma konusu yapılması gerekir.

Tabii, eğer Hacı-Bacı dönemi bittiyse!

***

Önceki gün burada İ. Melih'le ilgili birkaç dosya yayınladım. Örneğin Ankara Sıhhiye Meydanı'nda ‘‘üst geçit'' yapma bahanesiyle bir çirkinlik anıtı fışkırıyor.

Mahkemeler bu konuda yürütmenin durdurulması kararı verdiler ama inşaat devam ediyor. Bu iş nasıl oluyor? Yoksa bu ülkede mahkeme kararlarını takmayan bazı makamlar mı var? Ankara Büyükşehir Belediyesi bunlardan biri mi?

Yine sormuştum: İ. Melih'in belediyesinden çok büyük ihaleler alan Gaye AŞ isimli şirketin ortaklarından biri olan Zeki Ceyhan'la, Refah'ın yayın organı Milli Gazete'nin köşe yazarı olan Zeki Ceyhan aynı şahıs mı?

Milli Gazete yazarları Zeki Ceyhan ve Ferhat Koç, İ. Melih'in belediyesine bağlı şirketlerden kaç para maaş alıyorlar?

Adil düzen bu mu? Müslümanlık bu mu?

Soruyoruz, hiçbirinden tık yok!

***

Sevgili okuyucularım, bu Refah Partili belediyelerle ilgili yolsuzluk dosyaları arşa çıkmış durumda. Ne yazık ki onların çoğu bize yansımıyor ve yerel düzeyde kalıyor.

Elimde Murat Acıpayamlı tarafından yazılmış bir kitap var: ‘‘Adil Düzen Diye Diye... RP'nin Çorum Dosyası ve Günlükler...''

(Tel: 0 364-213 29 45. Adres: Bahçelievler, 1. Cad. No. 17. Çorum)

Bu kitapta Çorum'un Refah'lı Belediye Başkanı Arif Ersoy'un hukuk dışı işlemleri, yolsuzlukları ve hakkında açılan soruşturmalar belgelerle anlatılıyor. Anadolu'nun ortasındaki marifetler!.. İnanılmaz olaylar!..

Bir yanda din sömürüsü yapıp küçücük imam hatip öğrencilerinin sırtından siyasal rant elde etmeye kalkışanlar, işlerine gelince ‘‘insan hakları, demokrasi, şeffaflık'' gibi kavramlardan söz edenler, öte yanda ise devletin ve milletin parasını kendi yandaşlarına har vurup harman savuranlar!..

İşte size ‘‘Adil Düzen''in özü!

Yazarın Tüm Yazıları