Şiir Dosyası

Güncelleme Tarihi:

Şiir Dosyası
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bir portre : Emin DEMİRTAŞ

Ben köylü şairim

‘‘Ne zaman biri sazın teline dokunsa tüylerim diken diken olur. Çünkü köylüyüm.’’

Sıcaktı/Sıcak/Sapı kanlı demiri kör bir bıçaktı/Sıcak’’ misali, işte öyle sıcak bir günde geldi Alanya'dan, Emin Demirtaş'ın mektubu. Dosdoğru, pürüzsüz satırlardı mektupta yazılanlar.

1966 yılında Malatya-Doğanşehir'de dünyaya gözlerini açan Demirtaş, kendini şöyle anlatıyor o sıcak günde gelen, sıcacık mektubunda:

‘‘Yoksulluk yüzünden ancak lise birinci sınıfa kadar okuyabildim. Kaportacıda çıraklık, bulaşıkçılık, garsonluk, animasyon derken aşçılığı öğrendim. Sonra Alanya'ya geldim ve turizmle tanıştım. Şimdi, çeşitli otel ve restoranlarda çalışarak hayatımı kazanıyorum.

Malatyalı olduğumdan mı bilmem, nerede bir davul zurna sesi duysam kanım kaynar oynarım. Ne zaman birisi sazın teline dokunsa tüylerim diken diken olur ağlarım. Çünkü köylüyüm. Şiirlerimde özlem ve sitem vardır. Şiire başlamam ise bir arkadaşa yazdığım mektupla oldu.

OYNAMAYA BAŞLARIM

O günden sonra hiç mektup yazmadım, sadece şiir yazdım. Bir şeyleri anlatmanın ve paylaşmanın en güzel şekli bence şiirdir.’’

‘‘Götürün beni buralardan/Götürün bizim oralara/Ardıç ağacının dibine/Ne toprak kümeleyin/Ne taş dikin başucuma/Götürün buralardan gömün beni/Bir gül mezarımın ortasına...’’ diye sitem eder Demirtaş bir şiirinde.

Emin Demirtaş, bugünlerde ilk şiir kitabını yayınlamanın heyecanı içinde. Kitabının adı da ‘‘Limon Çiçeğim’’ olacak.

Demirtaş’tan bir örnek

Limon çiceğim

Üstüne titrediğim

Rüyalarımın süsü

Uçsuz bucaksız

hayallerimin

Günümün katığı.

Dokunmaya kıyamadığım

Düşüncelerimin özü,

Düşünemez oldum sensiz.

Gönlümün gözü

Yitiklerimin buluntusu

Limon çiçeğim,

Karanlıklarımın ışığı

Göremez oldum sensiz

Her aklıma gelende

Sızıcıklar düşer,

sancı sancı

Kekülün arasından

süzülür

Karanlıklarıma, kaçamak bakışların

Bilsem ki suçtur tanrı

katında

Şeytan sevinsin ki

severim

Sevdiğim limon çiçeğim.

KEMENKEŞ

Dr. Nevzat Akyar ilk şiir kitabını yayınladı

Antalya'da Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı olarak çalışan Dr. Nevzat Akyar, ilk şiir kitabı 'Kemenkeş'i geçtiğimiz günlerde yayınladı. 94 sayfada 71 şiirin bulunduğu kitabın ön sözünde, Akyar'ın Edebiyat Öğretmeni Derya Karasöğüt, ‘‘Şiirin, hekimlik kadar bir ihtisas işi olduğunu bilen ve ruhumuza mısra, hayal, sükunet bileşimi serumlar, çöl sıcağında serin vahalar sunan sayın Dr. Nevzat Akyar'a teşekkür ve takdirlerimi iletiyor, başarılar diliyorum’’ diyor.

ANTALYA ŞİİRLERİ

Akdeniz Resimleri

Antalya: Ege'den kaçırılmış bir kent

Akdeniz'e nişanlanmış

Mercan gelinliğinin içinde

memelerini emdiriyor

lodoslara

Adalar gazinosunun

altında

bir avuç Akdeniz.

Kayaların altında yüzüyorum,

Arabesk melodiler

kirletiyor

Akdenizi ve beni.

Metin'le Günsel'in

balkonunda

bir ihtilaldir sabah

kahvaltısı

Karşıki dağlar

çarpıp/geçerken

saçlarınıza

Akdeniz

karışıvermiştir çayınıza.

Göğüsleri hiç öpülmemiş

dolgun kalçalı

köylü kızlar geçiyor

Antalya

sokaklarından

şanlı bir erotizmle.

Ellerinde haşlanmış

mısır sapı

Özkan MERT

ŞİİRİMSİ HOCA NASRETTİN ÖYKÜLERİ

SOFU EV

Hoca bir ev kiralayacak olur Gider eski ahşap bir ev bulur. Ev sahibi öve öve bitiremez evini Hoca taban tahtalarına bastıkça Her yandan gacur gucur sesler duyulur. Ev sahibi buna Hemen bir açıklama bulur: ‘‘Hoca Efendi, evim sofudur

Arada böyle zikre durur.’’ ‘‘Sahi mi?’’ der Hoca

‘‘Ya bir de secdeye varırsa? O zaman, içinde oturanlar sizlere ömür...’’

KERAMET

Hoca'yı küçümseyen Varlıklının biri

Hoca'ya bir laf atar Alay eder gibi:

‘‘Hoca Efendi! Över dururlar senin duanın

kerametini Okuyup üfleyip İki ayaklı yapabilir

misin Şu benim eşeğimi?’’ Hoca ne desin bu

budalaya: ‘‘ağam senin eşeği

İki ayaklı etmeye yetmez Benim duamın

kerameti Ama, seni

Dört bacaklı yapabilir belki...’’

Hazırlayan: Metin DEMİRTAŞ Resimleyen: Oğuz DEMİR

Aşk

Şiiri

Hala Koynumda Resmin

Sımsıcak konuşurdun

konuşunca

ırmak gibi, rüzgar gibi

konuşurdun

yayla kokuşlu çıçekler

açardı sanki

çiğdemler güller mor menevşeler açardı

Sımsıcak konuşurdun konuşunca

Hala koynumda resmin

Dağları anlatırdın ve dostluğu

bir ceylan gibi sekerdi

kelimeler

Sesini duymasam

çölleşirdi dünya

dağlar yarılır ırmaklar

kururdu

bulutlar çökerdi yüreğime

Hala koynumda resmin

Gün akşam olur

elinde kitaplar

ve bir demet çiçekle

çıkıp gelirdin

Bir kez bile unutmadın ‘‘merhaba’’demeyi

ve en yanık türküleri

nasıl da söylerdin

bir dostun vurulduğu gün

Hala koynumda resmin

Kaç mevsim kırlara çıkıp

çiçekler topladık mezarlar için

Belki ürküttük tarla kuşlarını

belki kurdu kuşu ürküttüt

ama aşkı ürkütmedik hiç

Hala koynumda resmin

Ve hala sımsıcak durur anılar

sımsıcak ve biraz boynu bükük

Ne varsa yaşanmış ve

paylaşılmış

yasak bir kitap gibi durmaktır

ve firari bir sevda gibi

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!