Güncelleme Tarihi:
Bir portre : Emin DEMİRTAŞ
Ben köylü şairim
‘‘Ne zaman biri sazın teline dokunsa tüylerim diken diken olur. Çünkü köylüyüm.’’
Sıcaktı/Sıcak/Sapı kanlı demiri kör bir bıçaktı/Sıcak’’ misali, işte öyle sıcak bir günde geldi Alanya'dan, Emin Demirtaş'ın mektubu. Dosdoğru, pürüzsüz satırlardı mektupta yazılanlar.
1966 yılında Malatya-Doğanşehir'de dünyaya gözlerini açan Demirtaş, kendini şöyle anlatıyor o sıcak günde gelen, sıcacık mektubunda:
‘‘Yoksulluk yüzünden ancak lise birinci sınıfa kadar okuyabildim. Kaportacıda çıraklık, bulaşıkçılık, garsonluk, animasyon derken aşçılığı öğrendim. Sonra Alanya'ya geldim ve turizmle tanıştım. Şimdi, çeşitli otel ve restoranlarda çalışarak hayatımı kazanıyorum.
Malatyalı olduğumdan mı bilmem, nerede bir davul zurna sesi duysam kanım kaynar oynarım. Ne zaman birisi sazın teline dokunsa tüylerim diken diken olur ağlarım. Çünkü köylüyüm. Şiirlerimde özlem ve sitem vardır. Şiire başlamam ise bir arkadaşa yazdığım mektupla oldu.
OYNAMAYA BAŞLARIM
O günden sonra hiç mektup yazmadım, sadece şiir yazdım. Bir şeyleri anlatmanın ve paylaşmanın en güzel şekli bence şiirdir.’’
‘‘Götürün beni buralardan/Götürün bizim oralara/Ardıç ağacının dibine/Ne toprak kümeleyin/Ne taş dikin başucuma/Götürün buralardan gömün beni/Bir gül mezarımın ortasına...’’ diye sitem eder Demirtaş bir şiirinde.
Emin Demirtaş, bugünlerde ilk şiir kitabını yayınlamanın heyecanı içinde. Kitabının adı da ‘‘Limon Çiçeğim’’ olacak.
Demirtaş’tan bir örnek
Limon çiceğim
Üstüne titrediğim
Rüyalarımın süsü
Uçsuz bucaksız
hayallerimin
Günümün katığı.
Dokunmaya kıyamadığım
Düşüncelerimin özü,
Düşünemez oldum sensiz.
Gönlümün gözü
Yitiklerimin buluntusu
Limon çiçeğim,
Karanlıklarımın ışığı
Göremez oldum sensiz
Her aklıma gelende
Sızıcıklar düşer,
sancı sancı
Kekülün arasından
süzülür
Karanlıklarıma, kaçamak bakışların
Bilsem ki suçtur tanrı
katında
Şeytan sevinsin ki
severim
Sevdiğim limon çiçeğim.
KEMENKEŞ
Dr. Nevzat Akyar ilk şiir kitabını yayınladı
Antalya'da Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı olarak çalışan Dr. Nevzat Akyar, ilk şiir kitabı 'Kemenkeş'i geçtiğimiz günlerde yayınladı. 94 sayfada 71 şiirin bulunduğu kitabın ön sözünde, Akyar'ın Edebiyat Öğretmeni Derya Karasöğüt, ‘‘Şiirin, hekimlik kadar bir ihtisas işi olduğunu bilen ve ruhumuza mısra, hayal, sükunet bileşimi serumlar, çöl sıcağında serin vahalar sunan sayın Dr. Nevzat Akyar'a teşekkür ve takdirlerimi iletiyor, başarılar diliyorum’’ diyor.
ANTALYA ŞİİRLERİ
Akdeniz Resimleri
Antalya: Ege'den kaçırılmış bir kent
Akdeniz'e nişanlanmış
Mercan gelinliğinin içinde
memelerini emdiriyor
lodoslara
Adalar gazinosunun
altında
bir avuç Akdeniz.
Kayaların altında yüzüyorum,
Arabesk melodiler
kirletiyor
Akdenizi ve beni.
Metin'le Günsel'in
balkonunda
bir ihtilaldir sabah
kahvaltısı
Karşıki dağlar
çarpıp/geçerken
saçlarınıza
Akdeniz
karışıvermiştir çayınıza.
Göğüsleri hiç öpülmemiş
dolgun kalçalı
köylü kızlar geçiyor
Antalya
sokaklarından
şanlı bir erotizmle.
Ellerinde haşlanmış
mısır sapı
Özkan MERT
ŞİİRİMSİ HOCA NASRETTİN ÖYKÜLERİ
SOFU EV
Hoca bir ev kiralayacak olur Gider eski ahşap bir ev bulur. Ev sahibi öve öve bitiremez evini Hoca taban tahtalarına bastıkça Her yandan gacur gucur sesler duyulur. Ev sahibi buna Hemen bir açıklama bulur: ‘‘Hoca Efendi, evim sofudur
Arada böyle zikre durur.’’ ‘‘Sahi mi?’’ der Hoca
‘‘Ya bir de secdeye varırsa? O zaman, içinde oturanlar sizlere ömür...’’
KERAMET
Hoca'yı küçümseyen Varlıklının biri
Hoca'ya bir laf atar Alay eder gibi:
‘‘Hoca Efendi! Över dururlar senin duanın
kerametini Okuyup üfleyip İki ayaklı yapabilir
misin Şu benim eşeğimi?’’ Hoca ne desin bu
budalaya: ‘‘ağam senin eşeği
İki ayaklı etmeye yetmez Benim duamın
kerameti Ama, seni
Dört bacaklı yapabilir belki...’’
Hazırlayan: Metin DEMİRTAŞ Resimleyen: Oğuz DEMİR
Aşk
Şiiri
Hala Koynumda Resmin
Sımsıcak konuşurdun
konuşunca
ırmak gibi, rüzgar gibi
konuşurdun
yayla kokuşlu çıçekler
açardı sanki
çiğdemler güller mor menevşeler açardı
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Hala koynumda resmin
Dağları anlatırdın ve dostluğu
bir ceylan gibi sekerdi
kelimeler
Sesini duymasam
çölleşirdi dünya
dağlar yarılır ırmaklar
kururdu
bulutlar çökerdi yüreğime
Hala koynumda resmin
Gün akşam olur
elinde kitaplar
ve bir demet çiçekle
çıkıp gelirdin
Bir kez bile unutmadın ‘‘merhaba’’demeyi
ve en yanık türküleri
nasıl da söylerdin
bir dostun vurulduğu gün
Hala koynumda resmin
Kaç mevsim kırlara çıkıp
çiçekler topladık mezarlar için
Belki ürküttük tarla kuşlarını
belki kurdu kuşu ürküttüt
ama aşkı ürkütmedik hiç
Hala koynumda resmin
Ve hala sımsıcak durur anılar
sımsıcak ve biraz boynu bükük
Ne varsa yaşanmış ve
paylaşılmış
yasak bir kitap gibi durmaktır
ve firari bir sevda gibi