Şimal’i nasıl kaçırdım

Nuray Erman, Ankaralı bir hayvansever. Muğla Akyaka’da yaptığı tatilin son günü, bir Ankara kedisine âşık oluyor.

Onu orada bırakmayacak kadar bağlanıyor ve kaçırmaya karar veriyor. İşte Nuray Hanım ile Şimal’in heyecan dolu kaçış öyküsü.

Tatilde Muğla Akyaka’daydım. Son gün, ırmak kıyısında gezintiye çıkmıştım. Yoruldum, canım bir kahve içmek istedi. Cennet restorana girdim. Bahçe çok güzeldi, saksıların içerisinde çok güzel çiçekler vardı. Birden gözüme saksının dibinde bembeyaz bir şey ilişti. Eğildim, yavru bir Ankara kedisi.

Aldım kucağıma... Bu ne güzel bir şeydi böyle, o an ona bağlandım,kopamıyorum.Nasıl bu kadar güzel olabilir. Bembeyaz bir renk, masmavi gözler, hokka gibi ağız ve burun... Masada ben kahvemi içerken o şapkamın kenarlarıyla oynuyordu. Adını sordum garsonlara “Pamuk Prenses” dediler. Benim kedim olsa adını Şimal koyardım diye düşündüm. Çok güzeldi, çok parlak görünüyordu. O nedenle adı bir yıldız adı olmalıydı.
10 dakikalık mola 1.5 saatlik bir keyfe dönüşmüştü. Bir türlü kalkamıyordum. Garsonlara laf atıp duruyordum; kediyi bana vermeleri için. ”Mümkün değil o buranın maskotu” dediler.

Kediyi biraz daha fazla görebilmek için akşama rezervasyon yaptırdım.

Akşam tatil arkadaşım ve veteriner hekim Arzu’yla yeniden Cennet restorana gittik. İlk işimiz Pamuk Prensesi bulmak oldu. Annesini emiyordu, işi bitince kediciği masaya getirdik. Arzu pireli olduğunu fark etti hemen. Kimin umurunda göğsüme bastırıyorum. İkinci teşhisi, kedinin kulağının duymadığı oldu. Kimin umurunda, ben onu göğsüme bastırmış canım bebeğim, aşkım, pamuk prensesim diyorum duymasa da. Üçüncü teşhis fıtığı var, oldu. Artık hiçbir şey duymuyorum. Sadece onu seviyor hayranlıkla seyrediyorum.
Kalkma zamanı geldi hesap ödendi. Kediyi istediğimi söyledim. Arzu ”Ben sahipleriyle konuşup ikna ederim” dedi. Ben gündüzden tecrübeliyim, “Vermezler, kaçıralım” dedim.

ÇANTAMA SAKLADIM

“Emin misin?” diye sordu. “Evet” dedim. Gözüm artık hiçbir şey görmüyordu, benliğimi yitirmiştim. Çantayı boşalttık omzumdaki şala Şimal’i sardığımız gibi arkamıza bakmadan tesisten çıktık. Kalp atışlarımın sesini duyuyordum. Akyaka küçücük yer, arkamızdan gelseler elleriyle koymuş gibi bulacaklar bizi. Heyecan dorukta. Otele gizlice nasıl sokacağız? Resepsiyondan geçerken kedinin miyavlaması tuttu. Filmlerdeki gibi yalancı kahkahalarla miyavları bastırdık. Hızla merdivenleri çıktık.

Nihayet odadayız. Pamuk Prensesi pirelerden temizlememiz lazım. Yoksa ölür. Arzu yıkadı. Pirelerini cımbızla tek tek temizledi, kuruladık. Kulağına üç kez adını söyledim. O gece o sıcakta balkon kapalı, klima kapalı uyumaya çalıştık. Geceyi benim yastığımın yanında yatarak geçirdi. Nefesi ılık ılık esen bir rüzgâr gibiydi. Şimal’i ezerim korkusuyla tam uyuyamadım.

Ertesi gün hemen veteriner kliniğine gidildi. İç, dış parazit yapıldı. Kafes alındı. Otobüs firmasıyla görüşüldü. Hayvanlara anestezi aldırarak yolculuk yaptırıyorlarmış. Uyuşturmaya kıyamadık, sakinleştirici aldık. Ankara? Ankara? Bağrından kopan Ankara kedisini geri getiriyorum sana?

Nihayet evimize geldik. Hemen alıştı canım benim. Pencere önlerinde geziniyor, hopluyor, zıplıyor, o mutlu bir kedi. Onun hayatını kurtardım. O hain pireler kediciği öldürebilirdi. Evet evet, hayatını kurtardım. Çok mutlu.
Beş gün geçti, yüreğimde bir sıkıntı. Şimal’e benim kedim diyemiyorum hâlâ. Cennet restoranı aramalıyım. Elim telefona gitmiyor, zorluyorum kendimi. Nasıl denir, Pamuk Prenses’i çalan kişiyim, diye. Ama alan kişiyim diyebildim. Özür diledim. Duygularımı anlattım. Kedinin kulağının duymadığını bilmiyorlarmış. Başına gelebilecekleri sıraladım. Sonra içim burkularak eğer isterlerse kediyi biraz toparlandıktan sonra geri gönderebileceğimi söyledim. Derin bir sessizlik oldu, sonra bana “Hanımefendi kedi sizde kalsın,arada ziyaretimize getirin” dediler. Yüreğimde çığlıklar. Teşekkür üzerine teşekkür. Artık benim bir kedim var. Onlara Şimal’in fotoğrafını gönderiyorum ara ara.

Yaşlanan kafes kuşları

Kafes kuşlarının yaşam süresi, türlere ve ırklara göre farklılık gösterir. Bizde yaygın olarak beslenen muhabbet kuşları normal şartlarda 8-10 sene, kanaryalar 6-12 sene, gri Afrika papağanları 50-60 sene, cennet papağanları da 8-14 sene yaşar. Bakım koşulları daha iyi hale getirildiğinde ve düzenli veteriner kontrolleri yapıldığında bu süreler muhabbet kuşlarında 15-18, kanaryalarda 20, cennet papağanlarında 20, gri papağanlarda 60 senenin üstüne çıkabilir.
Yaşlılık döneminde uygulanacak dikkatli bakım, beslenme ve değişen ihtiyaçlara uygun yaşam koşulları ile ortamın sağlanması, birçok yaşlılık probleminin önüne geçebilir. Yaşlıklıkta görülen en önemli değişiklikler:
- Beslenme
- Sinir sistemi ve gözler
- Eklemler ve iskelet kas sistemi
- Karaciğer sağlığı
- Deri ve tüy yapısı
- Böbrek sağlığı
- Kalp ve dolaşım sistemi sağlığı ile ilgilidir.
Beslenme hataları, genellikle kendisini ileri yaşlarda gösterir. Yaşlılıkla birlikte, çok daha önceki yıllarda yapılan beslenme yanlışlıklarına bağlı sorunlar dikkati çeker. Bunlar içinde en yaygın olanları aşırı kilo (obezite), vitamin A eksikliğine bağlı hastalıklar (solunum, üreme hastalıkları, görme, mukoza ve yumurtlama problemleri...), kalsiyum ve D vitamini eksikliğine bağlı sorunlardır (gri Afrika papağanlarında özellikle).
Başta gri Afrika papağanları olmak üzere yaşlılıkla birlikte merkezi sinir sistemi hastalıkları da yaygınlık gösterir. Buna örnek olarak arteroskleroz, görme problemleri ve katarakt, iriste renk değişiklikleri, yaşlılığa bağlı davranış değişiklikleri, daha fazla uyuma, ses ve ötüş değişiklikleri, çabuk yorulma gibi aktivitede azalma sayılabilir.
Eklem problemleri, karaciğer hastalıkları, deri ve tüy problemleri, böbrek hastalıkları ve kalp ve solunum sistemi hastalıklarında da artış gözlenir.
Uzun yaşamalarına imkân sağlamak için:
- İyi ve kaliteli bir beslenme uygulanmalı
- İyi bakım ve çevre koşulları sağlanmalı
- Her gün genel durumu ve dışkısı kontrol edilmeli
- Belli aralıklarla veteriner hekim tarafından sağlık kontrolleri yapılmalı.

Pako pano

Yaklaşık 5 aylık olan ve sokakta yaşayan dişi tekircik, dışarıda yaşayamayacak ve kendini koruyamayacak kadar ürkek. Son derece sağlıklı ve oyuncu. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Her kapıdan içeri girmeye çalışıp sıcak bir yuva arıyor. Kendisine bir aile arayan bu kedicikle yuvanızı paylaşır mısınız? İstanbul. Tel: (533) 529 16 51.

Pincher cinsi bu köpeğin adı Ejder. 8 Ağustos’ta Alaçatı’daki evinin önünde kayboldu. Dişi köpeklerin peşine takılarak gittiği sanılıyor. 6 yaşında, devetüyü renginde ve erkek.
Omurgasının kuyruğa yakın yerinde bir kist var. Kaybolduğunda boynunda adının ve adresinin yazılı olduğu bir tasma vardı. Görenlerin veya nerede olduğunu bilenlerin haber vermesini rica ediyoruz. Tel: (533) 748 21 11, (533) 611 52 35.

İzmir’deki bu minik panda 2 aylık, çok tatlı, tüm parazit tedavileri yapıldı, kuru mama yiyor ve çok akıllı. Tuvalet terbiyesi var. Ona bir ömür bakarım diyorsanız bizi arayın.
Tel: (537) 523 22 33 - (555) 544 51 14.
Yazarın Tüm Yazıları